Covid-19
salgını tüm dünyada etkisini artırırken, aşı çalışmaları ise dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de sürdürülüyor. Aşı çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde
bulunan Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Karabay,
TÜBİTAK tarafından bu konuda projelendirilen birçok araştırmanın halen devam
ettiğini ifade etti. Erciyes Üniversitesi’ne ait bir aşı projesinin faz 1
deneylerinin yapıldığını aktaran Dekan Prof. Dr. Oğuz Karabay, “Bu aşı çok
yakın bir tarihte aday olan insanlara uygulanmaya başlanacaktır. Bu
araştırmanın izinlerinin alınma aşamasında olduğunu biliyorum. Bu aşamayı da
geçirdikten sonra büyük miktarda denek sayılarına uygulanacak olan faz3
deneylerini bekliyoruz” dedi.
“İnaktif
aşılar yıllardır güvenle kullanılıyor”
Türkiye’nin
Çin’den aldığı koronavirüs aşısının uygulanması için geri sayım başlarken, kamuoyunda
da “Alman aşısı mı, Çin aşısı mı?” tartışmaları sürüyor. Çin’in Sinovac
firmasının ürettiği aşının inaktif tam virüs aşısı olduğunu ve bu tekniğin uzun
yıllardır uygulandığını söyleyen Prof. Dr. Karabay, Pfizer Inc. ve BioNTech SR.
ortaklığında üretilen aşıda kullanılan haberci RNA yönteminin ise daha çok
kanser aşıları için üzerinde çalışılan bir yöntem olduğunu ve bir enfeksiyon
hastalığını önlemek adına ilk defa kullanılacağını aktardı. Dekan Karabay, “Çin
aşısında kullanılan teknik yıllardan beri uygulanıyor. Örneğin Hepatit A aşısı
bu teknikle hazırlanmaktadır ve yıllardır güvenli bir şekilde bu aşıyı
kullanmaktayız. Dolayısıyla inaktif bir aşı yaptırılmasında bir sakınca
görmüyorum. BioNTech aşısının da ilk deneylerinde oldukça başarılı sonuçlar
gözüküyor. Bununla beraber yıllar içinde antikor düzeyini ne kadar
koruyabildiğini gösterecek klinik çalışmalara ihtiyacımız var. Her iki aşı
arasındaki en önemli fark, Çin aşısında saklama koşulları çok daha kolay iken
BioNTech aşısının ise eksi 70 dereceyi bulan saklanma mecburiyeti kullanımını zorlaştırıyor”
ifadelerini kullandı.
Prof. Dr.
Karabay, Kayseri’de faz çalışmalarına başlanan yerli aşıda ise Çin aşısına
benzer şekilde inaktif virüs aşısı tekniği kullanıldığını belirterek, bunun ise
oldukça iyi bilinen bir teknik olduğuna işaret etti.
“Bakanlık
onaylı her aşı güvenilir olacaktır”
Türkiye
şartlarına en uygun aşıya Sağlık Bakanlığı’nın karar vereceğini belirten
Karabay, Bakanlıkça ruhsatlandırılmış her aşının güvenilir olacağına işaret
etti. Karabay, “Aşılarda etkinlik, güvenilirlik, saklama ve uygulama koşulları
gibi birçok dinamik göz önüne alınıyor. Bütün bu faktörleri birleştirerek en
doğru kararı verecek olan Sağlık Bakanlığıdır. Ancak şunu söylemek isterim ki,
Çin aşısı, Alman aşısı, Amerikan aşısı gibi ayrımlar yapmadan, Bakanlığın uygun
bulduğu, uygulanmasına izin verdiği aşının uygulanmasında fayda olduğunu
düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“Toplum
bağışıklığı yüzde 70’e ulaşırsa bulaşma durur”
Aşıların
toplum bağışıklığını artırmakta çok önemli olduğunu ifade eden Karabay, “Eğer
bir toplumda bağışık insanların sayısı artar ise enfeksiyonun bulaşma zinciri
kırılır ve toplumdaki enfeksiyon yaygınlığı azalır. Bu nedenle toplumdaki
bağışık insanların sayısının artması hastalığın azalması adına son derece
değerlidir ve önemlidir. Eğer bir toplumun yüzde 70’inin etkene karşı
antikorları olur ise o toplumda hastalığın sıklığı dramatik bir şekilde
değişmekte ve hastalığın yayılması durmaktadır” diye konuştu.
“En
önemli çözüm aşılamadır”
Aşı yaptırma
kararı konusunda herkesin özgür olacağını dile getiren Karabay, “Herkes kendi
bedenine aşı yaptırıp yaptırmama kararını kendisi verecek. Bu aşıların hepsi
dünyadaki en hızlı hazırlanan aşılar. Bu aşıların hazırlanması sırasında pandemi
nedeniyle birçok basamakta hızlandırılma zorunluluğu oldu. Ancak hastalığın
getirdiği risk göz önüne alındığında hastalığı durdurmada en önemli çözümlerden
biri aşılamadır” dedi.