Türkiye ve Dünyadaki konjonktürel gelişmeler ışığında her
fırsatta ‘Milli ve Yerli’ kalkınma hamlesinin önemini ifade eden, dışa
bağımlılık yerine ülkemizin zengin yeraltı ve yerüstü kaynak ve potansiyelinin
harekete geçirilmesini savunan, ‘Yeni Dünya Düzeni’ adı altında Siyonist
küresel güç odaklarının artarak devam eden ekonomik, ticari ve politik risk ve
tehditlerine karşı “toprak ayağımızın altından kayıyor” şeklinde milletimizi sürekli
uyaran, mevcut ekonomik darboğazı, borç sarmalını, dış politikadaki
gelişmelerin ortaya çıkardığı kaotik durumu her vesilede yıllar öncesinden
üzerine basa basa dile getiren ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda
“dövecek dizimizin kalmayacağını” ifade ederek bizlere ‘Dünden Bugünü Anlatan’
Türkiye Cumhuriyeti 54.Refahyol Hükümeti’nin Başbakanı ve Milli Görüş Lideri
Prof.Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı vefatının 10. sene-i devriyesinde rahmet ve
minnetle yâd ediyoruz.
Erbakan Hocamız, Milli Görüş hareketinin birinci kırk yılına
başlamadan önce Milli Görüş mefkûresine inanmış kişilerle yaptığı son istişare
toplantısı sırasında tarihe not düşülmesi gereken veciz kapanış konuşması
sırasında Türkiye'nin içinde bulunduğu vahim durumun önemini ortaya koymaya
çalışırken özellikle şu ifadeyle vurgu yapmaya çalışıyordu: “Kardeşlerim,
toplantımıza gösterdiğiniz ilgiye ve ortaya koyduğunuz fikirlere çok teşekkür ediyorum. Görüyorum ki hepiniz samimi duygularla vatan sathını
tutuşturacak bir ‘ÇIKIŞ’(HURUÇ) yapmanın
gerekliğine inanmışsınız. Türkiye’nin sosyo-politik durumu malumunuzdur. Bu
nedenle, inanmış kadroların artık silkinip toparlanma zamanı gelmiştir. Şunu da
ifade etmek gerekir ki; artık bir siyasi partinin kuruluşuna her zamankinden
daha fazla ihtiyaç duyulduğu da bir gerçektir. Bundan böyle omuz omuza hep
birlikte hareket etme vaktidir.”
1969 yılında bu duygu ve düşünceyle milletimizin sinesinden
doğan ve birinci kırk yıl boyunca temsil ettiği milyonların saygınlığına hiçbir halel getirmeden, büyük onurla “Milli Görüş” bayrağı altında siyaseti;
milli, manevi, ahlaki, fikri değerler ile birlikte erdem ve samimiyet temelleri
üzerine inşa eden, ülkemizin ve milletimizin bütünlüğünü, kardeşliğini ve
‘Yeniden Büyük Türkiye’ hedefine ulaşmayı şiar edinen Erbakan Hocamız’ın ortaya
koyduğu alternatif fikir, proje ve çözüm önerileri bugün daha iyi
anlaşılmaktadır.
“Milli Görüş”ün bir teori değil, gerçek anlamda hizmet ve
hamle olduğunu açıkça görebilmek için:
- “Milli
Görüş “ün 1974-1978 iktidardaki hizmetleri,
- “Milli
Görüş “ün 1989-1994 I. Dönem Belediye Hizmetleri,
- “Milli
Görüş “ün 1994-1999 II. Dönem Belediye Hizmetlerini,
- “Milli
Görüş “ün 1996-1997 İktidar Hizmetlerini dikkatle incelemek ve tanımakta büyük
yarar vardır.
MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN (1974-1978) İKTİDARDAKİ HİZMETLERİ
1.Kıbrıs Zaferi
1974’te hükümet içinde yer alan “Milli Görüş” Kıbrıs’ta
kardeşlerimize reva görülen zulme razı olamazdı. İşte Kıbrıs’ta zaferin kazanılması, Allah’ın
yardımıyla Milli Görüş sayesinde oldu.
Bu olumlu sonuçtan rahatsız olan ABD ve Batı, bugüne kadar
Kıbrıs’ı karıştırma gayretlerinden bir an bile geri kalmadı. İşbaşındaki
iktidarların uyguladıkları ABD ve Batı güdümlü politikaları, Rumların daha
talepkar ve uzlaşmaz duruma girmesine sebep olmakta, batılıların niyetlerini
uygulamalarına zemin, ümit ve imkân hazırlamaktadır.
Hâlbuki Kıbrıs’ta 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra çözüm
fiilen ortaya çıkmıştır. Hükümetlere düşen görev KKTC’nin tanınmasına ve
kalkınmasına gayret göstermektir. “Milli Görüş” daha ilk günden itibaren Kuzey
Kıbrıs’ta bağımsız bir devletin kurulmasını esas almıştır. Diğer iktidarlar
ise, Batılılar’ın ‘Federe Devlet’ fikrinin peşine takılmaktan başka bir çözüm
ortaya koyamamıştır.
2. Manevi
Kalkınma
a) Dört
Yılda 350 İmam Hatip Okulu açıldı
b) 10 Yüksek
İslam Enstitüsü açıldı
c) Üç bin
Kur’an Kursu açıldı
Milli Görüş, Hükümet ortağı olduğu dönemde hazırlanan ve 30
Kasım 1974’te TBMM Başkanlığı’na sunulan 4. Beş Yıllık Plan’da ilk defa “MANEVİ
KALKINMA” adı altında çok önemli ve geniş bir bölüme yer verildi.
3. Şahsiyetli
Dış Politika
Kıbrıs zaferinden sonra ABD’nin bize uyguladığı silah
ambargosuna karşılık olarak ABD’nin Türkiye’deki üsleri kapatıldı ve “Ağır
Sanayi” hamlesi çerçevesinde “yerli ve milli savunma Sanayi”nin güçlü bir
şekilde kurulma hamlesi başlatıldı.
4. Müslüman
Ülkelerle İşbirliği Geliştirildi
İlk defa Suudi Arabistan, Irak, Mısır, Libya gibi Müslüman
ülkelerle hem özel sektör, hem de devletler bazında ticari ve yatırım
ilişkileri fiilen başlatılmıştır.
Türkiye, 1976 yılına kadar İslam Konferansı Örgütü’ne tam
üye değildi. Sadece gözlemci sıfatıyla katılıyor ve oy kullanamıyordu. MSP,
ağırlığını koyarak, hatta koalisyonun devamını gözden geçireceğini söyleyerek
ülkemizin İslam Konferansı’na tam üye olmasını sağlamıştır.
Ve yine Milli Görüş hükümette iken Türkiye, “İslam Kalkınma
Bankası’na””Kurucu Üye” olarak katılmıştır.
5. Ekonomik
Kalkınma, Üretim Seferberliği
Milli Görüş’ün hükümet ortağı olduğu MSP döneminde;
a) Tarım
Üretimi Artırılmıştır.
Buğday üretimi dört yılda, 10 milyon tondan 16.7 milyon
tona, et üretimi, 125 bin tondan 635 bin tona çıkarıldı. 30’dan fazla et kombinası
inşa edildi.
1974’te 1.100.000 ton buğday ithal edilirken 1978’de
1.921.000 ton ihraç edildi.
b) Tarım
Girdi Üretimleri Artırılmıştır.
Yeni 8 gübre fabrikasının inşaatına karar verildi
1974’te 23.624 adet olan yerli traktör imalatı, 1977’de
31.658 âdete yükseltilmiştir. İthal traktörlerle birlikte 1 yılda köylümüze
toplam 66.494 adet yeni traktör edinme imkânı sağlanmıştır.
Ancak hemen MSP’den sonraki ilk yılda traktör üretimi 18.184
âdete gerilemiştir.
Ne yazık ki, şu anda uygulanmakta olan yanlış politikalar
yüzünden tarım ve hayvancılığımız adeta yok edilmiştir.
c) Ağır
Sanayi Hamlesi Başlatılmıştır.
Ağır Sanayi hamlesi 7 yıllık (1975-1982) sanayileşme
programı idi. Bu program eşi görülmemiş bir hızla uygulanmıştır. 2 yıl gibi
kısa bir zamanda 200’den fazla milyarlık tesisin temeli atılmıştır.
Bugün, Edirne’den Kars’a kadar büyük sanayi tesisi olarak ne
varsa bu iki yıl içerisinde yapılmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bütün
önemli tesisleri, yolları ve ayrıca buradaki sulama ve enerji etütlerini hep
“Milli Görüş” ruhu meydana getirmiştir.
Bu tesislerle:
Savunma Sanayi ve Ağır Sanayi yönünden dışarıya bağımlı
olmayan bir Türkiye, katma değerli üretim ve ihracat yapan bir Türkiye,
ürettikleri 1 dolarlık sanayi ürününü 6-7 dolara bize satmak suretiyle ekonomik
gücümüzü yok eden ve bizi büyük borç stoku altına sokan Batılıların
tasallutundan kurtulmuş bir Türkiye hedeflenmiştir.
Buna ilaveten, bir milyon işsize iş imkânı sağlanması
hedeflenmiş, sadece bu hamle ile yıllık % 15 ilave kalkınma hızı meydana
getirilmesi mümkün olmuştur.
Ağır Sanayi hamlesi dış borçla değil, kendi gücümüzle
yürütüldü.
Örneğin 28 Sümerbank fabrikası, başka bir kaynağa ihtiyaç
kalmadan Sümerbank’ın kendi karlarıyla kuruldu.
1977 bütçesi yaklaşık 250milyar TL idi. Bunun 44 milyar
TL’si ağır sanayi hamlesini desteklemek için ayrılmıştır.
Erbakan Hocamız, siyasette hâkim mantık olan dışa bağımlılık
yerine, somut ve etkili plan ve projelerle, ekonomik değer ortaya koyabilecek
alanlara yatırımları teşvik ederken Türkiye’de yerleşik hantal bürokratik
anlayışı baypas edip tesis ettiği Temsan, Taksan, Tümosan, Aselsan gibi
kuruluşlarla ve adımların devamı olarak meydana gelen Roketsan, Tusaş, Havelsan
gibi kuruluşlarla ülkemizin sanayi ve teknoloji alanında büyük ivme kazanmasına
vesile olmuştur.
MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN BELEDİYECİLİK HİZMETLERİ
1989’da beş il belediyesinin ve çok sayıda ilçe
belediyesinin Milli Görüş yönetimine
geçmesiyle başlayan süreç, 1994’te Ankara ve İstanbul başta olmak üzere çok
sayıda büyükşehirde ve yüzlerce belediyede Milli Görüş dönemini başlatmıştır.
Halkımız gerçek manada belediye hizmeti ile bu dönemde
tanışmıştır. Milli Görüş belediyeciliği öncesinde büyükşehir dendiğinde akla “3
Ç” (Çöp, Çamur, Çukur) gelirken, Milli Görüşçü belediyeler bu sorunları tarihe
gömmüşlerdir.
İstanbul gibi dünyanın başşehri olan bir şehrimizde en temel
ihtiyaç olan suya dahi insanlarımız hasret kalmakta iken, 1994 sonrasında Milli
Görüş ruhuyla İstanbul’un su sorunu da tarih olmuştur.
Büyükşehirlerin çevre düzenlemesi, peyzaj, park-bahçe ve
ulaşım alanındaki eksiklikleri hızlı bir şekilde giderilmiş, tüm bu projeler
yandaşları zengin etme mantığıyla değil, en uygun şartlarla
gerçekleştirilmiştir.
Rüşvet, yolsuzluk, israf ve her türlü suistimal ortadan
kaldırılmış, belediyelerin önceki dönemden gelen borçları ödendiği gibi,
belediye kasasında fazladan kaynak oluşturulmuştur.
“Beyaz Masa” gibi uygulamalarla belediyeler halkın her
kesimine kapısını açmış, vatandaşın sorunlarına ve şikayetlerine kulak verilmiş
ve çözüm üretilmiştir. İftar çadırı, sünnet şöleni ve aşevi gibi hizmetler de
belediyeler tarafından ilk defa bu dönemde yapılmıştır.
Tüm bu efsane hizmetlerin, Refah Partisi’nin 1995
seçimlerinde birinci parti olmasında ve 1996’da da iktidara gelmesinde büyük
rolü olmuştur.
MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN 1996-1997 İKTİDAR HİZMETLERİ
Siyasi mücadelesi boyunca ülkemizin sanayileşme ve kalkınma
hamlelerini daha ileri bir düzeye taşıyabilmek amacıyla milli ve yerli program
ve projeler üzerinde yoğunlaşan ve ülkemizin temel sorunlarını çözüp, “Yaşanabilir
bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” hedefiyle ülkemizin
yeniden dünyadaki seçkin yerini alabilmesi için D-8’i kuran ve bunu D-60 ile
tamamlamayı hedefleyen bir anlayışla 54.Hükümet döneminde ortaya konan “Havuz Sistemi”, “Kaynak Paketleri”
gibi muazzam uygulamalarla Türkiye’de değişimin öncüsü olmuştur.
Erbakan Hocamız’ın Başbakanlığında yapılan efsane
hizmetlerle ülkemizin yüz yüze olduğu sorunlar bir bir çözüme kavuşturulmuş,
ülkemiz bunun sonucu olarak büyük bir iç borç sarmalından kurtarılmıştır. 1997
yılı sonunda 58 milyar dolara çıkması söz konusu olan yüzde 200 faizli, dört ay
vadeli korkunç borç canavarını 54. Hükümet tamamen ortadan kaldırmıştır. 1996
yılı sonunda, borcu, 45 milyar dolar değil, 22 milyar dolara indirmiş, 1997
yılı sonunda da 58 milyar dolar değil, 15 milyar dolara inecek şekilde her şeyi
tanzim etmiştir. Ayrıca, 50 yıldan beri ilk defa, bu denk bütçeyi fiilen
yürütmüştür.
Diğer yandan, 54. Hükümet döneminde milletimize en büyük
refah payı verilmiştir. Köylümüze bir önceki mahsul yılına nazaran yüzde 312
fazla ödeme yapılmıştır. Aynı şekilde memurlarımızın refah payı, bir yılda 100
alan memura 250 verecek şekilde artırılmıştır. Yine esnaflarımızın imkânları
genişletilmiş, emekliler, dul ve yetimlere büyük refah payı ayrılmış ve
bilhassa, çalışan insanlarımıza, işçilerimize de bir yıl içerisinde, yüzde 104
reel artış sağlanmıştır.
Bunlar, milletimiz tarafından yıllardan beri hayal edilen;
ama hiçbir zaman gerçekleştirilemeyen büyük ve parlak hedeflerdir. 54. Hükümet, “Önce Millet” anlayışıyla bunları birer birer gerçekleştirmiştir. Ayrıca
bütün bu adımlar atılırken de acı reçeteler kullanılmamış, ülkemizin bozulmuş
dengeleri yeniden rayına oturtulmuş, vatandaşlarımızın refah düzeyi
yükseltilmiştir.
Bu eksende, bölgesel kalkınma projelerini desteklemesi, yeni
alternatif yatırımlarla sürdürülebilir ekonomik kalkınma için milli kaynak
paketlerine yönelmesi, dar gelirli milyonların refah seviyesini yükseltmesi,
havuz sistemi sayesinde Devlet kurumlarını yüksek faiz ödemelerinden kurtarması
ve ilave kaynak oluşturması Türkiye’de muazzam bir ekonomik canlılığın ortaya
çıkmasına vesile olmuştur.
Böylece refah düzeyi ve gelir dağılımı gibi konularda adil
ve kapsayıcı politikalar ortaya koyarak bir avuç mutlu azınlık yerine, tüm
toplumun refah düzeyini artırarak özellikle dar gelirli işçi, memur ve
emeklilerin rahat nefes almalarını sağlamıştır. Dar gelirli milyonların refah
seviyesinin yükselmesi, piyasada alım gücünün artmasını sağlayarak esnafın,
işadamının, üreticinin de işlerinin artmasına neden olmuş ve böylelikle tüm
ekonominin çarklarının dönmesine vesile olmuştur. O dönemde yaşanan bolluk ve
bereket halen daha her kesimden insanımız tarafından dile getirilmektedir.
Türkiye’de iktidarlar, Batı ile ilişkilerinde yaşadıkları
dönemsel ve söylemsel krizlere rağmen, sürekli olarak ‘ortak çıkar’ ve ‘değerler’ ile ‘stratejik ortaklık’ gibi içi boş kavramlarla Türkiye’ye zaman
kaybettirip ülkemizi Batı’ya daha bağımlı hale getirirken, Erbakan Hocamız, Refahyol Hükümeti Başbakanı olarak kısa zaman
içerisinde D-8 teşkilatını kurarak Türkiye’nin küresel alanda yeni bir güç
olarak ortaya çıkması ve kuvvetin değil, hakkın üstün tutulduğu bir dünya
yolunda çok önemli bir adım atmıştır.
Bu cümlelerden olarak, Türkiye’de yaşanmakta olan ekonomik
krizler, ağır dış borç yükü, çok yüksek dış ticaret açığı, yoksulluğun ve
işsizliğin artması, dış politikada özellikle AB ve ABD’nin samimi bir müttefik
olmadığının ortaya çıkması, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, Arap Baharı’nın
aslında bir ‘kara kış’ olduğunun görülmesi, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Ege
Denizi’nde dış güçlerin oynadığı oyunlar ve gitgide derinleşme eğilimi gösteren
sorunlar zinciri, bölgesel ve küresel alanlarda Türkiye’nin yalnızlaştırılmaya
çalışılması, tüm bu sorunları ve gelişmeleri yıllar öncesinden işaret
eden, “DÜNDEN BUGÜNÜ ANLATAN” Erbakan
Hocamız’ın haklılığını, ferasetini bir kez daha ispatlamıştır.
Bütün bu gerçekler ışığında bugün yapılması gereken;
ülkemizin iç ve dış tehditlerden korunması, milletimizin maddi ve manevi
sıkıntılarından kurtarılması için, Erbakan Hocamız’ın öncülüğünde Milli Görüş
tarafından gerçekleştirilen efsane hizmetlere yeniden kavuşmak için, vakit geç
olmadan Erbakan Hocamız’a kulak vermek, Milli Görüş’e sarılmaktır.
Cenab-ı Allah “DÜNDEN BUGÜNÜ ANLATAN” Erbakan Hocamız’a gani
gani rahmet eylesin, tüm bu efsane hizmetlerin yapılmasına vesile olan Erbakan
Hocamız’dan razı olsun, O’nu anmanın
yanında anlamayı ve O’nun yürüdüğü yolda yürümeyi cümlemize nasip eylesin.
İsmail AVCI
İl Tanıtım Başkanı