Yeniden
Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, partisinin Ankara'da bir otelin
konferans salonunda 'Güçlü Lider Güçlü Kadro İktidar Yürüyüşü' temasıyla düzenlenen programında, gündeme
ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Bu iktidar
gitsin de ne olursa olsun anlayışına karşıyız
Erbakan
parti olarak kuruldukları günden bu yana, 'Bu iktidar gitsin de ne olursa
olsun' siyaseti yapmadıklarını, milletin derdine derman olunsun da kim olursa
olsun anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, "Biz milletin derdine
derman olmak için bu yola çıktık. Siyaset kavga yeri, çekişme yeri, savaş alanı
değil milletin derdine derman olmaya yeridir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış
diyeceğiz' diye yola çıktık ve partimiz kurulduğu günden beri iki buçuk seneden
beri de hep aynı konuya aynı vurgu yapıyoruz. Bununla ilgili olarak merhum
liderimiz Erbakan hocamız da 2002 yılında AK Parti iktidarı işe başladığında
televizyonlarda dedi ki 'Biz bu kardeşlerimizin bu kadronun başarılı olmasını
elbette ki isteriz. Çünkü onlar başarısız olurlarsa ülke olarak millet olarak
hepimiz kaybedeceğiz.' Tek başına iktidar da olmaları hasebiyle Biz başarılı
olmalarını isteriz ve bunun içinde neler yapmaları gerektiğini o programlarda
açık bir şekilde merhum Erbakan hocamız ifade etti. Biz de aynı şekilde Yeniden
Refah Partisi olarak yanlışları düzeltelim eksiklikleri tamamlayalım, Doğruya
doğru diyelim, doğru yaptıkları işlerden kendilerine destek olalım diyerek yola
çıktık. Ancak özellikle son 2 senelik
süre içerisinde halisane bir şekilde doğru işlere destek vermemize rağmen
gerçekten doğru bir iş bulmakta zorlanıyoruz. Yapılan yanlışlar artık yapılan
doğruların kat ve kat üstüne çıktı kat ve kat önüne geçti. Bunu üzülerek ifade
etmek istiyorum özellikle son yıllarda mevcut AK Parti iktidarının icraatları
bizim Milli Görüş olarak yıllar boyu söylediğimiz; taklitçi zihniyetlerin iktidarlarının
hükümetlerinin karakteristik özelliklerini birer birer sergilemeye
başladı." ifadelerini kullandı.
Elektrik ve
doğalgaz zamlarına tepki
Kamuoyunda
tepki çeken elektrik ve doğalgaz zamları başta olmak üzere yapılan son zamları
da eleştiren Erbakan, 'Çok iyi yaptıkları bir iş var; o da maalesef sürekli
olarak zam yapmak ve milletin sırtına ilave yük yüklemek. Taklitçi zihniyetteki
iktidarların önemli karakteristik
özelliğinin kaynak lazım olduğu zaman bu
kaynağa milletin limon gibi sıkıp suyunu çıkartarak elde edilecek Yani ille de
sürekli zamla vergi ile ilave yüklemektir. İşte yılbaşından Temmuz ayına kadar
her ay konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde bir zam yapılırken birkaç gün önce
açıklanan yeni zamlar Temmuz ayından itibaren konut tüketiminde doğalgaza %12
zam, Sanayi tüketimine de yüzde 20 zam geldi. Babayiğit çıksın dedğiniz
işadamlarından fedakarlık istiyorsunuz ya bu enerji fiyatları ile bu
vergilerle, bu şartlarda, bu kredi faizleri, döviz son bir senede %40, %50
artmış böyle bir ortamda zaten elindeki istihdamın yükünü taşıyamıyor. Aynen 83
milyon vatandaş gibi Özel sektörün de
sıkıp suyunu çıkarttılar. Elektrik fiyatlarına yapılan bu zamla beraber bir
dünya rekoru kırıldı. 3 buçuk sene içerisinde Türkiye'de elektrik fiyatı %122
arttı. Sanayici, üretici, Çiftçi köylü bu elektrik fiyatlarıyla ile nasıl
ayakta kalsın? Maalesef Hükümet pandemi
sürecinde vatandaşa vermiş olduğu her şeyi misli misli fazlasıyla, bir şey
veriyormuş gibi yapıp adeta bir ilüzyonist gibi el çabukluğuyla rahatsızlık
vermeden geri aldı.
Porsiyonu
vatandaş değil de imtiyazlı müteahhitler küçültse!
Erbakan
sözlerine şöyle devam etti:
"Bütün
bu acı gerçekler karşısında bir de daha çok yeni, çok taze: Hepimiz hayrete
düşüren bir açıklama, vatandaşlara çağrıda bulundular dediler ki 'Biraz çok
yiyorsunuz, porsiyonlarınızı küçültün.' Vatandaşın önünde zaten porsiyon diye
bir şey yok, hangi porsiyonu azaltacak?
Kuru ekmek soğana, sosyal yardıma, gıda yardımına muhtaç vatandaş değil
de, şu porsiyonu biraz da imtiyazlı müteahhitler küçültse! Çok değil mesela 128 kez vergi muafiyeti
çıkacağınıza 64 kez çıkartsanız, 230 milyar dolarlık ihale vereceğinize 100
milyar dolarlık verseniz. Böylece vatandaşların porsiyonlarının gitmesine gerek
kalmaz. Maalesef 19 seneden beri vatandaşların porsiyonu küçüldükçe,
imtiyazlıların porsiyonları büyümeye devam ediyor." dedi.
Büyük deprem
yaklaşırken Kanal İstanbul ısrarı niye?
Kırk
tane başka derdimiz varken, nüfusun yüzde 40'ı sosyal yardıma muhtaç durumda
iken Kanal İstanbul ısrarına anlam veremediklerini belirten Erbakan,
İstanbul'un en önemli sorununun beklenen Büyük İstanbul depremi olduğunu,
İstanbul'un kentsel dönüşüm problemi çözülmezse yüz binlerce insanın depremde
hayatını kaybedebileceğinin altını çizdi.
Erbakan, "Böyle bir
ortamda asla ve asla böyle uçuk bir projenin doğru olmadığını ifade ediyoruz.
Asıl yapılması gereken; 1. dereceden deprem bölgesine, fay hattının yanı başına
3. şehir kurmak, kanalın etrafına 5 milyon insanı da getir yerleştirmek değil
milyonlarca gencimize iş bulmak mutfaktaki yangını söndürmek olmalıdır"
dedi.