Geçtiğimiz aylarda ilk olarak Çanakkale, İzmir ve Ankara’da
kuruluşunu ilan eden Kadın Dayanışma Komiteleri hızla çoğalıyor. Kadınlara
yönelik baskı, ayrımcılık ve şiddetle mücadelenin önemli bir ayağını
oluşturmaya başlayan Kadın Dayanışma Komiteleri’nden, 8 Mart’a yaklaşırken bir
fotoğraf sergisi çağrısı geldi. Kadın Dayanışma Komiteleri ve hazırlıkları
süren fotoğraf sergisiyle ilgili sorularımızı Komünist Kadınlar adına Gülperi
Köybaşı Putgül yanıtladı.
Kadın Dayanışma Komiteleri’nin kuruluş ilanlarına sık sık
tanık oluyoruz. Gelinen aşama hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kadın Dayanışma Komiteleri’nin kuruluş kararı TKP’nin
Ağustos’ta düzenlediği Türkiye Konferansı’nda alındı. Kuruluşuna ilişkin ilk adım
Çanakkale’de atıldı. Koruma kararına rağmen eski erkek arkadaşı tarafından
saldırılara maruz kalan bir kadın arkadaşımızla dayanışma sürecimiz fitili
ateşlemiş oldu. Ardından İzmir, Ankara ve İstanbul’da pek çok semtte Kadın
Dayanışma Komiteleri kuruldu. Çok kısa zamanda dayanışma, üç büyük il dışına da
taştı; Antalya, Samsun, Tekirdağ, Konya, Mersin, Bursa, Adana ve Eskişehir’de
de Kadın Dayanışma Komiteleri var artık. Yenileri eklenmeye devam ediyor.
Kadın Dayanışma Komiteleri mücadele alanını nasıl tarif
ediyor, neyi hedefliyor?
Bugün kadınların düzen içinde maruz kaldıkları her türlü
baskı ve ayrımcılık Kadın Dayanışma Komiteleri için birer mücadele başlığı.
Kadınlar evinde, işyerinde, sokakta baskı ve tacize maruz kalıyor, şiddet
görüyor, öldürülüyor. Çocuk yaşta evlendiriliyor ve hatta çocuk doğuruyor,
yaşamı bir ev hapisliği içinde geçiyor. Ev işleri, çocukların bakımı, varsa
evin hasta ve yaşlılarının bakımı da kadınların omuzlarında. Ayrıca eğitim ve
çalışma hakkından yararlanamama, esnek, güvencesiz, ucuza çalıştırılma
kadınların en güncel sorunları olmaya devam ediyor.
Kadın Dayanışma Komiteleri’nin yola çıkışındaki temel amaç,
tüm bu karanlığın içinde yalnız ve çaresiz hisseden kadınların yanında olmak,
sorunlarımıza birlikte çözüm üretmek ve dayanışmayı büyütmek. Hepimizi
yalnızlaştırarak sindirmeye çalışan bu düzene, birlikte ve çok daha güçlü karşı
koyabilmenin mümkün olduğunu göstermek.
Peki bu hedeflere yönelik neler yapıyor komiteler? Biraz
daha somut örneklerle açıklar mısınız?
Aslında tek bir yöntem tarif etmiyoruz. Komiteler kendi
bulunduğu yerelliklerde kendi ihtiyaçlarına göre yola çıkıyor. Bu, bazen
şiddete uğrayan ve gidecek yeri olmayan bir kadın arkadaşımıza konaklayacak
yer, iş bulmak için seferberlik ya da psikolojik ve hukuki açıdan destek
olabiliyor. Bazen de iş yerinde uğradığı bir taciz ya da hak gaspı nedeniyle
örgütlenmek ve birlikte mücadele etmek... Örneğin İstanbul Çeliktepe ve İzmir
Bayraklı Kadın Dayanışma Komiteleri mahallelerinde kreş açılması için oldukça etkili
çalışmalar yürütüyorlar. Muhtarlarla görüşüyor, belediyelere dilekçelerle
başvuruyor, kapı kapı dolaşıp imza topluyor. Bir diğer gerçek pandemi döneminde
kadınların iş yükünün daha da arttığı. Çocuklarına bakmak için işinden ayrılmak
zorunda olan da, dersleriyle meşgul olan da sıklıkla kadınlar oluyor. Kadın
Dayanışma Komiteleri bir yandan kadınların öncülüğünde kreş hakkı için mücadele
ederken bir yandan da pandemi sürecinde okulsuz kalan çocuklar için etütler
organize ederek hem çocukların gereksinimlerini karşılıyor, hem de kadınların
iş yükünün azaltılmasına çalışıyor.
Kadına yönelik şiddet, mobbing, kreş hakkı, kadın emeğinin
sömürüsü gibi başlıklarda hazırlanmış olan broşürler yaygın olarak dağıtılıyor.
Pandemi döneminde bir araya gelmenin zorluklarına rağmen olanaklar ölçüsünde
buluşmalar, çevrimiçi toplantılar düzenleniyor. Pandemide kadın emeğinin
sömürüsü, kadın ruh ve beden sağlığı, taciz ve şiddet olaylarında hukuki süreç,
sağlık ve eğitim hakkı gibi başlıklarda uzman kişilerin katkılarıyla eğitimler
yapılıyor. Sadece güncel sorunlarla değil, bu sorunları var eden ve tekrar
tekrar üreten düzenin kendisiyle mücadelenin yolları tartışılıyor. Doğalında bu
çalışmanın öncüleri kadınlar oluyor ve mahallelerde, işyerlerinde kadınların
yaşadığı sorunlara yönelik ilk temaslar kadınlarla kuruluyor. Ancak
beklediğimiz ve hedeflediğimiz gibi örneğin kreş hakkı gibi aslında kadınların
değil tüm toplumun sorunu olan konularda kadınlı erkekli çalışmalar da
yürütülmeye başlandı. Kadın Dayanışma Komiteleri’nde kadın-erkek tüm insanlık
için eşit ve özgür bir yaşam mücadelesinin basamakları birlikte örülmeye
çalışılıyor.
8 Mart için de bir fotoğraf sergisi düzenliyorsunuz. Biraz
da sergi fikri nasıl ortaya çıktı anlatır mısınız?
Hiçbir şeyin değişmeyeceğine ikna edilmek istendiğimiz bu
günlerde kadınlar her zamanki gibi direniyor ve birbirlerine el uzatılyor.
Sergi fikri de bunun bir ürünü olarak ortaya çıktı. Hissettiğimiz baskıya ve
türlü zorluklara rağmen vazgeçmeyişimizi, dayanışmamızın gücünü fotoğraf karelerine
de yansıtmak ve herkesle paylaşmak istedik. Kadın Dayanışma Komiteleri
aracılığıyla bir araya gelen kadınların insanca bir yaşam için yeniden yeşeren
umudunu ve dayanışmanın gücünü göreceğiz bu fotoğraflarda. Çalışmanın içinde
olan, birlikte düşünen ve üreten kadınlar olarak, bu vesileyle şimdilik
elimizin ulaşamadığı yerlere belki fotoğraflarımızla ulaşacağız.
Bu sergide kadın emeği ve dayanışma temalı fotoğraflar mı
olacak? İsteyen herkes katılabilir mi?
Evet, dayanışmamızı bizzat kendimiz fotoğraflayacağız. Bu
amaçla Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi Fotoğrafçılık Atölyesi’nden
arkadaşlarımızın katkılarıyla iki günlük bir çevrimiçi eğitim yaptık. Bu temel
atölyeye neredeyse hiçbiri daha önce fotoğrafçılık eğitimi almamış 60’ın
üzerinde kadın katıldı. Çoğumuzun telefonları ile çekebileceği fotoğrafları
nasıl kurgulayabileceğimizi, fotoğraf çekerken nelere dikkat edeceğimizi,
öykümüzü nasıl daha etkili aktarabileceğimizi konuştuk. Amatör heyecanımız
birbirine geçti. Bazı Kadın Dayanışma Komiteleri’nden fotoğraflar gelmeye
başladı bile. Belli ki artık çalışmalarımızı fotoğraflarken de özenliyiz.
Kadın Dayanışma Komiteleri’nin 8 Mart fotoğraf sergisine
herkes katılabilir tabii. İster bulundukları yerelliğin Kadın Dayanışma
Komiteleri ile iletişime geçerek, ister doğrudan [email protected]
adresine ad, soyad ve şehir bilgisi ile fotoğraflarını göndererek. 21 Şubat’a
kadar gönderilecek olan fotoğrafları sadece internet ortamında değil, bazı semt
evlerinde ve belirlenen mekanlarda fiilen de sergilemeyi düşünüyoruz. Sergi
mekanları kısa bir süre sonra Türkiye Komünist Partisi hesaplarından ilan
edilecek. Şimdiye dek herhangi bir Kadın Dayanışma Komitesi ile teması olmayan
ancak konuya ilgi duyan, bizlerle tanışmak ve dayanışmamıza katkı koymak
isteyen herkesi bu sergi vesilesiyle de tanımak bizim için çok güzel olacak.
Türkiye Komünist Partisi
e-posta: [email protected]
Kızılırmak Caddesi 13/4 Çankaya/Ankara
Genel Merkez Telefon: 0(312) 417 29 68
Basın İletişim Telefon: 0(216) 414 65 04