“Ant uygulaması özgüven
ve çoğulcu demokrasi ikliminde kaldırıldı”
“Okullarda ant
uygulamasının durdurulması demokratikleşme paketinin içindeki maddelerden
birisiydi. 2013; kişi başı milli gelirin zirve yaparak 12 bin 500 doları
bulduğu, Türkiye’nin özgüven açısından en tepe noktada olduğu yıldı. 2013’te
alınan karar çoğulcu demokrasi ikliminde alınmıştı. Ülkenin özgüveni ve refahı
yüksekse bu konular gündemin üst sıralarında olmuyor. Ben de o günlerde kararı
desteklemiştim. Bizim durduğumuz yer değişmedi ama ülkeyi yöneten zihniyet bu
konuları tartıştırır hale geldi. Sayın Erdoğan’ın ortaklarının ülkeyi hangi
noktaya götürmek istediğini görüyoruz. Her alanda bant geriye sarılıyor. Şu an
Türkiye çoğunlukçu demokrasi var. Çoğunluğun azınlığa, toplumun küçük
kesimlerine tahakküm etmeye çalıştığı bir yönetim var. Böyle olunca, ekonomik
ve sosyal sıkıntılar olduğunda bu konular gündemde üst sıralara çıkıyor.”
“Önemli olan, çocuklarımızın
demokrasi bilincini yükseltmek ve onları dünyayla rekabet edebilir bilgi ve
becerilerle donatmaktır”
“Önemli olan
çocuklarımızın özgüvenli, sorgulayıcı bir zihinle yetişmesidir. Tornadan çıkmış
gibi bir eğitim sistemiyle değil; yeni fikirlere açık, etik ilkelere sahip ve yarınlara
bakan bir eğitim sistemiyle çocukların yetişmesi gerektiğini savunuyoruz.
Önemli olan çocuklarımızın bu ülkenin sahip olduğu değer ve ilkeleri
içselleştirmesidir. Çocuklarımızın demokrasiye bağlılığı, hak ve özgürlük
bilinci, çevre bilinci, analitik düşünce kabiliyeti çok temel konulardır.
Önemli olan çocuklarımızın dünyayla yarışabilir, değişen dünyada rekabet
edebilir bilgi ve becerilerle donatılmasıdır. Çocuklarımızı küçük yaşlarda dar
kalıplara sokarsanız, bunlar lafta kalır. Bunların haricindeki her şey günlük
siyasette tüketilir.”
“Ant kararı zaten
bir yargı kararı olmamalı”
“Danıştay kararı
deyince tamamen bir yargı kararından bahsetmemiz çok kolay değil. Siyasi
içerikli her konu mutlaka hükûmet tarafından yargıya empoze ediliyor. Bu karar
niteliği gereği yargının kararı olamaz, siyasi bir karardır. Ülke yönetiminin
kendi kendine vereceği bir karardır.”
“Cumhur
İttifakı’nda yer alma ihtimalimizi tartışanlar DEVA’yı henüz tanımamış”
“Cumhur İttifakı,
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi konusunda ısrarcı. Partili, taraflı
cumhurbaşkanını esas alan, parlamentoyu değersizleştiren, güçler ayrımını yok
eden, hükûmetin yargı üzerindeki baskısını her gün uygulayan bir yönetim
zihniyetinden bahsediyoruz. Bizim böyle bir yönetim zihniyetiyle yan yana
durmamız işin tabiatında yok. Biz DEVA Partisi’ni ilkeler ve değerler üzerine
kurduk, ‘Bir işin parçası olalım da ne olursa olsun’ diyemeyiz. Son yirmi yılın
en kötü ekonomik şartlarını yaşıyoruz. Hukuk devleti niteliği kaybolmuş,
özgürlükler baskı altında. Bizim böyle bir zihniyetle ittifak içinde olmamız,
yan yana durmamız mümkün değil. Böyle bir ihtimali tartışan varsa DEVA
Partisi’ni henüz tanımamış.”
“Sadece sistem
değil, topyekûn iktidar değişmeli”
“Zayıf bir
ihtimal olsa da bugünkü iktidar bir gün ‘Şu sistemi değiştirelim’ diyebilir. Sayın
Erdoğan bir gün kazanan tarafta olmak için ‘Parlamenter sistemi konuşalım’
diyebilir. Etrafındaki çevre ‘Cumhurbaşkanı’nın hiçbir suçu günahı yok, sistem
yanlış oldu’ diyebilir. Bunların tamamına karşıyız. Topyekûn iktidar
değişikliği olmadan bu ülkenin sorunları düzelmez. Sistem değişecek, aynı zamanda
topyekûn iktidar da değişecek. Başka türlü mümkün değil.”