“Günümüzde
yalnızca kadın olmaları nedeniyle cinsiyete dayalı ayrımcılığa uğrayan, şiddete
maruz kalan kadın sayısı giderek artmaktadır. Kadınlar, toplumsal cinsiyet
eşitsizliğiyle mücadele etmekte ve her yıl artan oranda yüzlerce kadın
öldürülmektedir. Kadına yönelik şiddet; bir
insan hakları ihlali ve suçtur” dedi.
Sakarya Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Betül Uruk, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Günü’ dolayısıyla basın açıklaması yayımladı.
Kadın Hakları
Merkezi adına Merkez Başkanı Betül Uruk tarafından yayımlanan açıklamada:
“Bugün yani 25 Kasım, 17 Aralık
1999 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararla "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan
Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak tüm dünyada anılmaktadır.
25
Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti’nde eşit insan hakları ve demokrasi
için mücadele eden 3 kız kardeş dönemin diktatörü tarafından öldürtülmüştür.
İnsanlık tarihinde
kadınlara yönelen, vahşi bir şiddetin, bir insanlık ayıbının, bir utancın yıl
dönümü olduğu gibi aynı zamanda kadınların erkek egemen toplumsal şiddete karşı
duruşunun, dayanışmanın başladığı bir tarihtir.
Günümüzde yalnızca kadın olmaları nedeniyle cinsiyete dayalı ayrımcılığa uğrayan, şiddete maruz kalan kadın sayısı giderek artmaktadır. Yapılan tüm eğitim, bilinçlendirme çalışmalarına ve yasal düzenlemelere rağmen kadınların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi engellenememektedir. Kadınlar hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasi alanda eşit bir biçimde yer alamamakta, yaşam hakları ihlal edilmekte, geliri eşit paylaşamamakta, savaş ve yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olmakta, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele etmektedir.
Ülkemizde her üç kadından birisi fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddete maruz kalmakta, her yıl artan oranda yüzlerce kadın öldürülmektedir. Dünya Ekonomik Formu’nun 2017 yılı Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre ülkemiz cinsiyet eşitliği sıralamasında 144 ülke arasında 130. Sırada yer almaktadır. Yine Türkiye’de kadınların en az yüzde 36’sı fiziksel şiddete, yüzde 12’si cinsel şiddete maruz kalmaktadır.
Ülkemizin imzaladığı kadına yönelik şiddete karşı uygun yasal
yaptırımlar ve politikalar geliştirilmesini öngören uluslararası sözleşmelerin
gereklerinin yerine getirilmesi şiddeti engellemenin en önemli aşamalarından
biridir.
Ancak ülkemizde kadına şiddet önlenemediği gibi halen artarak devam etmektedir. Gerek tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde gerekse iç hukuk mevzuatımızda önleyici yasal hükümler hemen hemen yeterli olmasına rağmen sorunun artarak büyümesinde sebep, farklı alandaki uygulamaların ve uygulayıcıların kadına şiddetin artmasına sebep olması yine yasalarla eylem ve söylemlerin farklılığıdır.
Kadına yönelik şiddet; bir insan hakları ihlali ve suçtur.
Yine kadına
şiddeti önleme amacıyla ivedilikle yapılması gerekenleri uluslararası
sözleşmelerden ve yasal düzenlemelerden kaynaklanan yükümlülüklerle birlikte dile getirmek gerekirse;
Şiddeti önlemeye yönelik özde ve sözde
bir politika izlenmelidir. Kadınlara şiddetin önlenmesine yönelik
yükümlülüklerden kaçınmak için hiçbir âdet, gelenek veya dinsel düşünce ileri
sürülmemelidir.
Kadınlara yönelik şiddeti önleme
konusunda öncelikle erkek farkındalığı yaratılmalı. Eşitlik kavramının en temel
insan hakkı olduğunun bilincinde olmayan/olamayan kadının insan hakları ve
kadın erkek eşitliği konusunda kadın farkındalığı da sağlanmalıdır.
Toplumsal eğitim konusunda önlemler
alınmalı, sorunlara ilişkin analizler yapılarak halkı bilinçlendirmek adına
eğitimler yapılmalıdır.
Kadına yönelik şiddet ile ilgili afiş,
rehber ve kılavuzlar hazırlanmalı, bunlar ile özellikle acil başvuru yerleri
bilgilerinin hastaneler, okullar, muhtarlıklar, belediyeler vb. yerlere
dağıtımı sağlanmalıdır.
Yeterli Kadın Sığınma Evleri açılarak
ihtiyaç karşılanmalıdır. Olan kadın sığınma evleri hakkında halk
bilgilendirilmeli, zaruri durumlarda 24 saat başvurulabileceği belirtilmelidir.
Şiddetin
bir suç olduğu ve toplumun en küçük yapısı olan ailenin bu şekilde bozulduğu
hususunda bireylerde farkındalık yaratılmalıdır.
Eğitim,
spor, sanat, her türlü iş alanında kadınlara yer verilmelidir” ifadeleri
kullanıldı.