Bu kesintinin anlamı çok açıktır: İktidar hem kötü yönetiyor hem de kendi kötü yönetiminin maliyetini belediyelere yüklemek istiyor. Fakat ekonomideki kötü yönetim yüzünden kaybedilen milyar dolarlar, israf ve savurganlıkla oluşan bütçe açıkları belediyelerden yapılacak kesintilerle kapatılamaz.
İktidarı uyarmak istiyoruz. Bu yüksek kesinti oranları belediyelerde ciddi bir bütçe açığı yaratır, belediye hizmetlerinin aksamasına neden olur. Bu kesinti oranları, belediyelerin zaten kısıtlı olan hizmet verme kapasitesini iyice düşürür.
Hazinenin içi boşaldıkça yerel yönetimler zayıflıyor
Anayasamıza göre yerel yönetimlere görevleriyle orantılı kaynak aktarılması gerekir. Tüm gelişmiş ülkeler merkezi ve yerel kamu kurumlarının nakit planlamasını güçlendirirken, hazinenin içinin boşalması yerel yönetimlerin Anayasadan kaynaklanan gelir kapasitelerini sınırlandırıyor. Yerel yönetimlerin elinin kolunun bağlanmak istenmesi ise siyasi otoritenin hukuk ve demokrasi anlayışının geldiği vahim noktayı gösteriyor.
Koronavirüsle mücadelede belediyeler desteklenmelidir
Belediyelerin bütçelerinde yapılan kesintilerin bir diğer yanı da kamu sağlığını tehdit etmesidir. Koronavirüs salgınıyla mücadelemizde belediyelerin aldığı sorumluluk son derece önemlidir. Tüm dünyada devletler salgın ile mücadelede kamu harcamalarını artırıp belediyeleri desteklerken, bu düzenleme ile belediyelerin hizmet üretme kapasiteleri ciddi şekilde sınırlandırılacaktır.
İktidar kaybettiği belediyelerle rekabet etmemelidir
Hazine Bakanlığı’nca güncellenen 31.12.2020 tarihli istatistiklere göre ise belediyelerin 2021 yılı için toplam borç miktarı 10.327.720.000 Türk Lirasıdır. Hazineye borcu olan belediyelerin çoğunlukla 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde el değiştiren büyükşehir belediyeleri olduğu dikkate alındığında, bu düzenlemenin aynı zamanda bir cezalandırma aracı olup olmadığı tartışılacaktır.
Siyasi iktidar kaybettiği belediyeler ile rekabet hissinden bir an önce çıkmalıdır.