İnsan
haklarının temelinde “insan onuru” vardır. İnsan Hakları Evrensel
Bildirisi’nin yıldönümünde, insan onuru öne çıkarılamıyorsa, bir insanının
onuruna uygun bir yaşam sağlanamıyorsa, barınacak bir yeri yoksa, beslenmesi
yeterli değilse, sağlık hizmetlerine erişemiyorsa insan haklarına sahip olmasından
bahsedemeyiz. Toplumun güçsüz bireyleri toplumun güçlü̈ bireyleriyle devletten eşit
düzeyde saygı görmüyor, eşit olanaklardan yararlanamıyor ve güçsüzler devlet
tarafından korunamıyorsa o devletin gücü̈ de hükümsüzdür
Bir
devletin güçlü olması o ülkenin yönetiminin demokratik olup olmamasıyla
ilgilidir. Bir ülke demokrasiden uzaklaşıp, yönetim taraflaştıkça bireylerin alanı
daralır. Hatta ortadan kalkar. Yargının, yürütmenin denetimi altına girdiği ülkelerde
bireyin temel hak ve özgürlüklerinin de güvencesi yok demektir
Eğer
bir ülkede var olan bir iktidar ifade özgürlüğüne keyfiyete göre
uygulamalar getirirse; muhalifler, demokrasi mücadelesi verenler, iktidarların istemediği
şeyleri söyleyen akademisyenler, hukukçular, gazeteciler tutuklanırlarsa o ülkede
insan haklarından bahsetmek mümkün değildir. İfade özgürlüğünün yanında
insanın en doğal hakkı olan toplu eylemler şiddetle engellenir, güç̧
kullanılırsa o ülkede insan hakları ihlalleri had safhada demektir.
İnsanın
en temel haklarının düşmanı olan savaş̧ ve terör neden tırmandırılıyor? Milyonlarca
insanın yurtlarını neden terk etmek zorunda kalıyor? İnsanlık onurunu kıran işkence
ve cezalar neden sürüyor? İnsanlık korkudan ve yoksulluktan neden kurtulamıyor,
çocuklar neden güven içinde yaşayamıyor? Kadın erkek eşitliğinin neden sağlanamıyor?
Neden eğitim ve sağlık haklarından bireyler eşit olarak yararlanamıyor? Din ve
vicdan özgürlüğünün neden yaşama geçirilemiyor? İfade özgürlüğü
neden yeterli ölçüde kullanılamıyor? Neden insanlar adil yargılanma
hakkından yoksunlar. Bunları usanmadan gündeme getirmek, insan haklarını ihlal
edenleri sorgulamak, evrensel hukukun yaygınlaşması için mücadele etmek ve bu
hakların sadece metinlerde kalmasını değil, uygulamaya geçmesini hedeflemek hem
hakkımız, hem de görevimizdir.
Ne
yazık ki Ülkemizde yaşam hakkı, ifade özgürlüğü, adil yargılanma, savunma,
sağlıklı çevrede yaşama, eğitim, barınma gibi en temel hakların ihlal edildiği;
hemen her gün kadın cinayetlerinin yaşandığı, ilkel şartlarda düşük ücretlere
çalışan isçilerin tedbirden uzak maden ocaklarında ya da denetimsiz tersane
sahalarında can verdiği, yine çocukların cinsel istismar aracı haline geldiği
ve buna benzer durumların, ihlallerin sıkça yaşandığı ortadadır.
Bu
anlamlı günde insanlığın, insan olma sorumluluk ve bilinciyle hareket ettiği,
hak ihlallerinin yaşanmadığı, “İnsanım; o zaman, insanlara karşı yapılan kötü̈
ve haksız davranışlara karşı duyarsız kalamam” düşüncesinin özümsenerek
kabul görmesi en büyük dileğimdir.
İnsan
kalarak yaşayanlar ve bu bilinçle mücadele edenleri sevgiyle selamlıyor, hakları
uğruna can verenleri saygıyla anıyor, umutla tüm insanlığın
10
Aralık Dünya İnsan Hakları Günu ’nü kutluyorum.
Azize
ÇEROĞLU