Hain
darbe girişiminin 4. Yıl dönümünde açıklamalarda bulunan Çelik: “15 Temmuz
2016’da yapılan darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti. 4 yıl önce Türkiye,
kanlı, karanlık bir geceye tanıklık etti. Bu kalkışmaya karşı mukavemet
gösterirken yaşamını yitiren tüm kardeşlerimize bir kez daha Cenabı Allah’tan
rahmet, yakınlarına da sabırlar diliyoruz. Tüm yaraların sarılması, tüm
yetimlere sahip çıkılması hepimizin asli görevlerindendir.” dedi.
"O
gece millet iradesi ortaya konularak darbelere karşı milletimiz göğüs göğse
çarpışmış ve FETÖ ile iş birliği içerisindeki Siyonistler güçlerin darbe
girişimlerine dur demiştir" diyen Kılıç'ın açıklaması şöyle:
CEVAPLANAMAYAN
SORULAR
“Geçen
4 yıla rağmen 15 Temmuz Darbe Girişimi, henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamış,
birçok soru cevapsız kalmıştır. Biz, ilerleyen zaman içerisinde bu kalkışmayla
ilgili çok daha net bilgilere ulaşılacağına inanıyoruz. 15 Temmuz Kalkışması
öncesi ABD’li generallerin Türkiye’de cirit atması ve kalkışmada İncirlik
Üssü’nün oynadığı rol unutulmayacaktır. ABD’li General John Campbell, 15 Temmuz
öncesi iki kez gizlice Türkiye’yi ziyaret etmiş, Erzurum’da ve Adana’da
darbecilerle gizli görüşmeler yapmıştır. CIA tarafından oluşturulan bir ekip,
Nijerya ile Türkiye arasında en az 6 ay süren para trafiği gerçekleştirmiştir. 15
Temmuz Kalkışmasında adı geçen isimler hala ABD tarafından himaye
edilmektedirler ve iade edilmemektedirler. Gayet net bir şekilde görülüyor ki,
15 Temmuz Kalkışmasını da, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi
müdahaleleri planlayan merkezler organize etmişlerdir.” ifadelerini kullandı.
KÜRESEL
EMPERYALİZMİN AMACI
15
Temmuz Kalkışmasını değerlendirirken, kalkışmanın küresel planlayıcılarının ve
taşeronlarının neyin peşinde olduğunu doğru bir şekilde analiz etmek gerektiğinin
altını çizen Çelik: “Üzerinde yaşadığımız topraklar dünya tarihine yön vermiş
düşüncelere ve savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Dünyaya egemen olmak ya da
dünya egemenliğini sürdürmek isteyen her gücün gözü bu topraklarda olmuştur. Birinci
ve İkinci Dünya Savaşları ile tamamen tarihin dışına itilmek istenen
Müslümanlar, küresel güçlere bu topraklarda mukavemet göstermiştir. 15 Temmuz
Kalkışması da yine bu coğrafyanın mukavemeti ile karşılaşmıştır. Bu topraklarda
yaşamanın ne olduğunun farkına varmış herkes bilir ki bu coğrafya zor bir
coğrafyadır.” dedi.
TÜRKİYE
STRATEJİK NOKTA
Türkiye’nin,
son derece yüksek bir stratejik öneme sahip olduğunu belirten Çelik: “ Dünya
üzerinde konumu itibariyle her zaman mühim bir yer işgal eden ve tarih
sahnesinde her zaman söz sahibi olan vatanımız bu günde bu özelliğini
sürdürmeye devam etmektedir.
Çünkü;
1-İki
okyanus, üç kıta ve sekiz deniz arasındaki ticaret yollarına en yakın
noktadadır.
2-
Enerji kaynaklarının ve enerji nakil yollarının denetimi için ideal bir
coğrafyadır.
3-İklim
ve coğrafik özellikleri açısından tarım ve hayvancılığa son derece elverişli
bir bölgedir.
4-Endemik
bitki türleri ve biyolojik çeşitlik açısından yaşamın devamında avantajlı bir
ülkedir.
5-Genç
nüfusu ve tarihi birikimiyle İslam coğrafyasının potansiyel lideri olan bir
toplumun yurdudur.
6-Emperyalizmin
ileri karakolu İsrail’in küstahlıklarına en sert cevabı verebilecek
yeterliliktedir.
İşte
küresel güçler tüm bunların farkındadır ve Türkiye’nin sürekli olarak kendi
kontrollerinde olmasını istemektedirler.
15
TEMMUZ ANALİZİ
15
Temmuz Kalkışmasını planlayan güçlerin hedefleri ve çıkarları iyi analiz
edildiğinde, 15 Temmuz Kalkışması;
1-Türkiye’nin
ABD’ye bağımlılığını kuvvetlendirmeyi hedeflemiştir.
2-Türkiye’nin
İsrail ile olan ilişkilerini normalleştirmeyi ve her alanda Türkiye-İsrail iş
birliğini hedeflemiştir.
3-Türkiye’nin
Avrupa Birliğine tam üyelik hedefinin haricinde bir başka hedefin ardından
gitmesini engellemeyi hedeflemiştir.
4-Etkinleştiğinde
tüm insanlığa umut olabilecek D-8 gibi bir projenin âtıl durumda bırakılmasını
hedeflemiştir.
5-Sapkın
bir proje olan Dinlerarası Diyalog çalışmalarının sürdürülmesini hedeflemiştir.
6-Türkiye’nin
faize dayalı küresel sömürü sistemin içerisinde tutulmasını hedeflemiştir.
7-Siyonizm’le,
emperyalizmle, faizle, İsrail ile barışık bir İslam yani Ilımlı İslam modelinin
tüm zihinlerde yer bulması hedeflenmiştir.
8-Türkiye’yi
başta İran olmak üzere İslam Ülkeleri ile çatışır hale getirmeyi hedeflemiştir.” ifade ederek memleket sathında ne kadar büyük
bir yükü omuzladığımızın altını çizen Çelik sorumluluklarımızı bir kez daha
hatırlatmıştır.
BATININ
İPİ İLE KUYUYA İNİLMEZ
Çelik:
“15 Temmuz Kalkışmasında ABD’nin, AB’nin ve İsrail’in tavrı çok açık bir
şekilde göstermiştir ki Batı’nın ipi ile kuyuya inilmez. Yine aynı şekilde sırf
Batılı ülkeler istiyor diye komşu ve kardeş İslam ülkeleriyle uzaklaşmamıza yol
açacak politikalar izlenemez. Bu ülkede toplumun refahı ve güvenliği için
Batı’ya olan bağımlılık süreci mutlaka sonlandırılmalıdır. Yine bu ülkede,
İstanbul Sözleşmesi gibi aile yapımıza yönelik bir tehdidin yürürlükten mutlaka
kaldırılması gerekmektedir. Diğer taraftan bu kalkışma göstermiştir ki hakkı
hak bilip haktan yana saf tutmamanın, batılı batıl bilip batılın karşısında
durmamanın çok sıkıntılı sonuçları olmaktadır.
İslam’ın
temel prensipleriyle çelişen bir takım düşünce ve davranışlar, İslam’danmış
gibi gösterilmiş, kitleler bu fikirler etrafında toplanmış, ancak tüm bu olup
bitenler karşısında çıkar ilişkileri yüzünden kayıtsız kalınmıştır. İşte bu da
ayrı bir felakettir. Hangi siyasi görüşten olursa olsun biz bu ülkeyle, bu ülke
insanıyla sevgi bağları olan herkesin bu ülkenin iyiliği ve güzelliği için
gayret ettiğine inanıyoruz.”
MAYAMIZ
SEVGİ OLMALI
Çelik:
“Bu ülke hepimizin, bu ülkenin geleceği hepimizin çocuklarının geleceğidir.
Türkiye, tüm insanlığa mutluluk getirecek bir medeniyet projesini
yüklenebilecek potansiyele sahiptir. Tüm gücümüzle, gayretimizle,
samimiyetimizle bunun için çalışmalıyız. İnsanlığa saadet getirecek bir medeniyeti
inşa edebilmek için; Hem toplum hem de devlet olarak ahlakı öncelemeliyiz. Herkes
için adaleti tesis etmeliyiz. İnsanlara aslı astarı olmayan gerekçelerle
telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşatmamalıyız. Herkes için emin bir
ortam tesis etmeliyiz. Herkesin refahı için çalışmalıyız. Herkesin geleceğe
umutla bakabildiği bir ortam oluşturmak için çalışmalıyız. Birbirimizle
kardeşliğimizi yeniden tesis etmeye, sevgi bağları oluşturmaya, haksızlıkları
gidermeye, yaraları sarmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Allah
bu milleti Siyonist İsrail’in, ırkçı emperyalizmin ve onların vicdansız
kuklalarının şerrinden korusun.
Bu
vesileyle bu vatan uğruna şehit düşmüş tüm askerlerimize, tüm vatandaşlarımıza
Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı dileriz.
Allah, milletimize bir daha böyle bir karanlık gece yaşatmasın.”