Sakarya
Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde (SUBÜ), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
nedeniyle üniversitede çalışan kadın akademisyen ve idari personelleri online
uygulama üzerinden bir araya getiren bir program gerçekleştirildi. Programa
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi ve Koronavirüs Bilim Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan konuşmacı olarak katıldı. ‘Kadın, Aile ve
Akademisyenlik’ başlıklı bir sunum yapan Tufan, kadınlara ilişkin rakamlar
üzerinden yapılan değerlendirmelere atıfta bulunarak; kadınların rakamlardan
ibaret olmadığını ve hepsinin farklı arka planlara sahip olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık ise programın açılışında gerçekleştirdiği konuşmayla
tüm personellerin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik etti.
Bir güne
sıkıştırılamaz
Kadınların
bir güne sıkıştırılamayacak kadar kıymetli olduklarını belirten SUBÜ Rektörü
Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, “Daha dünyaya gelmeden önce kadın-erkek fark
etmeksizin tüm insanlar kadınların koruması altında oluyor. Gözümüzü ilk
açtığımız andan itibaren ise kadınların hayatımızın her alanında yeri
doldurulamaz katkılarına tanık oluyoruz. Ailede olduğu gibi toplumun ve
kurumların şekillendirilmesinde de çok önemli roller üstleniyorlar. Kadın
çalışanlarımız üniversitemizde de aile ortamı ile huzurun oluşmasına katkılar
sağlıyor. ‘Benim annem hem doktor, hem öğretmen, hem mühendis, hem aşçı, hem
pastacı, hem dondurmacı, hem de ayakkabı bağlayıcı’ diye giden ve beni
duygulandıran bir Anneler Günü reklamı vardı. Benim annem de işte tam bu tanıma
uyuyordu. İnsan dediğimiz varlığın yarısını erkek oluşturuyorsa, diğer yarısını
da kadın oluşturuyor. Bunlardan birisini resmin gerisinde bırakmak, insanlığı
eksik bırakmak demektir. Kadın ve erkeği ailede ‘eşitler’ değil ‘eşler’ olarak
görmek gerek. Bir çift ayakkabı da eşit değil eştir. Birbirinden farkları
yoktur. Ancak sağ ayakkabıyı sol ayağımıza giydiğimizde hem ayağımıza hem
ayakkabıya eziyet etmiş oluruz. Bu düşüncelerin yanı sıra üniversitemizde
kadınlara yönelik araştırmaların yapılacağı bir merkezi kurmaya yönelik
çalışmalarımızın başladığı bilgisini de sizlerle paylaşmak istiyorum” diye
konuştu.
Nobel Ödülü’ne
eşdeğer başarılar
Rektör
Sarıbıyık’ı tüm katılımcıların kadın olduğu bir programda konuşma yapma
cesaretinden dolayı tebrik ederek sözlerine başlayan YÖK Yürütme Kurulu ve
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, “Her yerde yüzde
50’yi sağlamalı mıyız? Olay katılım eşitliği mi yoksa bir yerlere girişte
sağlanan kolaylık mı? soruları etrafından düşünmemiz gerekiyor. Esasında
baktığımızda her alanda yüzde 100 hem erkekler hem kadınlar için dengeyi
sağlamak mümkün değil. Her yerde yüzde 50’lik eşit dağılım olmaz. Çiçekler de
farklı farklı güzelliktedir ama hepsinin yaşama ve yetişme koşulu, yerleri
farklıdır. Esas farkındalık kadınlara kendi potansiyelini ortaya çıkaracak
fırsatın verilmesidir. Bu anlamda tabuların olup olmadığıdır. Bunu yaparken
sosyo-kültürel ekosisteme uygun düzenlemeler yapılması gerekir. Çünkü bazı
şeylerin ters tepme durumu olabiliyor. Her yerin problemi kendine özgü. Bazı
yerlerde hayatta kalmayı başarabilmek bile Nobel Ödülü’ne eşdeğer ve bunu en
iyi şekilde başaran kadınlar var. Yani tek bir doğru söz konusu değil. Herhangi
bir yerdeki kadının da diğerine bir üstünlüğü yok. Başarılı kadın figürünün hikâyesi
tek değil. Toplumun şekillenmesine farklı şekillerde katkı sunan kadınlar var
ve hepsi çok değerli. Kadınların diğer coğrafyalarda nelerle karşılaştıklarına
yönelik zorluklar da dile getirilmeli. Ayrıca kadınların hayatla başa çıkabilme
modellerini kurgulayacak ve akademik çalışmaların yapılabileceği bir araştırma
merkezinin kurgulanmasını önemsiyorum” ifadelerini kullandı.