Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Doğu Akdeniz’de tırmanan gerilimle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Perinçek, Yunanistan’ın ABD ve İsrail tarafından kışkırtıldığını ve üzerimize sürüldüğünü belirtti. AB ülkelerini yanımıza çekmemiz, en azından tarafsızlaştırmamız gerektiğini kaydeden Perinçek, bunun için özellikle Almanya ile ABD arasında çelişmeleri değerlendirmenin önemli olduğunu ifade etti. 30 Ağustos’la ilgili tartışmaya da değinen Perinçek, “30 Ağustos’u yalnızca tarihteki bir zaferin kutlaması olarak görmek doğru değil. Bugün kim Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanımız için emperyalizme karşı sağlam duruyorsa 30 Ağustos’u en doğru savunan odur.” dedi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün Ulusal Kanal’ın Çıkış Yolu programında Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Sinan Sungur’un sorularını yanıtladı. Perinçek, Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye yönelen tehditlere ilişkin önemli tespitler yaptı. Perinçek, Mavi Vatan’daki egemenliğimizi tehdit eden esas silahlı gücün ABD ve İsrail olduğunu, Yunanistan’ın bu ülkelerce bize karşı kışkırtıldığını söyledi: “Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la Türkiye’nin anlaşması en doğru çözüm olurdu. Ama Yunanistan’ın böyle bir anlaşmaya yanaşmayacağı gözüküyor. Daha doğrusu Yunanistan’ı kışkırtanlar anlaşma seçeneğini de zayıflatıyorlar. ABD burada Yunanistan’ı doğrudan doğruya Türkiye’ye karşı bir silahlı tehdit olarak kullanma peşinde. Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail, GKRY, Noble Dina ve Nemesis tatbikatlarını yaptı. Tatbikatın isminden anlaşılacağı gibi Kıbrıs’ın intikamını Türkiye’den almak istiyorlar. Şimdi buna yeni tatbikatlar da eklendi. Amerika, Fransa, İtalya, Güney Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan’la birlikte geçiş tatbikatı düzenliyor. Aynı Birinci Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi, Yunanistan o zaman İngiltere’yi arkasına alarak İzmir’e çıkmıştı. Ama bozguna uğradı. Şimdi de İngilizler yerine ABD, Yunanistan’ı cesaretlendirerek Türkiye’ye karşı bir takım meydan okumalara kalkışmasını sağlıyor. İşi silaha götürmek en sonunda Yunanistan’ın çok büyük felaketiyle sonuçlanır. Türkiye’ye karşı bir cephe kurdular ve bizi zayıf gördükleri koşullarda atağa geçeceklerdir. Tabii Türk Ordusu’na güveniyoruz, Türk Donanması’nın bunları boşa çıkaracak güçte olduğunu biliyoruz.”
BAŞ DÜŞMANI AB OLARAK GÖRMENİN YANLIŞLIĞI
Perinçek AB ülkeleri ile ABD arasındaki çelişmeleri değerlendirmenin önemine dikkat çekti: “Burada Türkiye karşıtı cepheye fırsatlar vermememiz için yapmamız gerekenleri doğru saptamalıyız. AB ülkelerinin hepsini Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin düşmanı saymak veya karşımızdaki ana kuvveti ABD değil de AB olarak görmek doğru değil. Örneğin Almanya, ABD ve Fransa gibi tamamen Yunanistan’ın yanında yer almıyor. Bu önemli. Çünkü, Yunanistan AB üyesi, Almanya da Fransa’yla birlikte AB’nin patronu. Buna rağmen Almanya’nın arabulucu çalışmalarına girmesi Türkiye’nin lehine. Avrupa ülkelerini mümkün olduğunca yanımıza çekmek, en azından tarafsızlaştırmamız gerekiyor. ABD ile Almanya arasındaki çelişmeleri değerlendirmemiz akıllıca olur. AB’nin ABD ile ekonomik bir rekabet içinde olduğunu da biliyoruz. Hatta AB kendi ordusunu da kurmaya çalışıyor.”
MISIR VE SURİYE’Yİ KAZANMA SİYASETİ
Perinçek, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinden ortak çıkarlarımız bulunanlar için uygulamamız gereken siyasi şöyle özetledi: “İkinci olarak, bölgede ortak menfaatlerimizin olduğu Mısır’ın ve Suriye’nin kazanılması gerekli. Mısır neden İsrail’in yanında olsun? Mısır’ın Türkiye ile birlikte hareket etmesinin koşulları mevcut. Ama Türkiye hükümetinin Mısır’ın yöneticileri hakkında “darbeci” gibi söylemleri kesinlikle bırakması, İhvan desteğini tamamen sonlandırması lazım. Mısır hükümeti ile bir araya gelindiği zaman eminiz olumlu sonuç alınacaktır. Dolayısıyla bizim diplomatik alanda, siyasi alanda Suriye’yi, Mısır’ı ve Rusya’yı daha aktif konumlara getirmek için girişimlerde bulunmamız lazım. Karşı tarafı caydırmamız, savaşma iradesini teslim almamız açısından bu siyasetleri uygulamalıyız.”
BUGÜNKÜ 30 AĞUSTOS MEVZİSİ
Perinçek’e pandemi gerekçesiyle 30 Ağustos kutlamasıyla ilgili kısıtlamalar da soruldu. Perinçek’in yanıtı şu oldu: “Öncelikle söylememiz gerekir ki ‘30 Ağustos yasaklanıyor’ bilgisi doğru değil. Törenler yasaklanmıyor. Koronavirüs salgınının yayılmaması için, illerde vatandaşların katıldığı buluşmalara sınırlama getiriliyor. Çok geniş kalabalıklarla değil, törenlerin temsili katılımlarla yapılması mantığı var. Bu yeni bir düzenleme değil. Bakın arkada kalan dönemde, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı gibi dini bayramlarda, 15 Temmuz kutlamasında, 23 Nisan, 19 Mayıs gibi milli bayramlarda da aynı tedbirler alındı. Yalnız Ayasofya kutlamasında hükümet yanlış yaptı. Binlerce kişinin toplanmasına izin verildi. Sağlık tedbirlerine uygun değildi. Ayrıca 30 Ağustos’un yalnızca tarihimizde kazanılmış bir savaşın, bir zaferin kutlaması olarak görülmesi doğru değil. 30 Ağustos bugün yaşanan bir olay. Emperyalizme karşı İkinci İstiklal savaşı veriyoruz. Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Kıbrıs’ta, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde bugünün 30 Ağustos’una giden süreci yaşıyoruz. Bugün kim Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanımız için emperyalizme karşı sağlam duruyorsa 30 Ağustos’u en doğru ve samimi savunan odur. Gerçek Atatürkçülük, gerçek 30 Ağustos sınavı bu noktada veriliyor. Yoksa belediye bandosunun bayramda çıkıp marşlar söylemesiyle “30 Ağustosçu” olamazsın. Türk ordusu Suriye’ye terörü bitirmek için girdiği zaman ‘batağa giriyor’ diye karşısına dikilirsen o zaman da “30 Ağustosçu” değilsin; ancak kazanılmış zaferde, tarihte 30 Ağustosçusun.”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün Ulusal Kanal’ın Çıkış Yolu programında Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Sinan Sungur’un sorularını yanıtladı. Perinçek, Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye yönelen tehditlere ilişkin önemli tespitler yaptı. Perinçek, Mavi Vatan’daki egemenliğimizi tehdit eden esas silahlı gücün ABD ve İsrail olduğunu, Yunanistan’ın bu ülkelerce bize karşı kışkırtıldığını söyledi: “Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la Türkiye’nin anlaşması en doğru çözüm olurdu. Ama Yunanistan’ın böyle bir anlaşmaya yanaşmayacağı gözüküyor. Daha doğrusu Yunanistan’ı kışkırtanlar anlaşma seçeneğini de zayıflatıyorlar. ABD burada Yunanistan’ı doğrudan doğruya Türkiye’ye karşı bir silahlı tehdit olarak kullanma peşinde. Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail, GKRY, Noble Dina ve Nemesis tatbikatlarını yaptı. Tatbikatın isminden anlaşılacağı gibi Kıbrıs’ın intikamını Türkiye’den almak istiyorlar. Şimdi buna yeni tatbikatlar da eklendi. Amerika, Fransa, İtalya, Güney Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan’la birlikte geçiş tatbikatı düzenliyor. Aynı Birinci Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi, Yunanistan o zaman İngiltere’yi arkasına alarak İzmir’e çıkmıştı. Ama bozguna uğradı. Şimdi de İngilizler yerine ABD, Yunanistan’ı cesaretlendirerek Türkiye’ye karşı bir takım meydan okumalara kalkışmasını sağlıyor. İşi silaha götürmek en sonunda Yunanistan’ın çok büyük felaketiyle sonuçlanır. Türkiye’ye karşı bir cephe kurdular ve bizi zayıf gördükleri koşullarda atağa geçeceklerdir. Tabii Türk Ordusu’na güveniyoruz, Türk Donanması’nın bunları boşa çıkaracak güçte olduğunu biliyoruz.”
BAŞ DÜŞMANI AB OLARAK GÖRMENİN YANLIŞLIĞI
Perinçek AB ülkeleri ile ABD arasındaki çelişmeleri değerlendirmenin önemine dikkat çekti: “Burada Türkiye karşıtı cepheye fırsatlar vermememiz için yapmamız gerekenleri doğru saptamalıyız. AB ülkelerinin hepsini Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin düşmanı saymak veya karşımızdaki ana kuvveti ABD değil de AB olarak görmek doğru değil. Örneğin Almanya, ABD ve Fransa gibi tamamen Yunanistan’ın yanında yer almıyor. Bu önemli. Çünkü, Yunanistan AB üyesi, Almanya da Fransa’yla birlikte AB’nin patronu. Buna rağmen Almanya’nın arabulucu çalışmalarına girmesi Türkiye’nin lehine. Avrupa ülkelerini mümkün olduğunca yanımıza çekmek, en azından tarafsızlaştırmamız gerekiyor. ABD ile Almanya arasındaki çelişmeleri değerlendirmemiz akıllıca olur. AB’nin ABD ile ekonomik bir rekabet içinde olduğunu da biliyoruz. Hatta AB kendi ordusunu da kurmaya çalışıyor.”
MISIR VE SURİYE’Yİ KAZANMA SİYASETİ
Perinçek, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinden ortak çıkarlarımız bulunanlar için uygulamamız gereken siyasi şöyle özetledi: “İkinci olarak, bölgede ortak menfaatlerimizin olduğu Mısır’ın ve Suriye’nin kazanılması gerekli. Mısır neden İsrail’in yanında olsun? Mısır’ın Türkiye ile birlikte hareket etmesinin koşulları mevcut. Ama Türkiye hükümetinin Mısır’ın yöneticileri hakkında “darbeci” gibi söylemleri kesinlikle bırakması, İhvan desteğini tamamen sonlandırması lazım. Mısır hükümeti ile bir araya gelindiği zaman eminiz olumlu sonuç alınacaktır. Dolayısıyla bizim diplomatik alanda, siyasi alanda Suriye’yi, Mısır’ı ve Rusya’yı daha aktif konumlara getirmek için girişimlerde bulunmamız lazım. Karşı tarafı caydırmamız, savaşma iradesini teslim almamız açısından bu siyasetleri uygulamalıyız.”
BUGÜNKÜ 30 AĞUSTOS MEVZİSİ
Perinçek’e pandemi gerekçesiyle 30 Ağustos kutlamasıyla ilgili kısıtlamalar da soruldu. Perinçek’in yanıtı şu oldu: “Öncelikle söylememiz gerekir ki ‘30 Ağustos yasaklanıyor’ bilgisi doğru değil. Törenler yasaklanmıyor. Koronavirüs salgınının yayılmaması için, illerde vatandaşların katıldığı buluşmalara sınırlama getiriliyor. Çok geniş kalabalıklarla değil, törenlerin temsili katılımlarla yapılması mantığı var. Bu yeni bir düzenleme değil. Bakın arkada kalan dönemde, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı gibi dini bayramlarda, 15 Temmuz kutlamasında, 23 Nisan, 19 Mayıs gibi milli bayramlarda da aynı tedbirler alındı. Yalnız Ayasofya kutlamasında hükümet yanlış yaptı. Binlerce kişinin toplanmasına izin verildi. Sağlık tedbirlerine uygun değildi. Ayrıca 30 Ağustos’un yalnızca tarihimizde kazanılmış bir savaşın, bir zaferin kutlaması olarak görülmesi doğru değil. 30 Ağustos bugün yaşanan bir olay. Emperyalizme karşı İkinci İstiklal savaşı veriyoruz. Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Kıbrıs’ta, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde bugünün 30 Ağustos’una giden süreci yaşıyoruz. Bugün kim Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanımız için emperyalizme karşı sağlam duruyorsa 30 Ağustos’u en doğru ve samimi savunan odur. Gerçek Atatürkçülük, gerçek 30 Ağustos sınavı bu noktada veriliyor. Yoksa belediye bandosunun bayramda çıkıp marşlar söylemesiyle “30 Ağustosçu” olamazsın. Türk ordusu Suriye’ye terörü bitirmek için girdiği zaman ‘batağa giriyor’ diye karşısına dikilirsen o zaman da “30 Ağustosçu” değilsin; ancak kazanılmış zaferde, tarihte 30 Ağustosçusun.”
VATAN PARTİSİ
BASIN BÜROSU