Ama oyunun ilk perdesini çok mahcup oynadılar. Çıkıp açık
açık anlatmadılar tezkerenin gerekçesi.
Ve TBMM’den hayır çıktı.
Şimdi ikinci tur bekleniyor.
Tezkere parası önemli mi?
ABD ile ortaklık önemli mi?
Saddam sonrası Irak önemli mi?
Değilse, çekin kuyruğunu gitsin.
Tezkerede yokuz deyin açık açık...
Ve Avrupa’yla çatışarak, Amerika’yla çatışarak, IMF ile
çatışarak Türkiye’ye yeni bir yol bulabileceksiniz, yeni bir dünya
kurabileceksiniz, buyurun.
İşte kapı, işte sapı!”
Hasan Cemallerden bol bol vardı Irak’ta ve açıkça talep
etmekteydiler ABD’den Saddam’a had bildirmesini...
Yıllarca kullandı ABD ve sonra...
Sonra haddini bildirdi Saddam’a!
Irak’a demokrasi ve özgürlük yerine işgal, kanlı
hesaplaşmalar, emperyalist yağma ve dinsel fanatizm geldi. Saddam’ın yıkılan heykelinin
altında mutluluktan kendilerinden geçen zavallı yoksul insanların yüzü bir daha
gülmedi.
Irak’tan önce Balkanlarda had bildirmişti ABD ve
müttefikleri. Yugoslavya emperyalist ülkelerin de kaşımasıyla dağılmış, halklar
birbirini boğazlamaya başlamış, milliyetçilik kontrolden çıkmış, NATO’ya da
müdahale olanağı doğmuştu.
Hasan Cemal yine ön saftaydı.“Vurmaktan yine kaçınırsa,
inandırıcılığının, dolayısıyla caydırıcılığının çok büyük darbe yiyeceğini
biliyordu NATO.”
Aynen böyle yazıyordu batının Erdoğan’a sessiz kalmasından
şikayet eden Hasan Cemal.
Hayal kırıklığına uğramasın da ne yapsın? Bağdat’ı fetheden,
Sırbistan’a diz çöktüren batı Erdoğan’la baş edemiyordu.
Ne çare, ABD’nin ve NATO’nun öncelikleri vardı. Biden bir an
önce Rusya’ya odaklanmak istiyordu. “Katil” diye seslendi Putin’e. Sonra “ABD
seçimlerine müdahale ediyor” dedi. Hızını alamadı Küba’yı bile ABD’nin iç
işlerine karışmakla suçladı!
Irak’ı işgal ederken Türkiye’nin kapısını çalmışlardı.
Yugoslavya’yı parçalarken Türkiye’ye görev biçmişlerdi. Şimdi Rusya’yla
hesaplaşırken Türkiye’ye ve iktidardaki Erdoğan’a ihtiyaç vardı.
Erdoğan’ı Erdoğan biraz da ABD ve AB yapmıştı. Aynı ABD ve
AB kendilerine bağlı bir muhalefetin ortaya çıkmasına da yardımcı olmuştu.
Şimdi o muhalefetle Erdoğan’ı sıkıştırıp kendi istedikleri oyuna yeniden dahil
etmek istiyorlardı.
Anlayacağınız ABD emperyalizmi Türkiye’ye ”özgürlük ve
demokrasi” getirmeden önce Rusya’ya “iyilik” yapacaktı.
İşin aslı hafızaları çok zayıflamıştı. Çünkü yıllar önce
hararetle destekleyip “yetmez daha fazlasını isteriz” diye haykıra haykıra
Saraylara taşıdıkları AKP Türkiye’ye “demokrasi”yi çoktan getirmişti.
Sermayenin ve emperyalizmin Türkiye’ye uygun gördüğü “demokrasi” Erdoğan’da
cisimleşmişti. Daha ne bekliyorlardı?
Şimdi başka ülkelere de “demokrasi” lazımdı. Rusya listenin
başına yazılmıştı.
Gerçek buydu.
Rusya’ya da “demokrasi” götürülmesine itiraz edemeyecekleri
için, Hasan Cemal ve diğerleri bu durumu sineye çekecek ve Erdoğan’ın Karadeniz
ve Suriye’de Biden’la el ele yeni serüvenlere açılmasını “küresel demokrasi
mücadelesi” adına gizli bir hayranlıkla izleyecekti.