İnşaat mühendisliği bölümünün kent ve yerel yönetimlere, mühendislik kuruluşlarına daha güvenli ve sürdürülebilir yapılarda yaşanan bir şehrin oluşmasında teknik destek vermeğe ve danışmanlık hizmeti sunmaya her zaman hazır olduklarını belirtti.
Bilimsel çalışmalarını teorik ve deneysel olarak geoteknik deprem mühendisliği konularında sürdüren Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erkan Çelebi Adapazarı şehir merkezi ve çevre ilçelerinin yıkıcı deprem üretme potansiyeli yüksek olan Kuzey Anadolu Fay hattına yakın olmasıyla her an büyük bir depremin yaşanması riski yanı sıra, bu yerleşim yerlerinin ekseriyetlesu muhtevası yüksek yumuşak kil ve gevşek kum tabakalarından oluşan alüvyon zemin üzerinde kurulduğunu ve olası şiddetli depremlerdezayıf zemin tabakalarının titreşim dalgalarının yıkıcı etkisini büyüterek yapısal hasarı önemli derecede artırdığına dikkat çekti. Yeni İmara açılacak yatay mimarinin özellikle ilçelerde verimli tarım arazisinden sağlam zeminli yamaçlara kaydırılması gerektiğini vurguladı.
Zorunlu durumlarda büyük ölçekli ağır temelli yüksek bina yapılarının zayıf zeminlerde inşa edilmesi durumunda yapı-temel-zemin etkileşiminin uzman mühendisler tarafından güvenli yapı tasarım sürecinde ele alınması gerektiğini belirtti. Zayıf zemin koşullarının üst yapının deprem davranışına olan etkisini sayısal modellemede,bilgisayar destekli analiz sürecinde ve sahada temel uygulamalarında bir bütün olarak dikkate almadan depreme dayanıklı yapı tasarımından bahsetmenin mümkün olamayacağına işaret etti.
Ayrıca Sakarya bölgesinin kırsal kesimlerinde hatta şehir merkezine yakın mahalleler de yapı stokunun büyük bir kısmını mühendislik hizmeti almamış yığma yapıların oluşturduğunu ve bu yapıların deprem güvenliği açısından acilen ele alınması gerektiğini açıkladı.
İnşaat Mühendisliği bölümünde ulusal ve uluslararası projeler kapsamında yürütülen çalışmalarda, zayıf zemin koşullarının üst yapının deprem davranışına olan etkilerinin ölçekli modeller üzerinden sarsma tablası deneyleriyle ve bilgisayar simülasyonlarıyla gerçek deprem kayıtları kullanılarak incelendiğini bu konuda paylaşıma açık ciddi bir bilgi ve tecrübe birikimi olduğunu açıkladı.
Ayrıca tarihi yığma yapıların ve mevcut eski binaların hasar almış taşıyıcı duvarlarının deprem kumaşı ve özel bir sıvayla güçlendirilmesi konusunda çalışmalar Almanya Karlsruhe Araştırma ve Teknoloji Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüyle işbirliği içeresinde yürütüldüğünü belirtti. Deprem kumaşı güçlendirme sistemiyle kısa sürede yığma türü mevcut yapıların tek bir işlemle, yapıyı boşaltmadan, ağır bir işçilik gerektirmeden deprem güvenliğinin, yangın, ısı ve nem yalıtımıyla birlikte sağlanacağını söyledi.
Bilimsel çalışmalarını teorik ve deneysel olarak geoteknik deprem mühendisliği konularında sürdüren Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erkan Çelebi Adapazarı şehir merkezi ve çevre ilçelerinin yıkıcı deprem üretme potansiyeli yüksek olan Kuzey Anadolu Fay hattına yakın olmasıyla her an büyük bir depremin yaşanması riski yanı sıra, bu yerleşim yerlerinin ekseriyetlesu muhtevası yüksek yumuşak kil ve gevşek kum tabakalarından oluşan alüvyon zemin üzerinde kurulduğunu ve olası şiddetli depremlerdezayıf zemin tabakalarının titreşim dalgalarının yıkıcı etkisini büyüterek yapısal hasarı önemli derecede artırdığına dikkat çekti. Yeni İmara açılacak yatay mimarinin özellikle ilçelerde verimli tarım arazisinden sağlam zeminli yamaçlara kaydırılması gerektiğini vurguladı.
Zorunlu durumlarda büyük ölçekli ağır temelli yüksek bina yapılarının zayıf zeminlerde inşa edilmesi durumunda yapı-temel-zemin etkileşiminin uzman mühendisler tarafından güvenli yapı tasarım sürecinde ele alınması gerektiğini belirtti. Zayıf zemin koşullarının üst yapının deprem davranışına olan etkisini sayısal modellemede,bilgisayar destekli analiz sürecinde ve sahada temel uygulamalarında bir bütün olarak dikkate almadan depreme dayanıklı yapı tasarımından bahsetmenin mümkün olamayacağına işaret etti.
Ayrıca Sakarya bölgesinin kırsal kesimlerinde hatta şehir merkezine yakın mahalleler de yapı stokunun büyük bir kısmını mühendislik hizmeti almamış yığma yapıların oluşturduğunu ve bu yapıların deprem güvenliği açısından acilen ele alınması gerektiğini açıkladı.
İnşaat Mühendisliği bölümünde ulusal ve uluslararası projeler kapsamında yürütülen çalışmalarda, zayıf zemin koşullarının üst yapının deprem davranışına olan etkilerinin ölçekli modeller üzerinden sarsma tablası deneyleriyle ve bilgisayar simülasyonlarıyla gerçek deprem kayıtları kullanılarak incelendiğini bu konuda paylaşıma açık ciddi bir bilgi ve tecrübe birikimi olduğunu açıkladı.
Ayrıca tarihi yığma yapıların ve mevcut eski binaların hasar almış taşıyıcı duvarlarının deprem kumaşı ve özel bir sıvayla güçlendirilmesi konusunda çalışmalar Almanya Karlsruhe Araştırma ve Teknoloji Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüyle işbirliği içeresinde yürütüldüğünü belirtti. Deprem kumaşı güçlendirme sistemiyle kısa sürede yığma türü mevcut yapıların tek bir işlemle, yapıyı boşaltmadan, ağır bir işçilik gerektirmeden deprem güvenliğinin, yangın, ısı ve nem yalıtımıyla birlikte sağlanacağını söyledi.