“Başka ülkelerin
iç siyasetine karışmama ilkesini çiğnediler”
“Bu hükûmet için
dış politika ifadesini kullanmıyorum çünkü politikaları yok. Dış ilişkiler
diyorum. Dış politika demek; diplomasi, siyasi diyalog, konuşmak, problemleri
barışçıl yöntemlerle çözmeye gayret etmek demektir. Dostları çoğaltmak, düşmanları
azaltmak demektir. Bizler ayrıldıktan sonra dış politika tamamen dar bir
ideolojik perspektifle yürütülüyor. Cumhuriyet tarihinin ‘Başka ülkelerin iç
siyasetlerine karışmama’ ilkesi vardı, çiğnediler. Başka bir ülkede sorun
olduğu zaman ‘tarafları uzlaştıralım’ demiyorlar. Hemen kolları sıvıyorlar,
başlıyorlar yumruk atmaya. Kime denk gelirse.”
“Irak’ın yeni
gerçeklerini kabul edip, her türlü ilişkiyi geliştirmek lazım”
“Hemen yanı başımızdaki
Irak’a bakın. Bağdat bir kültür ve medeniyet şehri. Mezopotamya uygarlığı var
bu topraklarda. Çok büyük doğal kaynaklar var. Irak’ın yeni gerçeklerini kabul
etmek lazım. Irak’la her türlü ilişkiyi geliştirmek lazım.”
“Hudutların
anlamsızlaştığı bir coğrafya hayalimiz var”
“Bütün bu
coğrafya için bir ilkeyi savunduk. İnsanlar ülkeden ülkeye serbestçe
dolaşabilmeli. Ürünler, ticaret serbest olacak. Sermaye rahat hareket edecek. Fikirler
rahat hareket edecek. Adeta bütün bu hudutların anlamsızlaştığı bir coğrafya
hayalimiz var. Gerçek refah, gerçek barış, gerçek huzur böyle sağlanır.
Sınırlara beton duvarlar örerek değil; tam tersine komşularımıza gönlümüzü ve
kapılarımızı açarak sağlanır. İnsanların, ürünlerin, sermayenin rahat hareket
ettiği coğrafya topyekûn kalkınmayı beraberinde getirecek.”
“Cumhurbaşkanı’nın
vakti kendiyle çelişmekle geçiyor”
“Kongre salonuna
koca harflerle ‘güven ve istikrar’ yazmışlar. Daha kendilerine bile
güvenmiyorlar. Biz onlara nasıl güvenelim? Hükûmetin bir bakanı çıkmış, ortadan
kaybolan bakanın televizyonunu eleştiriyor. Kaybolan bakanın trolleri de diğer
bakana saldırıyor. Bir bakan çıkıyor, ‘Şu zaman şu kadar aşı gelecek’ diyor ama
söylediği kadar aşı söylediği tarihlerde gelmiyor. Sosyal medya hesabından
maske, mesafe, temizlik diyen bakanlara karşın, Cumhurbaşkanı lebalep kongre
yapmakla övünüyor. Bir de tarımı bitiren bir bakan daha var. Aslında hepsi tek
bir kişinin söylediğine bakıyor. Onun da vakti ömrü kendi kendiyle çelişmekle
geçiyor.”
“Sayın Erdoğan;
hukuksuzluk ve fakirleşmedeki istikrarınızdan gurur duyuyor musunuz?”
“Böyle bir
ortamda istikrar yazmışlar duvarlara. Sayın Erdoğan’ın bu memlekete hangi
alanda istikrar kazandırdığına bir bakalım. Hukuk. İstikrar var mı? Hakkını
yemeyelim var. Sayın Erdoğan, Anayasa’yı istikrarlı bir şekilde çiğniyor. Getir
götür talimatlarla alınan kararlar, hukuksuzluğu istikrarlı bir şekilde
büyütüyor. Fakirleşmede istikrar var. İşsizlik istikrarlı bir şekilde artıyor. Hayat
pahalılığı artıyor. Bu tablo Sayın Erdoğan’ı eseri. Şimdi soruyorum; Sayın
Erdoğan, bu eserinizle gurur duyuyor musunuz?”
“Kürtçe’yi
yeniden ‘bilinmeyen dil’ yaptığınız için özür dileyin”
“Hükümete bir
tavsiyem var. Duvarlara, pankartlara, panolara büyük harflerle ‘özür diliyoruz’
yazın. Mesela seçme ve seçilme hakkını gasp ettiğiniz halkımızdan özür dileyin.
Kürtçe’yi yeniden ‘bilinmeyen bir dil’ yaptığınız için, bu milleti yarı yolda
bırakıp, Kürt meselesini yeniden dirilttiğiniz için özür dileyin. KHK’larla
işlerine son verdiğiniz ve yargı kararına rağmen işine iade etmediğiniz
vatandaşlarımızdan özür dileyin. Keyfî kararlarınız yüzünden fakirleşen
milletimizden özür dileyin.”
“Gerginlik artsın
diye yapmayacakları şey yok”
“Halkın güvenini
kaybettikçe ne yaptılar? 6 milyon oy almış, Meclisimizde en çok milletvekili
bulunan ikinci sıradaki muhalefet partisini kapatmayı gündeme getirdiler. Gerginlik
artsın, huzur kalmasın diye yapmayacakları şey yok. Çünkü başarı üretemiyorlar.
Defalarca kendileri ‘Parti kapatmak olmaz’ dedi. Hatta şimdiki küçük ortağa laf
yetiştiriyordu. Zamanında da kapatılmaya çalışılan bir parti vardı. Sayın Erdoğan,
onun kapatılmasını istediği için Sayın Bahçeli’yi kastederek ‘Ülkenin
huzursuzluğunda bunların yeri vardır’ dedi. Şimdi küçük ortağın gemisine
bindiler, rotayı da Perinçek’in eline verdiler.”
“Bizim rotamızı
millet belirliyor”
“Biz; demokrasiyi
yok sayan, şahsi bekalarını bu milletin çıkarlarının üstünde gören, ülkeyi
şiddet sarmalına sokan, çetelerle iş tutan, sokak ortasında siyasetçileri,
gazetecileri döven vesayet odaklarıyla, 28 Şubatçılarla hiçbir zaman ayni gemiye
binmedik. Binmeyeceğiz. Bizim rotamız; insan haklarından, özgürlüklerden,
demokrasiden ve atılımdan şaşmıyor. Bizim rotamızı milletimiz belirliyor.”