“Bir kanun yapılacaksa amacı cezaevlerini boşaltmak değil, adaleti tesis etmek olmalıdır”
“AKP ve MHP TBMM Grupları teklifi ivedilikle ifade ettiğimiz
temel gerekçelerle yeniden değerlendirmelidir!”
Mecliste görüşülen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
hakkında açıklama:
“Konu cezaevlerini boşaltmaya indirgendi”
“Malumunuz, ceza infaz düzenlemesi konusunu seçim döneminde
“af vaadi” ile başladık, “infaz kanununda değişiklik” ile devam ettik, şimdi
ise Koronavirüs sebebiyle cezaevlerini boşaltmaya indirgedik.
Dahası bugün genel kurulda iktidar ve muhalefetin, yanlışta
yarıştığı, işine geldiği yerden çektiği, siyasi iltisaklarına, mahalle
yakınlığına, arka bahçe önceliklerine göre sahiplendiği ya da tenkit ettiği
çelişkili bir teklifi görüşüyoruz.
“Alt yapıyı çözmeden üst yapıyı inşa etmeye çalışıyor”
İktidar birilerini memnun etmek için “af” ile ilgili atıfta
bulunuyor ya da ima ediyor, bir diğer kesimi memnun etmek adına “ceza infaz
düzenlemesi” diyor, şimdi de Koronavirüs salgınının arkasında teklifini
dayatıyor.
İktidar, şehircilik anlayışında olduğu gibi alt yapıyı
çözmeden üst yapıyı inşa etmeye çalışıyor.
Hülasa meselenin özünü, adaleti sağlamayı bir kenara
bırakıyor, memleketin önceliklerini yerine kişisel siyasi önceliklerle bir
teklifi yine dayatıyor. Krizi fırsata çevirmek konusunda oldukça mahir olan AKP
iktidarı, bu salgın krizini de fırsata çevirmeye çalışıyor.
“Adaletsizlik gündemlerinde yok”
Seçim dönemlerinde yapılan vaadin oluşturduğu kamuoyu
baskısı, kamuoyunda zaten var olan cezasızlık algısı ve muhtemel sorunlara
karşı koronavirüs salgını için bir önlem gibi sundukları bu ceza infaz
düzenlemesi zaten bir yıla yakındır gündemlerinde. Bir tek gündemlerinde
olmayan ise Türkiye’de var olan adaletsizlik!
Ülkenin soruşturma/kovuşturma süreçlerinden temyiz ve infaz
süreçlerine topyekûn büyük bir yargı sistemi ve adalet sorunsalı var. Bu haliyle
yasalaştığı takdirde sistematik hata veren yargı sisteminin, “adaletsizlik”
üreten halini daha da katmerlendirecektir.
“İnfaz paketi, adalete güvensizliği ve cezasızlık algısını daha da derinleştirecektir”
Sağlam bir temel perspektif olmadan, Cumhur İttifakı’nın
kendi içinde ve dışında “dost gönülleme” saikiyle gündeme getirdiği infaz
paketi; umulanın, öngörülenin aksine toplumun genelinde, yargı camiasında ve
bireylerde hakim olan adalete güvensizliği, cezasızlık algısını daha da
derinleştirecektir.
Cezaların infazı ile alakalı temel sorun adil yargılama
ihlalleridir.
Ceza infaz hukukunun temel prensipleri vardır. Öncelikle
infaz sisteminin caydırıcı ve rehabilite edici olması gerekmektedir. Sonrasında
ise ceza insan onuruna uygun şekilde infaz edilmelidir.
Ama bakın buraya gelinceye kadar yargının siyasallaşması,
siyasilerin cüppe giymesi, yargıçların cüppelerinde düğme araması, yani
talimatla yargılamaların yapılması ve benzer suçların siyasi saiklerle farklı
şekilde infaz edilmesi, suçluların neredeyse bağlantılarına bakılması temel
sorundur.
“Devlet sadece cezaevleri çok dolu diye böyle bir
düzenlemeye gidemez”
Elbette istihap haddi üzerinden değerlendirirsek bir cezaevi
sorunu vardır. Kapasitesinin üzerinde bir dolulukla cezaevlerinde infaz sistemi
az evvel bahsettiğim ceza infazının evrensel ilkelerine aykırıdır. Lakin
“büyük” bir devlet, “adaleti mülkün temeli yapan” bir devlet anlayışına sahip
devlet sadece cezaevleri çok dolu diye böyle bir düzenlemeye gidemez. Ya da bu
gibi bir salgına karşı hükümlü ve tutukluların güvenliğini sağlama imkanı
varken toplum güvenliğini ileriki vadede riske atacak bu gibi bir düzenlemeyi
gündeme getiremez.
Bir risk varsa önlem alırsınız. Kapasiteniz yeterli değilse
evvela tutuklu yargılamaları gözden geçirir, virüs dolayısıyla kalıcı düzenleme
yapmak yerine idari sınırları zorlayarak tedbirler alabilir ve uygulamaya
koyabilirsiniz.
“Hukukçuların dahi anlamadığı bir teklif genel kurulda
görüşülüyor”
Bir diğer belirtilmesi gereken husus da ceza yargılama ve
infaz araçlarını farklı düşünceleri tasfiye aracı olmaktan çıkarmak
gerektiğidir.
Kendini reddetmeyi adet edinmiş, daha düne kadar AKP Genel
Başkanı Erdoğan’ın onlarca kez “devletin kişilere karşı işlenmiş suçları
affetme yetkisi yoktur” deyip şimdi kısmen bir af düzenlemesi yapmak tutarlı ve
açıklanabilir değildir.
Ayrıca konunun kıymetli uzmanlarının da belirttiği üzere “bu
kanun bir labirent gibidir ve içinden ne çıkacağı belli değildir.” Nitekim hukukçuların
dahi anlamadığı bir teklif genel kurulda görüşülmektedir.
Konunun uzmanlarının ve asgari hukuk nosyonu olan her
kişinin belirttiği gibi bu teklifin özellikle bir takım istisnalar getirilmesi
yönüyle “ eşitlik” ilkesi uyarınca geçmişte benzer düzenlemeler vesilesiyle
defalarca tenkit eden AYM tarafından iptali ihtimali oldukça yüksektir.
Bu kapsamda bir hatırlatma ve kaygıyı belirtmek yerinde
olacaktır: Başta hain terör örgütü PKK’nın elebaşı da dahil, 15 Temmuz FETÖ
Darbe Teşebbüsünün lider kadrosu, örgüt yöneticileri de dahil toplum vicdanının
kabul etmediği ve etmeyeceği kadına şiddet, tecavüz vb. suçlular da
cezaevlerinden salıverilebilirler.
“Bundan sonrası için muhtemel şiddet eylemlerini cezalandıracağını söyleyip öncesi için af çıkarmak hangi aklın ürünüdür?”
Meselenin uzmanları dururken, onların tavsiyeleri bir
kenarda dururken yalnızca kendi siyasi müttefikini siyaseten memnun etmek
odaklı popülist uygulamalara bir yenisi eklenmiştir.
Başkaca bir çelişki de dün bir basın açıklaması ile geçmişte
muhalefet partilerinin sayısız teklifini gündeme almamalarına rağmen Corona
Küresel Salgını vesilesiyle ekledikleri sağlık çalışanlarına yönelik şiddete
dair cezalarla ilgilidir. Bundan sonrası için muhtemel şiddet eylemlerini
cezalandıracağını söyleyip öncesi için af çıkarmak hangi aklın ürünüdür?
AKP’nin sadece yargı sisteminde değil vergi sisteminde de
sistematik olarak yaptığı af düzenlemeleri ya da buna varacak düzenlemeler,
ülkede cezasızlık algısını arttırmakta, kanuna saygılı vatandaşları ve adalet
beklentisi olan vicdanları da yaralamaktadır.
“Cezaevleri ve infaz sistemi ıslah edilmelidir”
Bizim bu teklif hakkındaki tavrımız nettir. Muhalefet ya da
iktidar mensuplarının bir kısmı gibi ceza ve tutukevlerinde iltisaklı
bulundukları kişiler üzerinden değil, adil bir infaz sistemi gerekliliği
üzerinden değerlendiriyoruz.
Ülkemizdeki ceza infaz sisteminin ne derece ıslah edici
olduğu, cezaların failleri mükerrerlikten ne derece uzak tuttuğu, hükümlülerin
topluma kazandırılıp kazandırılmadığı yani ne kadar rehabilite edildiği
sorgulanmalıdır. Dahası terör örgütlerinin eğitim kampı haline gelmiş
cezaevleri ve infaz sistemi de ıslah edilmelidir.
“AKP ve MHP TBMM Grupları, teklifi ivedilikle ifade ettiğimiz temel gerekçelerle yeniden değerlendirsin”
Bir kanun yapılacaksa; temeli “adaleti tesis etmek”, hedefi
ise cezaevlerini boşaltmak değil HSK’nın yapısından, hakim teminatından
başlayarak entegre bir bakış açısıyla yapılacak, ‘Herkesin Hukukundan Emin
Olduğu Bir Adalet Düzeni’ ni tesis edecek düzenlemeler olmalıdır.
Ayrıca bu teklifin bu yüce meclisin geçmişte çıkardığı ve
çıkaracağı kanunlardaki “genellilik” ilkesine aykırı olduğunu, olacağını
belirtmek istiyoruz.
İnfaz düzenlemeleri gibi kalıcı düzenlemeler sükunet içinde,
ortak akılla yapılır. Buradan iletmek istiyoruz, AKP ve MHP TBMM Grupları
teklifi ivedilikle ifade ettiğimiz temel gerekçelerle yeniden değerlendirsin.”
İsmail ERGÜL
Demokrat Parti Sakarya İl Bşk.