Son 10 yılda
kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığı ülkemizde salgının süregeldiği 2020
yılında 300 kadın öldürülmüş, 171
kadının ölümü de şüpheli olarak kayıtlara geçmiştir.Yine 2021 yılının ilk dört
ayında ise 95 kadın cinayeti yaşanırken, 59 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir
Kadına
yönelik şiddetin artarak devam ettiği salgın koşullarında, 6284 sayılı yasada
kanıt aranmasına gerek olmadığı halde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan “Kadın
Konukevlerinde Koronavirüse Karşı Ek Tedbirler Alındı” başlıklı açıklamada
yüksek can güvenliği riski bulunan kadınlar dışında başvuru kabul edilmediği
için kadınların sığınaklara kabulü zorlaştırılmış, can güvenlikleri risk altına
sokulmuştur. Sosyalleşmenin, kadın dayanışma ağlarının, adli yardım, koruma ve
sağlık gibi hizmetlere erişimin neredeyse imkânsızlaştığı salgın koşullarında
kadınlara yönelik şiddet riskleri katlanarak artmıştır.
Hakimler Savcılar Genel Kurulu tarafından 30 Mart 2020 tarihinde imzalanan karar ile, 6284 sayılı kanun askıya alınmış, evden uzaklaştırma tedbirinin uygulanması esnetilmiştir. Artan ev içi şiddeti önlemek için hiçbir önlem alınmadığı gibi çıkarılan infaz düzenlemeleriyle kadınlar aynı evde şiddet failleriyle birlikte yaşamaya zorlanmıştır.En vahim olanı ise, 20 Mart 2021 tarihinde TBMM devre dışı bırakılarak bir gece yarısı kararnamesiyle, kadınları şiddete karşı koruyan en kapsamlı uluslararası sözleşme niteliğindeolan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı olmuştur.
Tüm bu yaşananları buradan yeniden uzun uzun yeniden ifade etmemizin nedeni, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak bu sorunların kaynağını bilmesi ve çözüm üretmesi gereken Sayın Derya Yanık'ın artan şiddetin nedenlerini kendisinin de merak ettiğini ifade ettiği talihsiz açıklama olmuştur. TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu' nda yaptığı sunumda; pandemi döneminde, kadına yönelik şiddet olaylarındaki artışın “tolere edilebilir”düzeyde, yani '' hoş görülebilir'' olduğunu belirtmiştir Sayın bakan sözlerinin çarpıtıldığını, konu bütünlüğünden bağımsız olarak art niyetli bir şekilde cımbızlandığını söyleyerek kendini savunmuştur.
Sayın
bakan biz sizin sözlerinizi cımbızlamıyoruz;
siz hüsnüniyetsiz zihniyetinizi ortaya
koyuyorsunuz.
Şiddet,
tecavüz haberleri aileleri rencide ediyor diyen zihniyet sizin zihniyetiniz.
Ensar
vakfında yaşananlar için bir kereden bir şey olmaz diyen zihniyet sizin zihniyetiniz.
İyi hal
indirimleriyle ilgili yeniden yapılanmaya gideceğiz diyerek tacizciyi
tecavüzcüyü sokağa salan zihniyet sizin
zihniyetiniz.
Çocuk
yaşta evliliklere, genç evlilikler diyerek yumuşatan zihniyet sizin
zihniyetiniz.
Tacizciyi,
tecavüzcüyü mağdur olarak gösteren zihniyet sizin zihniyetiniz.
23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında koltuğunuzu bıraktığınız çocuğa koruma
evinde yaşadığını söyleyerek ifşa eden zihniyet sizin zihniyetiniz.
Ramazanı
bahane ederek çocuğa bir kutu çikolatayı layık görmeyen zihniyet sizin
zihniyetiniz.
Nisan
ayındaki artış tolere edilebilir, diğer aylardaki artışa oranla diyen zihniyet
de sizin zihniyetiniz.
Tolere
edilmeyecek sayının kaç olduğunu çok merak ediyoruz. Her kadın şiddete, tecavüze
uğradığında her kadın erkek şiddetine maruz kalıp, cinayete kurban gittiğinde
tolere edilmeyecek sayıya ulaşabilecek miyiz acaba?
Biz hangi
sözlerinizi cımbızlamışız bu durumda? Artışın nedeni hakkında bir fikriniz
yoksa bize sorun bizim birden çok fikrimiz var.
1. İstanbul Sözleşmesini tam ve etkin uygulayın.
2. Şiddet davalarına iyi hal indirimi uygulamaktan
vazgeçin.
3. Koruma talebi eden kadını gerçekten koruyun.
4. Eril söylemlerinizden vazgeçin.
5. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırın.
6. Sadece sizin sesiniz olan kadın örgütleriyle değil
bütün kadın örgütleriyle işbirliği içinde olun.
7. Şiddet faillerine caydırıcı cezalar verilmesini
sağlayın.
8. Kadının toplumsal hayatta ve ev içinde her türlü şiddetten koruyacak düzenlemeler getirin.
Sayın Bakana buradan sesleniyoruz: Kadına yönelik şiddeti
münferit ve meşru gören anlayışınıza ve kadın düşmanı politikalara biz
kadınların tahammülü kalmadı! Kadına yönelik şiddet tolere edilemez! Bizim bir
kişi daha eksilmeye tahammülüz yok!Yaptığınız açıklamaları savunmak
yerine, kadınlardan özür dilemeli ve
derhal istifa etmelisiniz!
Bu politikaların ve saldırıların yarattığı sonuç, daha
çok çocuğun istismar edilmesine, daha fazla kadının şiddete uğramasına ve
öldürülmesine sebep olmaktadır.
Biz kadınlar pandemi
boyunca ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılırken,daha fazla
yoksullaşıp,işsizleşip, güvencesiz- kayıt dışı çalışma koşullarında sömürülürken,istihdamdan
kopup hane içi tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda
kalırken, şiddet ve istismar tehdidi altında
yaşamaya zorlanırken, çözüm üretmek yerine
kadına yönelik şiddeti ve istismarı meşru gören bu anlayışı, ürettiği
politikaları ve uygulamalarını kabul etmiyoruz.
Biz Kadınlar olarak
yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; Kadına yönelik şiddet
politiktir''. Bizler, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı
savunmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle biz
kadınlar inşa edeceğiz.
SUSMUYORUZ… KORKMUYORUZ…. İTAAT ETMİYORUZ…