Hatîb el-Bağdâdî’in başka bir rivâyetine göre, Abdullah b. Mübârek (r.âleyh) şöyle demiştir: “Ebû Hanîfe (r.a.)’in ilim halkası fakih meclisine benzemekteydi. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) güzel yüzlü, güzel giyinen bir kimseydi. Bir gün mescidde ders esnasında, tavandan İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in kucağına bir yılan düştü. Onun dışında herkes korkarak kaçtı. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in ise yerinden kımıldamadığını ve sadece yılanı kucağından attığını gördüm. Allâh (c.c.) beni İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) ve Süfyan ile karşılaştırmasaydı ben de diğer insanlar gibi olurdum.” İbnü’l-İmad, Zehebî gibi âlimlerin nakline göre, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) anıldığında Ahmed b. Hanbel (r.âleyh) ona duâ ederdi. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in kadılığı kabul etmediği için kırbaçlandığı haberi, Ahmed b. Hanbel’e mihne döneminde ulaştığında ağlamış ve ona duâ etmiştir. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.)’in kadılık teklifini reddetme fikrinden dönmesi ise çok kötü sonuçlar doğurabilirdi. Onun kadılık teklifini kabul etmemesi, devlete kadılık yapılmayacağı için değildi. İmam-ı Âzam hazretleri takvâ ehli olup, dünya malına, makâm ve mevkiye asla kıymet vermezdi. Bilemediğimiz daha başka sebepler yüzünden bu teklifi kabul etmedi.
(Dr. Muhammed Kasım Abduh el-Harisî, Muhaddisler Nazarında İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe, c.1, s.203-204)
Mevlâna Takvimi