“İnsan haklarının anayasası olarak tanımlanan 10
Aralık 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile bütün
insanlığın ortak değerleri güvence altına alınmış, temel hak ve hürriyetlerin
kullanılması bir ölçüde de kolaylaşmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 1949 yılında
beyannameyi ilk tanıyıp imzalayan ülkeler arasında yer alması, insan haklarının
korunması ve geliştirilmesi adına önemli adımlar atması, bu konudaki
hassasiyetinin, samimiyetinin ve kararlılığının en önemli göstergesidir.
Bizler, inancımız ve medeniyetimizin buyruğu olarak, insanın kâinattaki
en şerefli varlık olduğuna inanan bir toplumun mensuplarıyız. Bizim
medeniyetimiz, kültürümüz insan merkezli bir anlayışa sahiptir. Bu sebeple hakkı korumak, insanlar arasında
ayrım yapmamak, farklılıklara saygı duymak ön plana çıkmaktadır ve tarihimiz
insan hak ve hukukunun her zaman korunduğuna dair örneklerle doludur.
Tarihten aldığımız sorumluluk ve devlet anlayışımızdan dolayı, sadece
kendi vatandaşlarımızın değil, dünyanın tüm coğrafyalarında ve özellikle komşu
ülkelerimiz başta olmak üzere ötekileştirilen, zulme uğrayan, ezilen ve
sömürülen mazlumların hamisi ve sığınağı olmaya devam ediyoruz. Bunun en güzel
örneğini dünyadaki değişik coğrafyalarda sıkıntıya düçar olan insanlara karşı
hiçbir ayrım gözetmeksizin gönlümüzü açarak ve el uzatarak gösteriyoruz.
Bununla birlikte günümüzde tüm dünyayı büyük ölçüde etkileyen pandemi sürecinde
de yine tüm insanlığa ve yüzlerce ülkeye gönderdiğimiz yardımlarla da bin
yıldır sevgiyi ve eşitliği ihtiva eden ve insanı öncüleyen kadim medeniyetimizin
güzelliğini bir kez daha samimi bir şekilde ifade ediyoruz. Unutulmamalıdır ki
görmezden gelinen her trajedi insanlık için bir utançtır ve yeni sıkıntıların
habercisidir.
Elbette
toplumlar, ülkeler ve insanlar birbirinden farklı olacaktır. Bu farklılıklar
ortak yaşam alanımız olan yeryüzünün renkleri ve zenginlikleri olarak
değerlendirilmelidir. Ama insanlığın ortak paydası, bireylerin doğuştan sahip
oldukları temel hak ve özgürlükler olmalıdır.
Bu
duygu ve düşüncelerle; insana gerçek değerinin verildiği, insan hakları
ihlallerinin olmadığı, sevgi ve kardeşliğin hâkim olduğu bir dünya anlayışıyla,
10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutluyor, bu anlamlı günün tüm insanlığa barış,
huzur ve adalet getirmesini temenni ediyorum.