Sakarya
Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın
27’inci konuşmacısı ‘Mavi Vatan ve Türk Deniz Tarihi’ başlıklı söyleşiyle
İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Türk Denizcilik ve Global
Stratejiler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ
Denizcilik Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Altuğ Yenginar’ın yaptığı
söyleşide; Mavi Vatan kavramının somut olarak ihtiva ettiği anlam, Türkiye’nin
denizcilik ufkun Z kuşağından beklentiler, denizlerin gelecek açısından önemi,
Türklerin denizci bir millet olup olmadığı, Karadeniz’deki serseri mayın
tehlikesi ve kanalların stratejik yönden konumu gibi konular ele alındı.
Söyleşide izleyicilerden gelen sorular da cevaplandırıldı.
Kavram tanıma
kavuştu
Mavi
Vatan kavramını ilk olarak Temel Deniz Hukuku isimli kitabında kullandığını
belirten İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Türk Denizcilik ve
Global Stratejiler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Benden önce de bu
kavramı dile getiren çeşitli amiraller oldu. Ancak içi dolu değildi. ‘Mavi
Vatan neresidir?’ denildiğinde bunun konumunu belirleyen benim çalışmalarım
oldu. Mavi Vatan; ilan edilmiş ya da ilan edilmesi öngörülen, uluslararası
deniz hukukuna uygun, hak ve menfaatlerimiz çerçevesindeki deniz yetki alanlarımızdır.
Bu alan; Karadeniz’de 1986’da ilan edilmiş münhasır ekonomik bölgemiz, Marmara
Denizi, iki ana kara arasında ortay hattı teşkil eden Adalar Denizi’ndeki (Ege
Denizi) hattın Türkiye yarısında kalan kısmı, Doğu Akdeniz’de Libya, Mısır,
Filistin, İsrail, Lübnan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile karşılıklı
kıyılara göre tespit edilmiş münhasır ekonomik bölgemizden oluşmaktadır” diye
konuştu.
Denizlerdeki
Misak-ı Millimiz
Z
kuşağını ‘Zafer Kuşağı’ olarak nitelendirdiğini söyleyen Yaycı, “Türk
Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi’nde de gönüllü gençlerle çalışıyorum. Bunlar
Mavi Vatan’a gönül vermiş ve inanmış gençlerden oluşuyor. Mavi Vatan Türk
milletinin geleceğidir. Refahının garantisidir. Bunun farkına varan gençlerimiz
sürekli okumalar yapıyorlar ve sorular soruyorlar. Mavi Vatan’ı yani
denizlerdeki Misak-ı Millimizi hayata geçirebilmek için gençlerimiz ziyadesiyle
bu konunun üzerine gidiyorlar. Bizlere göre çok daha bilinçli ve
sorgulayıcılar. Milli hak ve menfaatlerin farkındalar. Karşılaştırmalı analiz
yapabiliyor, bağımsız düşünebiliyorlar. Biat kültüründen uzaklar. Hiçbir
şekilde ne sağcı ne solcu ne kuzeyci ne güneyci bakış açısıyla değil tamamen
objektif ve vatan odaklı bakıyorlar. Ben onların hepsiyle gurur duyuyorum.”
800 yıllık
doğalgaz kaynağı
Dünya
ticaretinin yüzde 85-90 oranında denizler yoluyla yapıldığı bilgisini paylaşan
Yaycı, “Öyleyse malınızı üretip satacaksanız ya da mal ithal edecekseniz
denizlere ve gemilere sahip olmanız lazım. Son dönemlerde pandemi ve Ukrayna’daki
gerilimin de gösterdiği üzere gıda ürünleriyle ilgili bir kriz yaşanıyor. Bu
ise deniz ürünlerine zaten var olan talebi daha da artırıyor. Dünyadaki her 16
kişiden birisi geçimini balıkçılıkla sağlıyor. Yani denizler bir yandan da
büyük bir istihdam kaynağı. Dünyada petrolün yüzde 30’undan, doğalgazın ise
yüzde 50’sinden fazlası denizlerden çıkıyor. Enerji ülkelerin refahı için en
önemli konu olarak görülüyor. Denizlere sahip çıkan gelecekteki refahına sahip
çıkar. Türkiye’nin etrafındaki gaz-hidrat yatakları Karadeniz’dekiler 272 yıl,
Doğu Akdeniz’de ise bunun en az iki misli doğalgaz ihtiyacını karşılıyor.
Burada söz konusu olan Türkiye’nin neredeyse 800 yıllık bir doğalgaz
ihtiyacının karşılanması. Bugün kazandıklarımızın çoğu petrol ve doğalgaza gidiyor.
Bu para cebimizde kalsa, refahımıza ve kişilerin gelirine aktarılsa ne kadar
güzel olabileceğini tahayyül edebiliriz” ifadelerini kullandı.
Roma ve
İskoçların kökeni Etrüsklerdir
Roma İmparatorluğu, İskoçlar, İskitler ve Sakalar’ın denizci topluluklar olduğunu vurgulayan Yaycı, “İskit ve Sakaların Türk oldukları ve Türkçe konuştukları biliniyor. Sakalar Yakutistan’da da yaşadılar. Oradaki Kuzey Kutup Denizi’ne Yunanlılar tarafından Saka Okyanusu denmiştir. İlk Türk kadın ismi Tomris’tir. Tomris Sultan Sakaların sultanıdır. Milattan önce 4 binli yıllarda Yakutistan’dan göçerek Karadeniz kıyılarına gelmişler; Gürcistan, Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan kıyılarına yerleşmişlerdir. Bir deniz devleti olduğu tartışılmaz olan Roma İmparatorluğu Medici ailesi ve onların kitaplarına göre bir Türk boyu olan, Asya’dan gelerek Roma’yı fetheden Etrüskler tarafından kurulmuştur. Bunların Tanrılarının ismi Turan, başkanlarının ismi Tarkan, şehirlerinin ismi Tarhuna’dır. Remus ve Romulus isimli iki kardeş bir kurt tarafından emzirilip iki imparator olmuşlardır. Burada anlatılan Ergenekon Destanı ile aynıdır. İskoç kralının 1300 yılında Papa’ya yazdığı mektup Vatikan’da durmaktadır. Bu mektupta kendilerinin Etrüsk olduklarını, önce İber Yarımadası’na daha sonra Britanya Adası’na geçtiklerini ifade etmektedir.”