Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek,
İzmir'de yaptığı konuşmada Türkiye’nin geleceği açısından Doğu Akdeniz’de
kararlı duruşun önemini anlattı. Türkiye’nin denizlerdeki hak ve menfaatlerini
korumada caydırıcı silahlı gücünün belirleyici olduğunu söyleyen Perinçek,
“önceliğin diplomasiye verilmesi ve barışın bozulmaması” gibi söylemlerin bozgunculuk
olduğunu belirtti. Perinçek, Mavi Vatan zaferine ulaşacağımızdan emin olduğunu ifade
etti. Genel siyasi ve ekonomik gidişatı da değerlendiren Perinçek, “Vatan
bütünlüğünü sağlamak ve üretim ekonomisine geçmek için İstiklal Savaşı’ndan
sonraki tarihi fırsat dönemine girdik” dedi.
Vatan Partisi Genel
Başkanı Doğu Perinçek, önceki dün İzmir’de katıldığı toplantıda siyasi ve
ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşı karşıya
olduğu tehditlere dikkat çeken Perinçek, Mavi Vatan için yapılanların ve atılacak
adımların kritik önemde olduğunu belirtti: “Doğu Akdeniz şimdi hem bizim hem dünyanın
odak noktası. Türkiye’nin geleceğini belirleyecek mücadele buradadır. Orda
kaybettin mi kaybedersin; kazandın mı ufkun açılır önün açılır gidersin. Doğu
Akdeniz’de kıyısı olanlar belli, ama kıyısı olmayanlar da burada. ABD’nin,
Fransa’nın Doğu Akdeniz’de kıyısı var mı? Yok. Öz gücümüzle, Donanmamızla, Hava
Kuvvetimizle, Kara Kuvvetimizle ve dostlarımızla birleşerek düşmana geçit
vermeyeceğiz.”
MAVİ VATAN SİLAHLA KORUNUR
Perinçek Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin sözünün
geçmesinin askeri gücüne bağlı olduğunu vurguladı: “Denizlerde şu an kuvvet
belirleyicidir. Ancak askeri gücünle haklarını elde edebilirsin, sondaj
gemilerini koruyabilirsin. Türkiye’nin Mavi Vatanımızı silahla koruma
politikası son derece yerindedir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Önceliği
diplomasiye verelim ve barışı koruyalım’ demesi milleti aldatmaktır ve
bozgunculuktur. Artık silahlı gücümüz kadar ağırlığımızı koyduğumuz bir mücadelenin
içindeyiz.
“Yunanistan’ın da karasularını 12 mile
çıkarma iddiası geçersizdir. Eğer ABD’nin itmesiyle, kışkırtmasıyla böyle bir
maceraya yeltenirlerse hepsi bunun sonuçlarına katlanacaktır. Mavi Vatanımızı
korumaya, deniz kaynaklarımızı korumaya kararlıyız, cesuruz. Yeni zaferlere
gidiyoruz. Mavi Vatan’ın 30 Ağustos’unu yaşayacağız.”
“İKİNCİ İSTİKLAL SAVAŞINDA ATATÜRK YÜKSELİR”
Perinçek, geçen 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda
Atatürk’ün büyüklüğüne vurgunun artmasının önemine dikkat çekti: “Türkiye
tehdit altındaysa ve Vatan
Savaşı varsa, Atatürk yükselir. Bugünkü mücadelemizi İkinci İstiklal Savaşı
olarak adlandırıyoruz. Bu savaşta Atatürk, nükleer silahtan daha büyük bir
güçtür. Herkesin Atatürk’ü yok. Amerika’dan silah alırsın, Rusya’dan, Çin'den
de alırsın ama Atatürk’ü hiçbir yerden alamazsınız. Atatürk’ün bugün yükselmesi
son derece doğal. Vatan Savaşı’nda cephede olanların Atatürk’e ihtiyacı vardır.
Doğu Akdeniz’de emperyalistlerle, sınır ötesinde PKK ile kim savaşıyorsa
Atatürk onundur. Kim oralarda gevşeklik içindeyse, kim çelme takıyorsa ve hatta
ihanet pusularındaysa orada Atatürk yoktur. Yunanistan savaş tehditleri yöneltirken
barış çığlıkları atanların Atatürk’e bağlılığı olamaz.”
TARİHİ FIRSAT DÖNEMİ
Perinçek Türkiye’nin Atlantik sisteminden
siyasi ve ekonomik olarak çıkmaya başladığını, bunun tarihi fırsat dönemi
olduğunu ifade etti: “Vatanımızın
bütünleşmesi, bağımsızlaşması, özgürleşmesi, Atlantik sisteminin denetiminden
kurtularak, zincirlerini kırarak başı dik yaşaması için tarihi bir fırsat var.
İstiklal Savaşımızdan, Büyük Devrimci Önderimiz Atatürk önderliğindeki
devrimlerden sonra en önemli tarihi fırsattan söz ediyoruz. Üretim ekonomisi,
üretim ve istihdam odaklı bir ekonomi, üretim devrimi için tarihi fırsat var.
Böyle dönemler ülkelerin önüne 50 yılda, 100 yılda bir gelir. İradeye bağlı
değil, nesneldir. Turgut Özal’ın getirdiği “borçlanma ekonomisinin”, “neoliberal
ekonominin” 40 yıllık ömrü varmış. O ömür bitti. En son Sn. Maliye Bakanı Berat
Albayrak’ın da açıkladığı gibi sürdürülemez noktaya geldi. Vatan Partisi “Böyle
gitmez.” diyordu. Şimdi hükümet de aynı
tespiti yapıyor. O neoliberal seçeneğin bir tane alternatifi var. O da üretim
ve istihdam odaklı ekonomi. Biz bir kamu ekonomisi kuracağız. Kamu önderliğinde,
özel sektörle kamunun milletin menfaatleri temelinde uyumunu sağlayacağız.
Karma ekonomi ama lokomotif kamu olacak. Ekonomi planlı olacak. Türk Milletinin,
kamucuların, paylaşmacıların, emekçilerin, üreticilerin sistemi geliyor. Üretim
Devrimi geliyor!”
“ERDOĞAN’A GÜVENİYORUM”
Perinçek, bir izleyicinin “Tayyip Erdoğan’a
güvenebilir miyiz?” sorusuna şu yanıtı verdi. “ABD’nin Başkan adayı Joe Biden
veya ABD’nin derin devlet organı Rand Corparation’ın raporunda sizi veya başka
isimleri hedef almıyor; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı hedef alıyor. O’nu
yıkmak istiyor. Elbette emperyalizmin hedefindeki kişiye güveneceğim. Ben
Tayyip Erdoğan'a güveniyorum. Altına da imzamı atıyorum. Bundan sonra
Türkiye'nin başına kim geçerse geçsin Türkiye'nin bağımsızlığı için mücadele
etmek zorundadır. Biz Vatan Partisi olarak Türkiye'ye güveniyoruz.”