Sakarya Büyükşehir Belediyesi, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 20. Yıl dönümü anma etkinlikleri kapsamında deprem gününü ve sonrası yaşamış vatandaşların görüşlerini aldı. Toplamda 17 bin, Sakarya’da ise 3 bin insanın enkaz altında kaldığı 7,4 şiddetiyle Türkiye’nin en büyük ikinci depremi olan Marmara Depremi’ni yaşayan Sakaryalılar o günleri ve sonrasında yaşadıklarını anlattılar. Büyükşehir Belediyesi olarak olası bir deprem anında önlemlerimiz almış bulunmaktayız. Vatandaşlarımızn güvenliği için her zaman çalışmalarımız devam edecek.
Maddi ve manevi büyük kayıp yaşadık
Emekli Metin Dağdeviren, “Allah o günleri bir daha yaşatmasın. Çok kötü günler yaşadık. Görmediğimiz bilmediğimiz bir afeti yaşadık. Çok büyük kayıplarımız oldu. Yakınlarımızı, komşularımız kaybettik. Maddi ve manevi çok büyük kayıp yaşadık. Allah ne ülkemize ne de şehrimize böyle bir afeti yaşatmasın. Bugünümüze şükredelim. Şehrimiz yeniden ayağa kalktı. Devletimizin desteği ile şehrimizin eskisinden çok daha güzel olduğuna inanıyorum” derken; Müzisyen İrfan Yağar, “17 Ağustos gecesi büyük bir sessizlik vardı. Daha sonra büyük bir patlama sesi duyduk. Kendimi sarsıntının içinde buldum. Diz kapaklarımdan aşağısını hissedemedim. Bağırdım. Şehadet getirmeye başladım. Ortalık aydınlanmaya başladığında kendimizi dışarı attık. Her yer toz duman içerisindeydi. Sonrasında enkaz altında kalan akrabalarıma etmeye çalıştım. Onları enkaz altından çıkardıktan sonra ise şehre baktığımda her yer enkaz altındaydı. O günleri unutmadım. O günlerden bu yana 20 sene geçmesine rağmen o travmayı halen yaşıyoruz” dedi.
O günler çok sıkıntılı geçti
Ev Hanımı Gülcan Yaşar, “99 depremi çok kötüydü o gece çok büyük bir patlama ile uyandık. Evden çıkmamız çok zor oldu. Ayakta duramıyorduk. Ertesi gün şehre geldiğimiz zaman her taraf yıkılmış, tanınmayacak bir şekildeydi. Şimdi ise Sakarya’mızın o eski durumundan eser kalmamış. O acılar hiçbir zaman unutulmaz unutulmayacak. Depremde sevdiklerini kaybeden herkesin başı sağ olsun. Rabbim bir daha o günleri insanımıza yaşatmasın” derken; Mobilyacı Hasan Çomar, “99 depreminde Ankara Caddesinde oturuyordum. O gün hava çok sıkıntılıydı. Gece bir sallantı oldu. Büyük kızımla ölmemize bir ramak vardı yandaki üç katlı binanın bacaları düşmüştü. Herkes bir panik içindeydi. Binalar hep sallanıyordu ne yaptığımızı ve ne yapacağımızı hiç bilmiyorduk. Gün ışıdığında her yerde cesetler vardı ve göçük altında kalanlar bizi kurtarın diye bağırıyordu. O günler çok sıkıntılı geçti. Allah o günleri bize bir daha yaşatmasın” ifadelerini kullandı.
Maddi ve manevi büyük kayıp yaşadık
Emekli Metin Dağdeviren, “Allah o günleri bir daha yaşatmasın. Çok kötü günler yaşadık. Görmediğimiz bilmediğimiz bir afeti yaşadık. Çok büyük kayıplarımız oldu. Yakınlarımızı, komşularımız kaybettik. Maddi ve manevi çok büyük kayıp yaşadık. Allah ne ülkemize ne de şehrimize böyle bir afeti yaşatmasın. Bugünümüze şükredelim. Şehrimiz yeniden ayağa kalktı. Devletimizin desteği ile şehrimizin eskisinden çok daha güzel olduğuna inanıyorum” derken; Müzisyen İrfan Yağar, “17 Ağustos gecesi büyük bir sessizlik vardı. Daha sonra büyük bir patlama sesi duyduk. Kendimi sarsıntının içinde buldum. Diz kapaklarımdan aşağısını hissedemedim. Bağırdım. Şehadet getirmeye başladım. Ortalık aydınlanmaya başladığında kendimizi dışarı attık. Her yer toz duman içerisindeydi. Sonrasında enkaz altında kalan akrabalarıma etmeye çalıştım. Onları enkaz altından çıkardıktan sonra ise şehre baktığımda her yer enkaz altındaydı. O günleri unutmadım. O günlerden bu yana 20 sene geçmesine rağmen o travmayı halen yaşıyoruz” dedi.
O günler çok sıkıntılı geçti
Ev Hanımı Gülcan Yaşar, “99 depremi çok kötüydü o gece çok büyük bir patlama ile uyandık. Evden çıkmamız çok zor oldu. Ayakta duramıyorduk. Ertesi gün şehre geldiğimiz zaman her taraf yıkılmış, tanınmayacak bir şekildeydi. Şimdi ise Sakarya’mızın o eski durumundan eser kalmamış. O acılar hiçbir zaman unutulmaz unutulmayacak. Depremde sevdiklerini kaybeden herkesin başı sağ olsun. Rabbim bir daha o günleri insanımıza yaşatmasın” derken; Mobilyacı Hasan Çomar, “99 depreminde Ankara Caddesinde oturuyordum. O gün hava çok sıkıntılıydı. Gece bir sallantı oldu. Büyük kızımla ölmemize bir ramak vardı yandaki üç katlı binanın bacaları düşmüştü. Herkes bir panik içindeydi. Binalar hep sallanıyordu ne yaptığımızı ve ne yapacağımızı hiç bilmiyorduk. Gün ışıdığında her yerde cesetler vardı ve göçük altında kalanlar bizi kurtarın diye bağırıyordu. O günler çok sıkıntılı geçti. Allah o günleri bize bir daha yaşatmasın” ifadelerini kullandı.