Siyonist zulüm karşısında şimdi yine tüm dünya
ayağa kalkmış gibi görünüyor. Ama sadece görünüyor. Filistin halkının uzun
yalnızlığı sürüyor. 1948’den beri işbirlikçi Arap rejimlerine şimdi dünyanın
her tarafında timsah gözyaşları döken siyasal İslamcı koro da eklenmiş durumda.
Gerçek bir itirazın taleplerini ortaya konmadan sadece sembolik olarak mağduriyet
edebiyatına, Filistin halkının hiç ama hiç ihtiyacı yok. Filistinliler bize
soruyor: Milyonlar neredesiniz? Neredesiniz ey milyonlar? Buradayız demek için
taleplerine kulak vermemiz gerekiyor.
Sözde Filistin dostu
sözler sarf eden ancak İşgalci İsrail rejiminin en büyük ticari ortaklarından
birisi olan AKP Hükümeti de 20 yıldır yaptığını tekrarlıyor: Filistin
direnişini içe dönük bir hamaset ve istismar aracına dönüştürüyor. Timsah
gözyaşları ile Filistin halkının varoluş mücadelesini dinci bir propaganda
aracına dönüştürmeye çalışıyor.
Filistin bir sembol
değil, bir halktır. Etten kemikten canlı insanlardan yaşlılardan, bebeklerden,
gençlerden, çiftçilerden ve işçilerden oluşan kocaman bir halk. Yarısı
sürgünde, diğer yarısı dünyanın en büyük açık cezaevine dönüştürülmüş Gazze’de
ve kuşatılmış Batı Şeria topraklarında sıkıştırılmış, her gün yoksullukla ve
şiddetle yüz yüze bırakılmış bir halktır.
170’in üzerinde Filistinli örgüt, siyasi parti, sendika federasyonu ve kitle hareketi tarafından imzalanan BDS Çağrısı, Filistin halkının vazgeçilemez hakkı olan kendi kaderini tayin hakkını kullanması için asgari gereklerin ancak bu üç temel talebin karşılanmasıyla yerine getirileceğini savunarak Filistin halkının ortak özlemini dile getiriyor.
*Boykot,
*Anlaşmaların iptali
*Yaptırım
Filistin halkının İşlevsel olarak üç temel
başlıkta toplanan, uluslar arası toplundan talepleri çok belirgindir.
-İsrail, uluslararası
hukuk çerçevesindeki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirene kadar tüm
İsrail mallarına ve hizmetlerine genel bir boykotun teşvik edilmesi.
-İsrail’in işgal
rejimini sürdürmesinde suç ortaklığı yapan tüm İsrailli akademi, kültür ve
turizm kurumlarının boykot edilmesinin teşviki.
-Uluslararası hukuk ve
insan hakları ihlallerine dahil olan, ister İsrailli ister uluslararası
şirketlerden yatırımların çekilmesi ve/veya bu şirketlerin ürünlerine gerçekçi
bir boykot uygulanmasını teşvik etmek
-Özellikle insan hakları
alanında “ağır ahlaki kusur”u olan şirketlerin kamu sözleşmelerinden
dışlanmasını gerektiren ulusal ve uluslararası yasaları uygulamaları için yerel
meclisler ve bölgesel hükümetler nezdinde lobi yapmak.
-Uluslararası hukuku ve
Filistinlilerin haklarını ihlalinden dolayı İsrail ile tüm serbest ticaret ve
diğer imtiyazlı ticaret anlaşmalarının hemen askıya alınmasını istemek.
Bu itibarla 1948’den bu
yana Filistin halkının yanında olan Türkiye halklarının temsilcileri olarak biz
emekçiler, Direnen Filistin Halkını
saygıyla selamlıyoruz. Emperyalist İsrail devletini lanetliyoruz.
Sözde
Filistin dostu sözler sarf ederek, iç politikaya malzeme yapan ancak İsrail’in
en büyük ticari ortaklarından birisi olan AKP Hükümetini;
İsrail
mallarının boykot edilmesi, İsrail ile yürürlükte olan Askeri ve ticari
anlaşmaların askıya alınması, Uluslararası toplumda İsrail’e yaptırım kararı
çıkarmak üzere girişimlerde bulunulması gibi somut ve gerçek adımlar atmaya
çağırıyoruz.
Ya
şaşın Filistin Halkının Onurlu mücadelesi!
Yaşasın
halkların Kardeşliği!
Sözde Filistin dostu
sözler sarf eden ancak İşgalci İsrail rejiminin en büyük ticari ortaklarından
birisi olan AKP Hükümeti de 20 yıldır yaptığını tekrarlıyor: Filistin
direnişini içe dönük bir hamaset ve istismar aracına dönüştürüyor. Timsah
gözyaşları ile Filistin halkının varoluş mücadelesini dinci bir propaganda
aracına dönüştürmeye çalışıyor.
Filistin bir sembol
değil, bir halktır. Etten kemikten canlı insanlardan yaşlılardan, bebeklerden,
gençlerden, çiftçilerden ve işçilerden oluşan kocaman bir halk. Yarısı
sürgünde, diğer yarısı dünyanın en büyük açık cezaevine dönüştürülmüş Gazze’de
ve kuşatılmış Batı Şeria topraklarında sıkıştırılmış, her gün yoksullukla ve
şiddetle yüz yüze bırakılmış bir halktır.
170’in üzerinde Filistinli örgüt, siyasi parti, sendika federasyonu ve kitle hareketi tarafından imzalanan BDS Çağrısı, Filistin halkının vazgeçilemez hakkı olan kendi kaderini tayin hakkını kullanması için asgari gereklerin ancak bu üç temel talebin karşılanmasıyla yerine getirileceğini savunarak Filistin halkının ortak özlemini dile getiriyor.
*Boykot,
*Anlaşmaların iptali
*Yaptırım
Filistin halkının İşlevsel olarak üç temel
başlıkta toplanan, uluslar arası toplundan talepleri çok belirgindir.
-İsrail, uluslararası
hukuk çerçevesindeki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirene kadar tüm
İsrail mallarına ve hizmetlerine genel bir boykotun teşvik edilmesi.
-İsrail’in işgal
rejimini sürdürmesinde suç ortaklığı yapan tüm İsrailli akademi, kültür ve
turizm kurumlarının boykot edilmesinin teşviki.
-Uluslararası hukuk ve
insan hakları ihlallerine dahil olan, ister İsrailli ister uluslararası
şirketlerden yatırımların çekilmesi ve/veya bu şirketlerin ürünlerine gerçekçi
bir boykot uygulanmasını teşvik etmek
-Özellikle insan hakları
alanında “ağır ahlaki kusur”u olan şirketlerin kamu sözleşmelerinden
dışlanmasını gerektiren ulusal ve uluslararası yasaları uygulamaları için yerel
meclisler ve bölgesel hükümetler nezdinde lobi yapmak.
-Uluslararası hukuku ve
Filistinlilerin haklarını ihlalinden dolayı İsrail ile tüm serbest ticaret ve
diğer imtiyazlı ticaret anlaşmalarının hemen askıya alınmasını istemek.
Bu itibarla 1948’den bu
yana Filistin halkının yanında olan Türkiye halklarının temsilcileri olarak biz
emekçiler, Direnen Filistin Halkını
saygıyla selamlıyoruz. Emperyalist İsrail devletini lanetliyoruz.
Sözde
Filistin dostu sözler sarf ederek, iç politikaya malzeme yapan ancak İsrail’in
en büyük ticari ortaklarından birisi olan AKP Hükümetini;
İsrail
mallarının boykot edilmesi, İsrail ile yürürlükte olan Askeri ve ticari
anlaşmaların askıya alınması, Uluslararası toplumda İsrail’e yaptırım kararı
çıkarmak üzere girişimlerde bulunulması gibi somut ve gerçek adımlar atmaya
çağırıyoruz.
Ya
şaşın Filistin Halkının Onurlu mücadelesi!
Yaşasın
halkların Kardeşliği!