Halkın gerçek gündemi yoksulluk ve geçim sıkıntısıdır.
Diğer bütün gündemler, bu gerçeğin üstünü kapatmak için baş vurulan suni, yapay
gündemlerdir. Bildiğinizi gibi 2021 yılı bütçesi, bir iktidar milletvekilinin;
“Kuru ekmek bulabiliyorlar ya bakın aç değiller” söylemi üzerine tarihe “Kuru
Ekmek Bütçesi” olarak geçti.
Siyasal iktidar tercihini açıkça göstermiştir. Siyasi
iktidar işçilerin değil patronların tarafını tutmuştur. Hükümet patronların,
büyük holdinglerin milyarca liralık vergi borçlarını bir çırpıda silerken,
işçileri, emekçileri, memurları, emeklileri, esnafları ve çiftçileri Kuru Ekmek
bütçesine layık görmüştür.
Gözümüzü iğneden ipliğe gelen zamlarla açtığımız,
pandemi ile birlikte hayat pahalılığının, işsizliğin her geçen gün daha fazla
derinleştiği bir yılı geride bıraktık. Bir yılı geride bıraktık Ancak ne yazık
ki yaşadığımız sorunları geride bırakmadık. Her tarafımız adeta mayın tarlası
ile çevrilmiş durumda. Bir taraftan pandemi, diğer taraftan hayat pahalılığı,
geçim derdi, işsizlik…
Gittikçe ağırlaşan koşullarda zam yağmuru devam
ediyor. Yeni yıla köprü geçiş ücretlerine, vergi, harç ve cezalara,
temel gıda ürünlerine ve tüketim maddelerine gelen fahiş zamlarla girdik.
Siyasal iktidar halkın, emekçilerin yaşadığı dertleri,
sıkıntıları çözmek yerine attığı her adımda sorun yumağını büyütüyor. Her zaman
olduğu gibi acı reçete yine emekçilerin, yoksullaştırılan halkın önüne
konuluyor.
Bugün TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyon verileri
emekçilerin önüne konulan acı reçetenin, kuru ekmek bütçesinin bir
parçasıdır. Milyonlarca kamu emekçisi, işçi, emekli çarşıda pazarda
yaşanan gerçek enflasyonu perdeleyen rakamlarla, sahte verilerle bir kez daha
açlığa mahkum edilmek istenmektedir.
TÜİK tarafından açıklanan söz konusu resmi enflasyon
verilerinin kamu emekçileri, işçiler, emekliler başta olmak üzere halkın
nezdinde hiçbir karşılığı yoktur. Altı yıl boyunca TÜİK başkanlığı
görevini yürütmüş olan eski bir bürokrat dahi bugün TÜİK’in enflasyon,
istihdam, büyüme gibi alanlarda yayınladığı verilerin artık “çok şüpheli ve
tartışmalı” olduğunu ifade etmektedir. Bize göre TÜİK vasıtası ile açıklanan
veriler konusunda “çok şüpheli ve tartışmalı” kavramları yetersiz
kalmaktadır.
Ne yazık ki TÜİK verileri çok uzun süredir emekçi
kesimlerin maaşlarını, ücretlerini baskılamanın, düşük maaş-ücret politikasının
aracı haline getirilmiştir. Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan rakamlarla
çarşıda pazarda yaşadığımız gerçek enflasyon perdelenmiş, bu sahte verilere
göre maaş artışı yapılan milyonlar her yıl daha fazla yoksulluğa itilmiştir.
Siyasal iktidar yıllardır bu sahte rakamların ardına
saklanarak ‘ asgari ücretliyi işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona
ezdirmedik’ nutukları atmaya devam etmiştir.
Siyasal
iktidarın memur kolları gibi faaliyet gösteren sözde konfederasyon ve bağlı
sendikaları ise her defasında bu sahte enflasyon rakamlarının altına imza
attıkları, kamu emekçilerinin hiçbir temel sorununu çözmedikleri
mutabakatları “tarihi başarı” olarak yutturmaya
çalışmıştır. Sonuçta hangi sendikanın üyesi olursa olsun kaybeden her
defasında tüm kamu emekçileri ve emekliler olmuştur.
Yılardır
sürdürülen ve artık deyim yerinde ise kabak tadı veren oyun pandemi
koşullarında bile tekrar sahnelenmek istenmektedir. Pandemi ile artan hayat
pahalılığını görmezden gelenler geçtiğimiz “toplu sözleşmede” Kamu Görevlileri
Hakem Kurulu kararı ile 2021 yılının ilk altı ayı için %3 maaş artışına mahkum
edilen üç milyonu aşkın kamu emekçisinin ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisinin
bir yıl boyunca sefalet oranlarındaki artışlarla yetinmesini beklemektedir.
Sadece son
bir yıl içinde ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 114 dolar, çeyrek
altın 3 adet, gram altın ise 4,5 adet azalmıştır.
Son bir yıl
içinde doğalgaz %32, elektrik %31, baklagiller %60, peynir %27, yumurta
%80, ayçiçeği yağı %50 zamlanmış, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine
daha üç gün önce %26 zam yapılmıştır. Buna karşın son bir yıl içinde kamu
emekçilerinin maaşlarında yapılan artış ise bugün açıklanan %4,36’lık enflasyon
farkı ile birlikte sadece yüzde 14‘de kalmıştır. (2020 ilk altı aylık
dilim %4 + ilk atı aylık dilim enflasyon farkı %1.75 + ikinci altı
aylık dilim %4 + ikinci altı aylık dilim enflasyon farkı %4.36)
Açlık
sınırının 2.600, yoksulluk sınırının 8.600 TL’yi aştığı bugünün koşullarında
hiç kimsenin kamu emekçilerinin maaş artışlarında TÜİK vasıtası ile açıklanan
sahte enflasyon rakamlarını dayatma hakkı hakkı yoktur.
YILLARDIR
YAŞADIĞIMIZ KAYIPLARIMIZIN GİDERİLMESİ İÇİN:
- Çoktan hükmünü yitiren, kamu emekçilerine 2021 yılı için %3 +%3 maaş artışı dayatılan “toplu sözleşme” derhal yenilenmelidir.
- Hiç vakit kaybetmeden yapılacak toplu sözleşme ile maaşlarımız yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artırılmalıdır
- Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır.
- Birinci vergi dilimi %15 ten % 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan yapılan kesinti birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.
- Emekçilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, elektrik, ısınma giderleri için ödediği vergiler gelir vergisi matrahından mahsup edilmelidir.
- Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderleri pandemi tehdidi tamamen ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanmalıdır
- Bebek maması, bebek bezi ve ekmek, süt ürünleri, elektrik, doğalgaz, su başta olmak üzere temel tüketim maddelerinde KDV sıfırlanmalıdır.
KESK olarak,
tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip
çıkmaya, hayat pahalılığına, adaletsiz vergi sistemine,
yoksulluk,yolsuzluk ve israf düzenine karşı emeğin haklarını korumak için
birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
KESK DÖNEM SÖZCÜSÜ
EĞİTİM SEN SAKARYA ŞUBE BAŞKANI
Yücel
KAÇAR