1) Türkiye’nin yeni rotası
Avrasya oldu. Bu yönelimde Doğu Perinçek’in Rusya, Çin ve İran siyaseti etkili
oldu.
2) 2014 sonrasında İktidar
FETÖ ve PKK’yla savaş başlattı; yeni bir Türkiye doğdu.
3) Tayyip Erdoğan ve Doğu
Perinçek’in aynı cephede buluşması, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşındaki milli -
antiemperyalist cephe siyasetiyle açıklanıyor.
TÜRKİYE’NİN
ASYA’DAKİ DOSTLARIYLA BULUŞMASI VE PERİNÇEK’İN ROLÜ
Makalenin giriş kısmında Türkiye’nin
giderek Batı’dan uzaklaştığı ve Asya ülkelerine yaklaştığı, özellikle Rusya ve
Çin ile ilişkilerin tarihte olmadığı kadar iyi ilişkiler kurduğu vurgulandı. Türkiye’nin
Rusya ve Çin dostluğunda ve Şanghay İşbirliği Örgütü’yle kurduğu ilişkilerde Perinçek’in siyasetlerinin belirleyici olduğu
ifade edildi. 2015 yılı sonunda Rus uçağının düşürülmesinden sonraki krizin de
Perinçek’in, Rusya'ya gönderilen bir heyet ile aşıldığı kaydedildi. Ankara –
Tahran dostluğunun da gelişmesine değinilen yazıda yine Perinçek’le ilgili bir
tespit yapıldı: “İran’ın da bölgede yaşanan emperyalist saldırı altında olduğu
ve yapılacak güç birliğinde yer alması gerektiği, Perinçek’in savunduğu bir tez
ve işe yarıyor gibi görünüyor”
FETÖ
KUMPASLARININ ÇÖKMESİYLE DEĞİŞEN TÜRKİYE
Türkiye’nin 2014’de Silivri
duvarlarının yıkılarak FETÖ kumpaslarının çökmesinden 15 Temmuz’a giden süreç,
makalede “Yeni bir Türkiye’nin doğuşu” olarak nitelendirildi; devamında şöyle
denildi: “Perinçek, 2009 (Doğrusu 2008)
yılında henüz Gülen’le arası iyi olan Erdoğan hükümeti tarafından tutuklandı. O
yıllarda henüz Atlantik cephesinde olan Erdoğan, ülkeyi birlikte yönettiği
Gülen ile birlikte bugün ezmekte olduğu PKK‘yla pazarlıklar yürütüyordu. Ancak
belki de çıkar çatışması nedeniyle, Gülen’le olan işbirliğinin bozulmaya
başlaması sonucu Perinçek ve ekibi serbest kaldı. 15 Temmuz darbe girişimi, Erdoğan
için acı bir tecrübe oldu. Atlantik ötesinden yapıldığı düşünülen darbe
girişimi sonrası, Gülen'e bağlı 25 bin civarı asker tutuklandı ve yine Atlantik
ötesinden beslenen terör örgütü PKK’ya karşı mücadele başlatıldı. Bu süreçten
sonra ‘yeni bir Türkiye doğdu’ ve Türk devleti, İslamcı sağcılar ile Avrasyacıların
koalisyonuyla yönetilmeye başlandı. Belirtmek gerekir ki, Avrasyacılar
düşündüğümüzden daha fazla bir güce sahipler.’’
ERDOĞAN VE
PERİNÇEK’İ BİRLEŞTİREN ÇİZGİ:
“ATATÜRK’ÜN
ANTİ-EMPERYALİST CEPHE SİYASETİ”
El Pais’in analizindeki ifadeyle
“Sosyalist ideolojideki Doğu Perinçek ile İslamist ideolojideki Tayyip Erdoğan’ın nasıl aynı çizgide
buluştukları” sorusuna yanıt, Perinçek’in anlatımları üzerinden verildi. Bu
anlatımlardaki Kurtuluş Savaşı’ndaki Atatürk’ün milli cephe siyaseti için şu
ifadeler kullanıldı: “Doğu Perinçek’in
çıktığı programlar ve yaptığı basın açıklamalarında, Türkiye'nin İstiklâl
Savaşı’nda verdiği mücadele, Atatürk’ün içeride oluşturduğu milli cephe öne
çıkıyor. O dönemde de Atatürk’ün, vatanı kurtarmak için, içeride farklı
ideolojik görüşlere sahip insanları bir araya getirdiği ve İstiklâl Savaşı’nı da
bu cephe ile kazandığı, Perinçek tarafından sık sık vurgulanıyor.”
“2. İSTİKLÂL
SAVAŞI” MESAJI
“Milli cephe” tanımı şöyle devam
etti: “Bugün uygulanmaya çalışan politikaların, geçmişteki bu tecrübeler
ışığında, emperyalizme karşı verilen mücadelede etkili olacağı, Perinçek
tarafından gösterilmeye çalışılmakta. Erdoğan, İslami bir rejim ve diğer
hükümet ortağı da Osmanlı İmparatorluğu sevdasında olsa da Perinçek tarafında,
1919 yılında Atatürk tarafından başlatılan İstiklâl Savaşı’nın henüz bitmediği
görüşü daha ağır basıyor. Çünkü Perinçek’e göre, emperyalist sistem, Atatürk’ün
ölümünden sonra tekrar ülkede hâkim oldu. Ancak, 15 Temmuz’dan sonra artık Türk
halkı, Batı’nın emperyalist amaçlarını gördü. Perinçek, 1920’lerde düşmanın
vatan toprağından sökülüp atılması gibi, el ele verilerek, emperyalizmle mücadele
edilmesi gerektiği fikrini, topluma aşılamış görünüyor.’’
Not: El Pais'in internet
sitesindeki yazının bağlantısı: https://elpais.com/ideas/2020-12-12/como-turquia-se-fue-volviendo-antioccidental.html
VATAN PARTİSİ
BASIN BÜROSU