ABD’nin 1945 sonrasında başlayan dünya hegemonyası iddiası, iflas etmiş bulunuyor. Yankeelerin silahlı gücü, tek kutuplu dünya tasarımını hayata geçirmede yetersiz kaldı. İhtiraslar büyük, ama güç o ihtiraslara uygun değil.
SİLAHLA DAYATMA GÜCÜ ZAYIFLAYAN
DOLARIN BAŞINA GELENLER
Ekonomiye gelince, silahla desteklenemeyen Dolar Saltanatı yıkılmaktadır. Artık ABD, rekor düzeydeki dış ticaret açığını dolar ihraç ederek kapatamıyor. Bu olayın iç cepheye yansımasını ABD halkının derinleşen ekonomik sorunlarında görüyoruz. Bu durumda ABD hâkim sınıfları, başka deyişle ABD devleti bir karar vermek durumunda. Halk da bir karar vermek durumunda.
Derinleşen siyasal kriz koşullarında, halkın dışlandığı bir siyasal gündem geçerli değil. Geçen yıldan beri meydanlara çıkan milyonlar, “Biz de varız” diyor. ABD Kongresini basanlar, “This is our house” (Burası bizim meclisimiz) dediler. Bu slogan, aynı zamanda halk hareketinin yönelişini ve gündeme getirdiği siyasal kararı da içermektedir. Halk hareketi, emperyalist kurulu düzenin parlamentosunun karşısına halkın meclisi çözümüyle çıkmaktadır. Bu, daha başlangıçtır ve her başlangıç gibi, sistemin lekelerini taşımaktadır.
KILIÇLAR ÇEKİLDİ
ABD’deki krizin ancak şiddetle çözülecek derinlikte olduğunu tahlil ettiğimiz için, “Bu olaylar karakolda biter” saptamasında bulunmuştuk. Artık ABD Başkanının kararları, Meclis kararları, Mahkeme kararları, hatta sıradan polis yöntemlerinin istikrarı sağlayamayacağı bir noktaya gelinmiştir. Bu durumda ABD’nin istikrar dönemlerinde yaşandığı üzere sorunları sistemin hukuku içinde çözme geleneğinin artık işlemediği görülüyor. ABD tarihinin büyük çözümlerinde rastlandığı gibi kılıçlar çekilmiştir ve kesin bir sonuç alınmadan kınına konmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.
İnsanlığa kılıç keken ABD emperyalizmi, şimdi kendi içindeki sorunları kılıçla çözme denemesi içindedir.
PENTAGON’U DENETİM ALTINA ALMA MÜCADELESİ
Hatırlanacaktır, seçim sürecinde Trump, rakibi Biden’ı Pentagon’daki savaş ağalarına güvenmekle suçluyordu. Biden, savaş zengini generalleri çevresinde toplamıştı. Bu durumda Trump için tek bir çare vardı: Biden’ın generallerini Ordunun başından temizlemek ve kendi adamlarını getirmek. Trump, bu tarihsel atağı yaptı.
Türkiye’deki ABD analizcileri ve Washington’dan bağlanan ABD bilgiçleri, ABD’deki hukuk devletine ve istikrara methiyeler düzerken, biz Pentagon’daki hesaplaşmaya dikkat çektik. Silahlar yağlanıyordu.
PENTAGON’UN ÖNÜNDEKİ YENİ SEÇENEK
Ancak gelişmeler, Trump için de “sürprizler” içeriyor. Şu soru geçerlidir: Pentagon’un başına geçen generaller, Trump’a sadakat göstermek zorunda mı?
Çevresindekileri bile kaybeden Trump’ın itibar düşüşü ve yükselen halk hareketi, Pentagon generallerine yeni seçenekler sunuyor. Ordunun siyasal iktidardan bağımsızlaşması, ABD tarihinde de görülen olaylardandır. Özellikle iktidar kavgasındaki pat durumlarında, Ordunun üçüncü bir iktidar seçeneği adına hareket etmesi rastlanır bir gelişmedir. Önümüzdeki süreçte omuzları çok yıldızlı ABD generallerinin televizyon ekranlarına çıkıp “Tanrıdan sonra halk gelir” diye konuşmalar yapması kimseyi şaşırtmamalı.
Burada Pentagon’un tepesindeki generallerin Biden tarafındaki CIA ve FBI ile karşı karşıya gelmesi, önümüzdeki gelişmeleri belirleyen önemli bir konumlanmadır. Bu konum, ABD’nin alacağı tarihsel kararla ilgilidir. Pentagon, Biden’ın savaş çizgisine karşı. İkincisi Pentagon, Trump’tan da bağımsızlaşma eğilimleri taşıyor.
MEDYADAKİ HAKİKAT
ABD’deki gelişmeleri, ABD medyasından öğrenme şansı yok. Çünkü medya ve sosyal medya denen araçlar, artık herkesin gözlemlediği üzere Biden cephesinin denetimindedir. Nasıl göremeyiz, bu denetim Türkiye medyasına kadar uzanıyor.
Kongrenin çevresinde 1,5 milyon kişi toplanıyor. Medyanın aritmetiği başka, 150 bin kişi sayıyor. Yalnızca bir sıfır eksik!
Kameralar kitleleri göstermiyor.
Dünyadaki bütün avanakların hakikat kaynağı olan Tiwitter, Facebook, Instagram, Youtube gibi mecralarda Biden’ın borazanı ötüyor. Bu mecralar, yalnız ABD sınırları içinde değil, küresel ölçekte yasaklar, sansürler uygulamaya başladı. ABD’deki siyasal hesaplaşma, medya alanında da sertleşiyor.
SANDIKTAN SİLAHLI GÜÇLER ÇIKTI
Bu ortamda silahların konuşmaya başladığı ABD gündemini medyadan izleme olanağı yok. Ciddî kaynaklardan CIA’nın infaz timleri ile Pentagon’un özel kuvveti olan Delta Force arasında kan döken çatışmaların başladığına dair haberler geliyor. Bu haberler bizim ilgimizi çekmiyor. Çünkü sürecin bu yönde gelişeceğini zaten görüyoruz.
Evet, dünyanın gözleri önünde sandıklar kuruldu, oylar atıldı. Ama bakınız sandıktan silahlı güçler çıktı. Bizim medyamızın Washington muhabirlerinin gözlerinden kaçmış olmalı, meğerse birileri sandıklara oy pusulası değil mermi ve barut atmış.
ABD tarihine bakarsak, derinleşen krizlerde son kararın silahla verildiğini görüyoruz. Bakın “kararı veren silahtır” demiyoruz. Silaha hükmedenlerden söz ediyoruz. Dünya tarihi de öyle değil mi…Hazreti Muhammet en öğretici örnek. Silahlı peygamberdi ve kurduğu devlet yüzyıl geçmeden Çin Seddi’nden Atlas Okyanusu’na kadar uzandı. En iyisi Fatih Sultan Mehmet’in silahlı çözümüne işaret eden Machivel’i okumalı.
Tarihsel süreçlerin tahlili, caddelerde ve meydanlarda elde mikrofon gezinmekle olmuyor.
Süreci Amerikanca konuşanlar göremedi. Olaylar hangi yönde gelişeceğini tahlil etmek için, Türkçe, Rusça, Çince, Farsça, Arapça, İspanyolca ya da Afrika dillerinden birini bilmek gerekiyor.”