“Çiftçimizin üretimde kullandığı mazotun litre fiyatı derhal 2 Liraya indirilmelidir”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, korona virüs salgını her
geçen gün tüm ülkeleri yeni ve daha sert tedbirler almaya zorlarken, hükümete tarımda
alınan tedbirlerin ne olduğunu sordu, önerilerde bulundu.
Genel Başkan Uysal, açıklanan 21 maddelik ekonomik tedbirler ve 100 milyar Lira tutarındaki
destek paketinde tarım ile ilgili hiçbir hüküm yer almadığına dikkat çekti.
Demokrat Parti Genel Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal,
yaptığı açıklamada “Hükümetin korona virüs salgınından
gerekli dersleri çıkartarak, tarım sektörüne gereken önem ve önceliği vermesini
bekliyoruz” uyarısında bulundu.
Uysal, yaptığı yazılı açıklamada
şunları ifade etti: “Korona virüs (Covid
19) salgını, tarımın ve gıda sektörünün hayati derecede stratejik bir sektör
olduğunu tüm dünyaya acı bir şekilde göstermiştir.
Bu virüs
musibeti bizlere gösterdi ki, dünya bu tür tehditlerle belki de gelecekte daha
fazla muhatap olacak. Bu musibetlere karşı dimdik, güçlü bir şekilde mücadele
edebilmek, devlet ve millet olarak ayakta kalabilmek için insanların beslenebilmesi
gereklidir.
“Anlaşılan
tarım, paketi hazırlayanların aklına bile gelmemiş”
Açıklanan
destek paketinde Tarım ile ilgili hiçbir hüküm yer
almamakta olup, bu tarım ve hayvancılık ile iştigal eden halkımızda büyük hayal
kırıklığı yaratmıştır. Anlaşılan tarım, paketi hazırlayanların aklına bile gelmemiş.
Oysaki korona virüs salgını ile
mücadele sürecinde ülkeler aldıkları tedbirler kapsamında seyahatleri kısıtlıyor,
karantinalar başlatıyor, sınırları kapatıyor, aralarındaki ticareti duruyor ve
netice olarak insanlar ve ülkeler gitgide içine kapanıyor.
İnsanlar paniğe kapılıp marketlere,
özellikle temel gıdalara hücum ediyor. Peki, ülkemiz bu türden salgınlar,
ekonomik krizler, afetler ve savaşlar karşısında gıda garantisine sahip mi?
Halkımız dün tanzim satış kuyruğunda
iken, bugün korona virüs salgını sonrası market market makarna arar hale
gelmiştir. Yarın ABD’den pirinç, Kanada’dan mercimek, Meksika’dan kuru fasulye,
Rusya’dan buğday gelmezse ne yapacağız?
“AKP
öncesinde tarım ve gıda konusunda kendi kendine yeten bir ülkeydik”
AKP iktidarına kadar gıda konusunda
dünyanın kendi kendine yetebilen 7 ülkesinden biriydik.
Ancak AKP İktidarı döneminde işler
değişmeye başladı.
Cumhuriyet döneminde milletin
dişinden tırnağından artırarak meydana getirdiği iktisadi tarım işletmeleri,
araştırma ve geliştirmeye dayalı enstitüler, fabrikalar ve devlet kurumları
özelleştirme adı altında ya eşe dosta peşkeş çekilmiş ya da kapatılmıştır.
Bunun sonucudur ki Türk tarımı ve hayvancılığı bugün tasfiye edilmiş
durumdadır.
“Tarıma
ve Türk çiftçisine destek yerine ithalat desteklendi”
AK Parti iktidarının göreve geldiği
2002’den bu yana ülkenin her sektöründeki üretim kapasitelerini sakatlamış,
uyguladığı sıcak para politikası ile bir ithalat ekonomisi sistemi kurmuştur. Örneğin;
Türkiye 2003 – 2018 döneminde tarım desteğine ayırdığı paranın 5 katını tarım
ürünleri ithalatına savurmuştur. 2002 yılında tarımın gayrisafi millî
hasıladaki payı yüzde 12 iken, bu oran 2018'de yüzde 7’ye gerilemiştir.
Tarıma destek azaldıkça, yerli
üretici çok uluslu büyük firmalar karşısında güvencesiz kalmış, girdi
maliyetleri arttıkça çiftçi dayanamaz hâle gelmiştir. Tarımla uğraşan kesim sürekli zarar ederek
emeğinin karşılığını alamayarak üretimden el çektirilmiştir.
“Kendi tükettiğimizi kendimiz üretmeliyiz”
Bütün bu yanlışların sürdürülebilir bir
durum olmadığını söylemek isterim. Ülkemiz kendi tarımsal tüketimini mutlaka ve
mutlaka kendisi üretmek zorundadır. Üretirken ise ne ürettiğini bilmek ve
ürettiğinden katma değer elde etmek zorundadır.
“Bir
musibet bin nasihatten evladır” atasözümüzü
hatırlattıktan sonra kuruluşundan itibaren adı çiftçimize ve köylümüze destekle
bütünleşmiş Demokrat Parti olarak Hükümete çok önemli bir tavsiyede
bulunuyoruz:
“Korona virüs salgınından gerekli
dersleri çıkartarak, tarım, gıda ve hayvancılık konusunda bugüne kadar izlediğiniz
hatalı yoldan bir an önce dönün! Tarım sektörüne gereken önem ve önceliği acilen
verin!”
Her türlü olumsuz şartta dahi kendi
kendimize yetebilecek üretim gücünde olabilmek için; üretimi hedefleyen,
çiftçinin emeğinden yana, küçük ve orta ölçekli çiftçileri destekleyen tarım
politikaları uygulamak, üretim maliyetlerini düşürebilmek için girdilerdeki
dolaylı ve dolaysız vergilerden kaynaklanan yükü azaltmak, sürdürülebilir ve
planlı bir tarımsal üretim politikası izlemek zorundayız.
“Ziraat
Bankası kuruluş amacına dönmelidir”
Çok geç olmadan daha evvel de yapmış
olduğumuz bir diğer uyarımızı yineliyoruz; Ziraat Bankası esas kuruluş amacına
bir an evvel dönmelidir. Ziraat Bankası’nın yeniden çiftçimize, uygun
koşullardan tarımsal kredi açmasını, tarımsal üretimin artırılmasına katkıda
bulunmasını sağlamalıyız.
“Mazot
fiyatlarında illüzyon oyunu oynanıyor”
Ham petrol fiyatları Haziran 2018’de
76 Dolar (400 TL) iken mazot 4.42 TL’ye satılıyordu çiftçimize. Bugün petrol 26
Dolar (170 TL) iken mazotun satış fiyatı 5.40 TL.
Petrol fiyatları Haziran 2018’den bu
yana yüzde 235 ucuzlamasına rağmen mazot fiyatları artmıştır. Oysaki bu hesaba
göre mazottun bugünkü satış fiyatı 1.90 – 2.00 TL aralığında olmalıdır.
Demokrat Parti olarak Hükümete,
gecikmeksizin uygulamaları için net bir şekilde çağrıda bulunuyoruz:
Tarım konusunda bugüne kadar
izlediğiniz hatalı yoldan bir an önce dönün! Tarım sektörüne gereken önem ve
önceliği acilen verin! Derhal ve acilen çiftçimizin üretimde kullandığı mazotun
litresini 2 Liraya düşürün.”