Konferansa
medeniyet kelimesinin anlamı ve diğer dillerdeki karşılıklarına dair bazı
bilgiler vererek giriş yapan Prof. Dr. Yılmaz, bu çerçevede medeniyet ile umran
kelimeleri arasındaki ilişkiye dair bazı analizlerde bulundu. Cemil Meriç’in
“Umrandan Uygarlığa” adlı eserinde umran kavramını medeniyete tercih ettiğini
belirten Prof. Yılmaz, umran kavramının medeniyet ile kastedilen manayı ve daha
fazlasını ihtiva ettiğinden dolayı Cemil Meriç’in bu yaklaşımına katıldığını
ifade etti.
Kavramsal
analizlerin ardından Prof. Yılmaz, İslâm Medeniyetinin “Ezelî hikmet”, “Ebedî
risâlet”, “Merhamet” ve “Cihânşümûl adalet” olmak üzere dört temel değerinin
bulunduğunu söyleyerek, ayet, hâdis ve tarihî örneklerden hareketle bu
değerleri açıkladı. Hikmetin her zaman derûnî ve insanları cezbeden bir yönünün
bulunduğunu söyleyen Prof. Yılmaz, Kur’an ve hadislerle hikmete verilen önemden
dolayı İslâm’da hikmetin Müslümanların yitik malı olarak görüldüğünü ve sürekli
olarak canlılığını koruyan bir “hikmet arayışı”nın bulunduğunu vurguladı. Prof.
Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
“İslâm
medeniyetinin temel değerlerinden ikincisi olan ebedî risâlet, İslâm’ın bir
taraftan çağlar boyunca değişmeyen boyutunun bulunması, ancak diğer taraftan da
zamanın değişmesiyle birlikte hükümlerin değişmesini ifade eden ve fetvalarla
kendisini sürekli güncelleyip genç ve dinamik kalan yönünün bulunması anlamına
gelmektedir. Bu değerlerden üçüncüsü ise merhamettir. Hz. Peygamber’in İslâm’ı
kendilerine tebliğ ettiği topluma bakıldığında bu değerin önemi çok daha iyi
fark edilecektir. Zira köleler, kadınlar, kız çocukları ve fakirlere yönelik
merhametsizliklerin zirve noktada olduğu bir topluma İslâm’ı tebliğ etmeye
başlayan Hz. Peygamber’in getirdiği vahiy nuru sayesinde, bu toplumda en
merhametsiz insanlar birer merhamet abidesine dönüşmüşlerdir. Bu noktada
merhametin öğrenilebilen ve sonradan kazanılabilen bir değer olduğunu
görüyoruz. İslâm’ın merkezî bir konuma yerleştirdiği merhamet anlayışı Müslüman
toplumlar tarafından da takip edilerek çok iyi sonuçlar elde edilmiştir.
Değerlerden dördüncüsü ise cihânşümûl adalettir. Sözlükte bir şeyi yerli yerine
koymak anlamına gelen adalet, Kur’an-ı Kerim ve hadislerde büyük önem verilen
bir değerdir. İslâm medeniyetinde adalet, sadece yargı adaleti ve sosyal adalet
gibi hususlara münhasır kılınmayıp, aksine kişinin ahlakî erdemleri hakkında da
kullanılmıştır. Buna göre kişinin ahlakî özelliklerinde ifrat ve tefrite
gitmeden orta yol ve itidal üzere olması da adalet olarak değerlendirilmiştir.”
Konuşmasının
ardından Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz’a SAÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Ahmet Bostancı tarafından hediye takdim edildi.