Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine, bu gazi mekana hoş geldiniz.
Çok partili hayata geçtiğimiz 1946 yılından beri ülkemizdeki her seçim bir demokrasi şöleni havasında yapılmıştır. Türkiye, 31 Mart 2019 mahalli idareler seçimlerini de hamdolsun aynı coşkuyla tamamladı. Bu seçimlerde, 30’u büyükşehir, 51’i il, 922’si ilçe, 386’sı belde olmak üzere toplam 1389 belediye başkanımız milletimizin teveccühüyle göreve başladı. Ayrıca 20 bin 745 belediye meclis üyesi ve 1271 il genel meclis üyesi ile 50 bin 157 muhtar da yine bu seçimlerde sandıkta belirlendi. Toplamda 73 bin 562 kişinin seçildiği böylesine büyük bir seçimi başarıyla neticelendirmiş olmamız, hiç şüphesiz demokrasimizin bir zaferidir.
Türkiye’ye karşı yöneltilen eleştirilere verilecek en büyük cevabımız, ülkemizdeki neredeyse her vatandaşımızın bir şekilde içinde yer aldığı, işte bu geniş demokrasi ve özgürlük tablosudur. Seçim sürecindeki rekabeti meydanlarda bırakan, milletimizin sandıktan çıkan iradesine herkesin teslim olduğu bu güzel manzara geleceğimizin de en büyük teminatıdır.
31 Mart seçimlerinde elde ettiğiniz başarılardan dolayı her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyor, muvaffakiyetler diliyorum. Seçildiğin gün itibarıyla artık size oy versin, vermesin şehrinizdeki herkesin belediye başkanı olarak görev yaptığınıza, yapacağınıza inanıyorum. Biz de milletimizin teveccühüyle görev alan tüm belediye başkanlarımıza aynı samimiyet ve hüsnüniyetle yaklaşıyoruz.
Gördüğünüz gibi şu anda tüm bakanlarımız sizlerin sorularına cevap vermek, taleplerinizle ilgili değerlendirmeleri yapmak üzere burada bizimle beraber ve bütün bu sorular kayda alınmak suretiyle de bunların üzerinde bakanlarımız gerekli çalışmalarını yapacaklar.
Tabi aynı şekilde ilgili politika kurulu üyelerimiz de buradadır, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Politika Kurulunu da bugün bu toplantıya özellikle aldım ki bunların takibi onlar tarafından da yapılmış olsun.
Siyasi olarak elbette farklı görüşlere ve duruşlara sahip olabiliriz, ama ülkemizin ve milletimizin âli çıkarları söz konusu olduğunda birlikte hareket edebilme erdemini gösterebileceğimize inanıyorum. Ülkemizin birliğe, beraberliğe, kardeşliğe en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde burada ortaya koyduğumuz fotoğrafı çok çok önemli görüyorum. Özellikle de terörle, terör örgütleriyle, hukuksuzlukla arasına mesafe koymayı başarmış belediye başkanlarımızla birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bildiğiniz gibi her fırsatta, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet derken tam da şu anda buradaki manzarayı ifade etmek istiyorum. Milletimizin de bizlerden istediği görüntünün bu olduğuna eminim.
Değerli arkadalar; bilindiği nüfusumuzun neredeyse 4’te 3’ü 30 büyük şehrimizde yaşıyor, sizler de büyük şehirlerimizin yönetimini üstlenmiş belediye başkanları olarak gerçekten büyük bir sorumluluğun altına girmiş bulunuyorsunuz. Belediye başkanlığından gelme bir siyasetçi olarak sizleri en iyi şahsımın anlayacağını düşünüyorum. 1994 yılında kazandığım İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına bugüne kadar hep iftihar duyduğum ve ömrüm boyunca da gururla yad edeceğim bir vazife olarak baktım. Belediye Başkanlığımızın ardından üstlendiğimiz Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevleriyle masanın her iki tarafında da bulunmuş oldum. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle devletin başı olma sıfatı yanında, yürütmenin de … temsilcisi konumuna gelmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla sizlerin her biriyle şehirlerimizin sıkıntıları, beklentileri, çözüm yolları ve yatırımları konusunda yakın mesai içinde olmamızın gereğine inanıyorum.
Vicdan sahibi herkes kabul edecektir ki, 11 yıllık Başbakanlık ve 5 yılı aşan Cumhurbaşkanlığı görevlerimiz süresince, hizmet söz konusu olduğunda hiçbir belediye başkanının partisine bakmadık. İzmir’den Van’a, Eskişehir’den Hatay’a, Muğla’dan Mardin’e kadar hangi şehrimizin ne tür bir yatırıma ihtiyacı varsa hepsine de altyapısıyla, üstyapısıyla gerekli desteği verdik. Bize karşı aleni husumet içerisine girmeyen, nezaketi ve insani mesafeyi koruyan tüm belediye başkanlarıyla da bu arada çalıştık. Siyasi çekişmelerin geçici, buna karşılık ülkemize ve şehirlerimize yapılan hizmetlerin kalıcı olduğu gerçeğini hiç unutmadık. Bundan sonra da aynı anlayışla hareket edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli arkadaşlar; Cumhurbaşkanı olarak ülkemizin tüm kurumları ve meseleleri gibi büyükşehir belediyelerimizin durumlarını da yakından izliyorum. Sık sık yaptığım il ziyaretleri sırasında belediyelerimizle de özellikle ilgileniyor, yürütülen çalışmaları ve sıkıntıları doğrudan kaynağında tespit ediyorum. Dolayısıyla parti ayrımı olmaksızın belediyelerimizin tamamının durumunu yakından biliyoruz. Neredeyse tüm belediyelerimiz mali sıkıntı yaşıyor. Belediyelerin bugün içinde bulunduğu durumun sistemden de, uygulamandan da kaynaklanan sebepleri var. Bu ülke 81 vilayetinin tamamıyla hepimizin olduğuna göre, bu sorunların tespiti ve çözüm yollarının bulunması da bizlerin ortak sorumluluğudur.
Genel Başkanı olduğum AK Partinin, politika kurulumuzun, ilgili bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın bu çerçevede çeşitli hazırlıklı bulunuyor. 30 büyük şehrimiz başta olmak üzere tüm belediye başkanlarımızın tespit ve teklifleri doğrultusunda bu sorunların üstesinden gelebiliriz. Kanun değişikliği gereken konuları Mecliste, kararname gereken konuları Cumhurbaşkanlığında, diğer idari düzenlemeleri ilgili kurumlarımızda çalışabiliriz. Önemli olan, bu sürece tüm belediye başkanlarımızın ve elbette partilerinin samimi destek vermesidir. Türkiye için, 81 ilimizin tamamı için bu iş birliği zeminini oluşturup işletmeliyiz.
Biz ülkemizi yönetme sorumluluğu üstlendiğimiz dönem boyunca, siyasetimizin iklimini daha önceki 30 yıllık dönem boyunca içinde bulunduğu kaotik yapıdan kurtarmak için çok çaba sarf ettik. Ülkenin ve milletin menfaatleri söz konusu olduğunda toplumumuzun farklı kesimlerini aynı ortak paydada buluşturmak için gerçekten samimi gayret gösterdik. İnşallah cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en büyük katkısı, siyasetin uzlaşmaya ve kucaklaşmaya dayalı bir yapıya kalıcı şekilde kavuşması olacaktır.
Belediye hizmetleri gibi ülkemiz nüfusunun tamamına yakınını ilgilendiren bir konuda bu yönde göstereceğimiz ortak çaba milletimize umut verecektir. Bugünkü toplantımızın hedeflediğimiz bu demokratik uzlaşmanın ilk adımı olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar; bu vesileyle şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum: Eskiler “el işler, dil övünür” derler. Hepimizin de bulunduğumuz yerler polemik siyaseti değil, eser siyaseti üretme makamlarıdır. Çalışmadan, çabalamadan, eser vermeden yapılan siyaset, şehirlerimize ve insanlarımıza vakit kaybettirmekten, ülkemizin enerjisini ve imkanlarını heba etmekten öte bir işe yaramaz.
Belediye başkanlarının görevi devr-i sabık peşinde koşmak değil, şehirlerine en güzel, en kalıcı, en verimli hizmetleri getirmek için çalışmaktır. Medyada her gün çeşitli şehirlerimizdeki belediyelerle ilgili sendika değiştirme baskısından işten atmalara, envaı türden tehditlere kadar pek çok vicdan yaralayıcı habere rastlıyoruz.
Unutmayınız, kağıt üzerinde bir toplam olarak önünüze gelen personel sayısındaki her rakam bir insana ve onun etrafında şekillenen daha geniş bir hayata tekabül ediyor. Belediye başkanlarının kurumlarını yönetme tasarrufu, emekleriyle ekmek paralarını kazanma peşindeki insanların hayatlarını diledikleri gibi alt-üst edebilecekleri anlamına gelmiyor. Kapının önüne konan, canları yanan, yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinde ne siyaset, ne hizmet bina edilebilir. Kamunun diğer tüm kurumları gibi belediyeler de çeşitli statülerde çalışan personelin de tamamına hakka, hukuka, adalete ve elbette vicdana uygun şekilde davranılması şarttır. Şayet varsa birkaç kötü örnek bahane edilerek yüzlerce, binlerce kişinin ekmeğiyle oynanması ne hakka, ne hukuka, ne adalete, ne de insanlığa sığar. İşte sırf bu sebeple keyfi uygulamalara maruz kalmamaları için tüm kamuda sayıları milyonu bulan taşeron şirketler üzerinden çalışan işçileri sözleşmeli statüyle kadroya geçirdik, sebebi buydu. Buna rağmen son aylarda bazı belediyelerimizde yaşanan hadiseleri üzüntüyle takip ediyoruz.
Biz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine geldiğimizde, bizden bir önceki, iki önceki, üç önceki, hatta çok daha önceki dönemlerden kalma personel vardı. Çalışan, birikimi ve gayretiyle bulunduğu yeri hak eden hiç kimseye dokunmadım, dokunmadık, hiç kimseyi yerinden, ekmeğinden, aşından etmedik. Aynı şekilde göreve geldiğimizde kendimizi şehrin üzerine kabus gibi çökmüş devasa sorunlarla ve en az onlar kadar büyük bir borç yüküyle karşı karşıya bulduk. Şayet derdimiz hizmet etmekse, eser ortaya koymaksa, şehrimize de deruni bir aşkla bağlıysak çözülemeyecek hiçbir mesele yoktur. Biz de teker teker her meseleyi çözüm yoluna koyarken borçlarımızı da sabırla ödedik. Ne personelle, ne araçlarla, ne de başka bir şeyle uğraştık, tüm vaktimizi ve imkanları doğrudan şehrin sorunlarının, şehrin halkının sıkıntılarının çözümüne teksif ettik. Üstlendiğimiz diğer görevlerde de hamdolsun bu çizgiden sapmadık. Tüm belediye başkanlarımızdan da doğrusu aynı hassasiyeti bekliyoruz. Şehirlerinize ve oralarda yaşayanlara hizmet için yapacağınız tüm hayırlı çalışmalarda yanınızda olacağımı tekrar tekrar ifade ediyorum.
Bu anlayışla yürüteceğiniz görevlerde sizlere Mevla’dan başarılar diliyorum, teşrifleriniz için bir kez daha her birinize tek tek teşekkürlerimi sunuyorum.
Şimdi de sözü sizlere bırakmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
Çok partili hayata geçtiğimiz 1946 yılından beri ülkemizdeki her seçim bir demokrasi şöleni havasında yapılmıştır. Türkiye, 31 Mart 2019 mahalli idareler seçimlerini de hamdolsun aynı coşkuyla tamamladı. Bu seçimlerde, 30’u büyükşehir, 51’i il, 922’si ilçe, 386’sı belde olmak üzere toplam 1389 belediye başkanımız milletimizin teveccühüyle göreve başladı. Ayrıca 20 bin 745 belediye meclis üyesi ve 1271 il genel meclis üyesi ile 50 bin 157 muhtar da yine bu seçimlerde sandıkta belirlendi. Toplamda 73 bin 562 kişinin seçildiği böylesine büyük bir seçimi başarıyla neticelendirmiş olmamız, hiç şüphesiz demokrasimizin bir zaferidir.
Türkiye’ye karşı yöneltilen eleştirilere verilecek en büyük cevabımız, ülkemizdeki neredeyse her vatandaşımızın bir şekilde içinde yer aldığı, işte bu geniş demokrasi ve özgürlük tablosudur. Seçim sürecindeki rekabeti meydanlarda bırakan, milletimizin sandıktan çıkan iradesine herkesin teslim olduğu bu güzel manzara geleceğimizin de en büyük teminatıdır.
31 Mart seçimlerinde elde ettiğiniz başarılardan dolayı her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyor, muvaffakiyetler diliyorum. Seçildiğin gün itibarıyla artık size oy versin, vermesin şehrinizdeki herkesin belediye başkanı olarak görev yaptığınıza, yapacağınıza inanıyorum. Biz de milletimizin teveccühüyle görev alan tüm belediye başkanlarımıza aynı samimiyet ve hüsnüniyetle yaklaşıyoruz.
Gördüğünüz gibi şu anda tüm bakanlarımız sizlerin sorularına cevap vermek, taleplerinizle ilgili değerlendirmeleri yapmak üzere burada bizimle beraber ve bütün bu sorular kayda alınmak suretiyle de bunların üzerinde bakanlarımız gerekli çalışmalarını yapacaklar.
Tabi aynı şekilde ilgili politika kurulu üyelerimiz de buradadır, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Politika Kurulunu da bugün bu toplantıya özellikle aldım ki bunların takibi onlar tarafından da yapılmış olsun.
Siyasi olarak elbette farklı görüşlere ve duruşlara sahip olabiliriz, ama ülkemizin ve milletimizin âli çıkarları söz konusu olduğunda birlikte hareket edebilme erdemini gösterebileceğimize inanıyorum. Ülkemizin birliğe, beraberliğe, kardeşliğe en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde burada ortaya koyduğumuz fotoğrafı çok çok önemli görüyorum. Özellikle de terörle, terör örgütleriyle, hukuksuzlukla arasına mesafe koymayı başarmış belediye başkanlarımızla birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bildiğiniz gibi her fırsatta, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet derken tam da şu anda buradaki manzarayı ifade etmek istiyorum. Milletimizin de bizlerden istediği görüntünün bu olduğuna eminim.
Değerli arkadalar; bilindiği nüfusumuzun neredeyse 4’te 3’ü 30 büyük şehrimizde yaşıyor, sizler de büyük şehirlerimizin yönetimini üstlenmiş belediye başkanları olarak gerçekten büyük bir sorumluluğun altına girmiş bulunuyorsunuz. Belediye başkanlığından gelme bir siyasetçi olarak sizleri en iyi şahsımın anlayacağını düşünüyorum. 1994 yılında kazandığım İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına bugüne kadar hep iftihar duyduğum ve ömrüm boyunca da gururla yad edeceğim bir vazife olarak baktım. Belediye Başkanlığımızın ardından üstlendiğimiz Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevleriyle masanın her iki tarafında da bulunmuş oldum. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle devletin başı olma sıfatı yanında, yürütmenin de … temsilcisi konumuna gelmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla sizlerin her biriyle şehirlerimizin sıkıntıları, beklentileri, çözüm yolları ve yatırımları konusunda yakın mesai içinde olmamızın gereğine inanıyorum.
Vicdan sahibi herkes kabul edecektir ki, 11 yıllık Başbakanlık ve 5 yılı aşan Cumhurbaşkanlığı görevlerimiz süresince, hizmet söz konusu olduğunda hiçbir belediye başkanının partisine bakmadık. İzmir’den Van’a, Eskişehir’den Hatay’a, Muğla’dan Mardin’e kadar hangi şehrimizin ne tür bir yatırıma ihtiyacı varsa hepsine de altyapısıyla, üstyapısıyla gerekli desteği verdik. Bize karşı aleni husumet içerisine girmeyen, nezaketi ve insani mesafeyi koruyan tüm belediye başkanlarıyla da bu arada çalıştık. Siyasi çekişmelerin geçici, buna karşılık ülkemize ve şehirlerimize yapılan hizmetlerin kalıcı olduğu gerçeğini hiç unutmadık. Bundan sonra da aynı anlayışla hareket edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli arkadaşlar; Cumhurbaşkanı olarak ülkemizin tüm kurumları ve meseleleri gibi büyükşehir belediyelerimizin durumlarını da yakından izliyorum. Sık sık yaptığım il ziyaretleri sırasında belediyelerimizle de özellikle ilgileniyor, yürütülen çalışmaları ve sıkıntıları doğrudan kaynağında tespit ediyorum. Dolayısıyla parti ayrımı olmaksızın belediyelerimizin tamamının durumunu yakından biliyoruz. Neredeyse tüm belediyelerimiz mali sıkıntı yaşıyor. Belediyelerin bugün içinde bulunduğu durumun sistemden de, uygulamandan da kaynaklanan sebepleri var. Bu ülke 81 vilayetinin tamamıyla hepimizin olduğuna göre, bu sorunların tespiti ve çözüm yollarının bulunması da bizlerin ortak sorumluluğudur.
Genel Başkanı olduğum AK Partinin, politika kurulumuzun, ilgili bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın bu çerçevede çeşitli hazırlıklı bulunuyor. 30 büyük şehrimiz başta olmak üzere tüm belediye başkanlarımızın tespit ve teklifleri doğrultusunda bu sorunların üstesinden gelebiliriz. Kanun değişikliği gereken konuları Mecliste, kararname gereken konuları Cumhurbaşkanlığında, diğer idari düzenlemeleri ilgili kurumlarımızda çalışabiliriz. Önemli olan, bu sürece tüm belediye başkanlarımızın ve elbette partilerinin samimi destek vermesidir. Türkiye için, 81 ilimizin tamamı için bu iş birliği zeminini oluşturup işletmeliyiz.
Biz ülkemizi yönetme sorumluluğu üstlendiğimiz dönem boyunca, siyasetimizin iklimini daha önceki 30 yıllık dönem boyunca içinde bulunduğu kaotik yapıdan kurtarmak için çok çaba sarf ettik. Ülkenin ve milletin menfaatleri söz konusu olduğunda toplumumuzun farklı kesimlerini aynı ortak paydada buluşturmak için gerçekten samimi gayret gösterdik. İnşallah cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en büyük katkısı, siyasetin uzlaşmaya ve kucaklaşmaya dayalı bir yapıya kalıcı şekilde kavuşması olacaktır.
Belediye hizmetleri gibi ülkemiz nüfusunun tamamına yakınını ilgilendiren bir konuda bu yönde göstereceğimiz ortak çaba milletimize umut verecektir. Bugünkü toplantımızın hedeflediğimiz bu demokratik uzlaşmanın ilk adımı olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar; bu vesileyle şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum: Eskiler “el işler, dil övünür” derler. Hepimizin de bulunduğumuz yerler polemik siyaseti değil, eser siyaseti üretme makamlarıdır. Çalışmadan, çabalamadan, eser vermeden yapılan siyaset, şehirlerimize ve insanlarımıza vakit kaybettirmekten, ülkemizin enerjisini ve imkanlarını heba etmekten öte bir işe yaramaz.
Belediye başkanlarının görevi devr-i sabık peşinde koşmak değil, şehirlerine en güzel, en kalıcı, en verimli hizmetleri getirmek için çalışmaktır. Medyada her gün çeşitli şehirlerimizdeki belediyelerle ilgili sendika değiştirme baskısından işten atmalara, envaı türden tehditlere kadar pek çok vicdan yaralayıcı habere rastlıyoruz.
Unutmayınız, kağıt üzerinde bir toplam olarak önünüze gelen personel sayısındaki her rakam bir insana ve onun etrafında şekillenen daha geniş bir hayata tekabül ediyor. Belediye başkanlarının kurumlarını yönetme tasarrufu, emekleriyle ekmek paralarını kazanma peşindeki insanların hayatlarını diledikleri gibi alt-üst edebilecekleri anlamına gelmiyor. Kapının önüne konan, canları yanan, yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinde ne siyaset, ne hizmet bina edilebilir. Kamunun diğer tüm kurumları gibi belediyeler de çeşitli statülerde çalışan personelin de tamamına hakka, hukuka, adalete ve elbette vicdana uygun şekilde davranılması şarttır. Şayet varsa birkaç kötü örnek bahane edilerek yüzlerce, binlerce kişinin ekmeğiyle oynanması ne hakka, ne hukuka, ne adalete, ne de insanlığa sığar. İşte sırf bu sebeple keyfi uygulamalara maruz kalmamaları için tüm kamuda sayıları milyonu bulan taşeron şirketler üzerinden çalışan işçileri sözleşmeli statüyle kadroya geçirdik, sebebi buydu. Buna rağmen son aylarda bazı belediyelerimizde yaşanan hadiseleri üzüntüyle takip ediyoruz.
Biz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine geldiğimizde, bizden bir önceki, iki önceki, üç önceki, hatta çok daha önceki dönemlerden kalma personel vardı. Çalışan, birikimi ve gayretiyle bulunduğu yeri hak eden hiç kimseye dokunmadım, dokunmadık, hiç kimseyi yerinden, ekmeğinden, aşından etmedik. Aynı şekilde göreve geldiğimizde kendimizi şehrin üzerine kabus gibi çökmüş devasa sorunlarla ve en az onlar kadar büyük bir borç yüküyle karşı karşıya bulduk. Şayet derdimiz hizmet etmekse, eser ortaya koymaksa, şehrimize de deruni bir aşkla bağlıysak çözülemeyecek hiçbir mesele yoktur. Biz de teker teker her meseleyi çözüm yoluna koyarken borçlarımızı da sabırla ödedik. Ne personelle, ne araçlarla, ne de başka bir şeyle uğraştık, tüm vaktimizi ve imkanları doğrudan şehrin sorunlarının, şehrin halkının sıkıntılarının çözümüne teksif ettik. Üstlendiğimiz diğer görevlerde de hamdolsun bu çizgiden sapmadık. Tüm belediye başkanlarımızdan da doğrusu aynı hassasiyeti bekliyoruz. Şehirlerinize ve oralarda yaşayanlara hizmet için yapacağınız tüm hayırlı çalışmalarda yanınızda olacağımı tekrar tekrar ifade ediyorum.
Bu anlayışla yürüteceğiniz görevlerde sizlere Mevla’dan başarılar diliyorum, teşrifleriniz için bir kez daha her birinize tek tek teşekkürlerimi sunuyorum.
Şimdi de sözü sizlere bırakmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.