Ülkemize kötülük tohumlarının ta o gün, 60 yıl önce 27 Mayıs’ta
atıldığını söyleyen Genel Başkan Uysal, aynı zamanda 27 Mayıs’ın tek tipçi/tek
adamcı zihniyet için kötü bir örnek teşkil ettiğini ifade etti.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, 27 Mayıs 1960
Darbesi’nin yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda şu görüşleri dile
getirdi: "Darbe" olarak adlandırmanın, özellikle sonrası dönemde yaşananlar
ve sebep oldukları düşünüldüğünde yeterli gelmeyeceği bir hadiseden
bahsediyoruz. Bir tarafından, ülkenin demokrasi ve hürriyetler üzerine sarf
ettiği bir buçuk asırlık çabanın çalınması, bir tarafından ise siyasetin
meşruiyetine dair algıları değiştirmiş olması nedeniyle çok boyutlu bir
organize kötülüktür 27 Mayıs. O gün yaşananlara bakınca bugün daha net bir
şekilde görüyoruz ki; 27 Mayıs ile Türkiye Cumhuriyeti’ndeki siyasi, ekonomik
ve sosyolojik ivme durdurulmak istenmiş, saldırı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne
yönelik olarak gerçekleşmiştir.
Ekonomik ve sosyal alanda da uzunca bir süre hissedilen etkileri
bakımından bu darbenin "ayrıca" bir ekonomik darbe olduğu, ülkemizin
kapasite kullanımının en yüksek seviyede seyrettiği, sosyal sermayesinin fark edilebilir
derecede arttığı, üretim kabiliyetinin katlandığı bir dönemde cereyan etmesi
dolayısıyla oldukça şeffaftır.
Cumhuriyet ile, milli mücadele dönemi ile insan yetiştirmeye
başlayan ve her alanda sahiden "yerli ve milli" girdileri kullanmaya
başlayan milletimizin, 1950'den itibaren başlattığı "atılım"
mücadelesine, yeni bir milli mücadeleye karşı girişilmiş olduğu açıktır.
“Milletin iyi niyetini kötüye kullandılar”
27 Mayıs Darbesi milletin iyi niyetinin, kendisini ve bekasını
korumakla mükellef silahlı kuvvetlere karşı duyduğu güvenin kötüye
kullanılmasının da tarihidir. Kaldı ki en yakın zamanda 15 Temmuz hain darbe
girişiminde de bu "güven" esas alınarak darbeci hainler, tıpkı 60
sene önceki gibi şerefli üniformaların ardına saklanmıştır. Ancak hamdolsun ki
bu kez ihanet şebekesi başarılı olamamıştır.
Siyasi etki kabiliyetinden yoksun, demokratik siyasi mücadele
maharetine sahip olmayan kesimlerin zaten hazır olan zihnine zerk edilmiş bir
zehirdir.
Her daim belirttiğimiz üzere darbelerle mücadelenin yolu daha
fazla demokrasi ve işler bir adalet mekanizmasıdır.
Bugün yeniden adını bizler için gereksiz ve yakışıksız, ancak
anlaşıldığı üzere birileri için "gerekli" biçimde duyduğumuz,
sözlüklerden dahi silmek istediğiniz "darbe" sözü, yalnız icrası,
ifası ile sonuç vermemektedir. Bu sözün, hangi gerekçeyle anılarsa anılsın
ülkenin, toplumun güven ve huzuruna halel getirdiği, anmanın dahi bir kötü
amaca hizmet ettiği bilinmeli ve görülmelidir.
Darbelerin mağduriyetini, maliyetini milletçe ödemiş olmanın
bilinci ile bundan medet umanlara tavsiyemiz, bu kavram üzerinden siyasal
mühendislik yapmayı bırakmalarıdır. Aksi halde bu millet bu hesabı yapanları
tarihin çöplerle dolu hafriyatının içine gönderecektir.
Vesilesiyle 1960'taki suç şebekesini bir kez daha lanetliyor,
başta partimizin kıymetli isimleri, darbenin gerçekten mağduru olmuş abide
şahsiyetlerini rahmetle anıyor, çelikten bir irade ile darbeci çeteyi yok varsaymış
3. Cumhurbaşkanımız, Kurucu Genel Başkanımız Celal Bayar'ı, darbecilere karşı
verdikleri milli mücadelede milleti için korkmadan şehadete yürüyen
Başbakanımız Ali Adnan Menderes'i ve aziz bakanları Fatin Rüştü Zorlu'yu, Hasan
Polatkan'ı şükranla, minnetle ve rahmet duaları ile anıyorum.”