ELİNDE BULUNDURAN BİR BAKAN, GAZETECİ
(SAYGI ÖZTÜRK) TEHDİT EDEMEZ”
-“SOYLU, BU SEFER İSTİFA EDERMİŞ GİBİ
YAPMASIN, GÖREVİ BIRAKMALI!”
-“AKP’NİN KATAR AŞKI BİTMİYOR. TANK PALET PEŞKEŞ ÇEKİLDİ, EN DEĞERLİ VATAN TOPRAKLARI SATILDI, ŞİMDİ
GARANTİLİ AMBULANS UÇAĞI KATARLI ŞİRKETTEN KİRALANIYOR””
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Sözcü Gazetesi yazarı Saygı
Öztürk’ü tehdit ederek, hedef gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun
istifasını istedi. Özkoç, “Bir bakan, üstelik polisi, jandarmayı, tüm güvenlik
güçlerini elinde bulunduran bir bakan, gazeteci (saygı öztürk) tehdit edemez.
Soylu, istifa etmelidir. Bu sefer istifa edermiş gibi yapmasın, görevi
bırakmalı!” dedi.
Engin Özkoç, TBMM’de yaptığı
basın toplantısında, Şırnak’ın Silopi ilçesinde işçileri taşıyan pikapın geçişi
esnasında düzenlenen hain terör saldırısında yaşamını yitiren 4 işçiye
Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diledi.
Özkoç, bugün Cumhuriyet Halk
Partisi Meclis grubunda seçimlerin gerçekleştirildiğini belirterek, sonuçlara
ilişkin bilgi verdi; Meclis Başkanvekilliği görevine seçilen Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar, Meclis İdare Amirliği görevine seçilen Burdur Milletvekili
Mehmet Göker, katip üyelik görevlerine seçilen İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir,
Giresun Milletvekili Necati Tığlı ve Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’yi
tebrik ederek, görevlerinde başarılar diledi.
Engin Özkoç ayrıca BM 75. Genel
Kurulu Başkanlığına seçilen Volkan Bozkır’ı da tebrik ederek, bu önemli görevde
başarı temennisini dile getirdi.
“SON ATAMALAR, İNSANLARA ‘YETTİ ARTIK’ DEDİRTİYOR”
Özkoç, Saray ile halkın, Saray
gündemi ile ülke gündeminin birbirinden kopuk bir hale geldiğini belirterek, şöyle
konuştu:
“Saray’ın işsizlik diye bir derdi
yok. Sarayın gündeminde yoksulluk yok. Saray sosyetesinde gelecek endişesi yok.
Saray sosyetesinde, hak, hukuk, adalet yok. Hep bana olsun, yandaşlarımın olsun
anlayışı devam ediyor. Saray sosyetesi, devleti soyulacak bir yapı olarak
görüyor. Devlete yapılan bütün atamalar da bu mantıkla; liyakate göre değil,
yandaşımı nasıl bir yere yerleştiririm anlayışıyla yapılıyor. Son atamalar
artık insanlara yetti artık dedirtiyor. Hali hazırda belediye başkanı, üstelik
de büyükşehir belediye başkanlığı görevini yapan kişiyi, yönetim kurulu üyesi
yapıyorsunuz! Kendi yandaşlarıyla ilgili ahlaki hiçbir çözümleri yok,
atadıkları son yönetim kurulu üyelikleri bu anlayışla gerçekleştiriliyor Bu
anlayışla zaten büyükelçileri de atadılar. Onların vatana karşı yaptıkları
suçları, kendi bakanlıkları döneminde Türkiye Cumhuriyeti’nin birikimini kendi
çıkarları doğrultusunda nasıl heba ettiklerini, milletimizin değerleriyle nasıl
dalga geçtiklerine bakmaksızın büyükelçi olarak atıyorlar.
“SOYLU GÖSTERMELİK DEĞİL, GERÇEKTEN İSTİFA ETMELİ”
İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu’nun, tehdit eden, hedef gösteren tavrını da eleştiren Özkoç, en son bugün
Sözcü Gazetesi Yazarı Saygı Öztürk’ü hedefe yerleştirdiğine işaret ederek,
artık bakan koltuğunda oturmaması gerektiğini söyledi. Özkoç, özetle şunları
kaydetti:
“Bir de devletin sopası var. Devletin sopası da Süleyman Soylu’nun
elinde. İçişleri Bakanı olarak görev yapıyor ama sanki bir mafya babası
edasıyla konuşuyor. İnsanları, siyasetçileri, gazetecileri, akademisyenleri
hedef gösteriyor, onların söylemlerini ağza alırken, kendi ahlaki anlayışı içerisinde
yorum yapıyor. CHP genel başkanını hedef gösteren kişi, Süleyman Soylu’dur,
sehit cenazelerine CHP il başkanlarını almayın diyerek il başkanlarımızı hedef
gösteren Süleyman Soylu’dur. Gazeteci Müyesser Yıldız’ı tehdit eden Süleyman Soylu’dur.
Ve Müyesser Yıldız maalesef şimdi onun tehditleri ve hedef göstermesiyle
cezaevinde. Bugün de Sözcü Gazetecisi’nin yazarı Saygı Öztürk’e saldırmıştır. Ancak
gerçekten artık bir bakan koltuğunda oturan insan değil, kabadayı konumunda
olan kişi bile bu sözleri söylemez. Saygı
Öztürk için şöyle diyor; ‘İnsanlık görevimi yapıyorum, Saygı Öztürk’ü; bugünden
sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır’ Sen kimsin? 4. Gücümüz dediğimiz basınla
ilgili, sadece eleştiri hakkını kullanan saygı Öztürk ve diğer gazeteciler ile
ilgili, siyasetçilerle ilgili nasıl bu sıfatları kullanabiliyorsun? İnsanları
bizi dinledikleri zaman, aynı sıfatları bu şahısa kullandığımızda, ‘siyasetçiye
yakışıyor mu’ diye soruyorlar. Bize yakışmıyor ama Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri
Bakanı, “Namussuzdur. Bununla ilişkisi olanları, artık ben takip edeceğim’
diyerek, bakan sıfatıyla; polis kendi emrinde, jandarma kendi emrinde, bütün
güvenlik kendi emrinde, siyasetçileri, gazeteciyi tehdit ediyor ve hedef
gösteriyor. Bunu nasıl yapabiliyorsun? Kesinlikle bunu kabul etmiyoruz. Süleyman
Soylu her seferinde, yaptığı işlerden sonra, yarattığı kendi iktidarındaki
hayal kırıklığı bir tarafta, milletin ‘illallah’ dediği, ‘böyle bakan olmaz’
dediği, ‘yetti artık’ dediği dönemlerde, istifa eder gibi yapıyor. Onurlu,
gururlu bir bürokratın yapması gerekeni yapıyormuş gibi davranıyor ama gereğini
yapmıyor. Sonuçta o koltuğa yapışıp duruyor. Bir bakan, bir siyasetçi, bir yazarla,
gazeteciyle ilgili bu sözleri kullanamaz. Bu sözleri kullanan, tehdit eden, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarını hedef olarak gösteren bir içişleri Bakanı, artık o
koltukta oturmamalıdır. Numaradan istifa ediyormuş gibi yapmayı bırak! Türkiye
Cumhuriyeti artık seni sırtında taşımak istemiyor. Türkiye’nin ayıbı olmaktan
çık; istifa et.”
NEDİR BU AKP’NİN KATAR AŞKI!
AKP’nin derdinin, vatandaş
olmadığını vurgulayan Özkoç, Katar’ı kastederek, “Onlar bir ülkeyle artık elele olmuşlar, gönül gönüle
olmuşlar. Ama arkasında ne var, kimse bilmiyor” dedi. Sağlık Bakanlığı’nın,
Katar’ın büyük ortağı olduğu şirketten uçuş garantili ambulans uçaklar
kiralamasını, peşkeşteki yeni bir safha olarak gören Özkoç, özetle şöyle
konuştu:
“Geçiş garantili yollar, köprüler
yaptırıyorlar. Bundan rant elde ediyorlar, bunu görüyoruz. Hasta garantili
hastaneler yapıyorlar, bunu da biliyoruz ve yaşananları, şehir hastanelerinde
bizim söylediğimiz noktaya nasıl geldiklerini gördük. Şimdi de uçuş garantili ambulans uçaklar kiralıyorlar.
Nereden? Katar’dan! Nedir bu AKP’nin Katar aşkı. Katar emiri kendisine uçak
hediye ediyor. Daha sonra askeri fabrikamızı, üstelik de Avrupa’nın en büyük entegre
tank tesisi olan Tank Palet Fabrikamızı, Katar’a peşkeş çekiyoruz. Ne olacak? Onlar
burada tank üretecekler ve yine bize satacaklar. Bizim askerimiz var mı? Var: Mühendisimiz var mı? Var. Biz
burada tankla ilgili her şeyi üretiyor muyuz? Üretebiliyoruz. Obüs üreten biz
miyiz? Biziz. Ne oluyor da Katar, bizim askeri tesisimizin yüzde 50 ortağı
oluyor. Katar ordusu, kendi üretebileceğimiz tankı ve diğer teçhizatı bizim
ordumuza satıyor ve kendisine rant sağlıyor. Eğer uçak hediye edersen AKP’nin genel
başkanına, Türkiye’den ihale alıyorsun. Tank palet peşkeş çekiliyor. Eğer sen
ona Hazine’de kalmamış parasıyla ilgili, olmayan parayı varmış gibi göstermesine
destek olursan, Türkiye’nin arazileri Katarlılar’a peşkeş çekiliyor. Vatan
toprağını satıyorlar. Sadece 5 yıl içinde ülkenin değerli alanlarından binlerce
konutu Katar’a sattılar. Ben diyorum ki;
Katar’la yapılan işlerde bu yüzde 49 alışkanlığı var ya; Türkiye Cumhuriyeti’nin
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi, AKP Genel Başkanı madem bu kadar
göbekten bağlandı, çağırsın Katar emirini; yüzde 49 söz sahibi ederek Cumhurbaşkanlığı
başdanışmanı yapsın. Orada otursunlar birlikte Türkiye’yi yönetsinler.”
Türkiye’nin tarihinin hiçbir
döneminde bu kadar itibarsız hale getirilmediğini ifade eden Özkoç, CHP’nin,
millet ittifakının, millet için iktidar olmak istediğini söyledi.
Özkoç, Türkiye’de her derdin çaresi
bulunduğunu, israfın sona erdirilmesi ve kaynakların doğru kullanılması halinde
ülkeyi aydınlık yarınlara taşımanın mümkün olduğunu vurguladı.
Engin Özkoç, “Soylu gibilerin
tehditleri bizi yıldıramaz. Gazetecileri de yıldıramaz; yani kalemine sahip
çıkan, kalemini satmayan, yalakalık yapmayan, milleti için, ülkesinin geleceği
için gerçekleri yazarak, gazetecilik yapanları ürkütmez. Onlar zindanları göze
almasalardı, bu görevi yapmazlardı” dedi.