Vatan Partisi Genel
Başkanı Doğu Perinçek, dün Kübra Par’ın Habertürk’teki “Açık ve Net”
programının konuğu oldu. 26. Dönem CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, İstanbul Yeni
Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Yaşar Hacısalihoğlu, Akademisyenler Prof. Dr. Hasan
Köni ve Prof. Dr. Barış Doster ile Optimar Araştırmaları Başkanı Hilmi
Daşdemir’in de konuşmacı olduğu programda Amerikan yaptırımları ele alındı.
Türkiye – ABD ilişkilerinin geleceğinin ne olacağı sorusuna yanıt arandığı
tartışmada Doğu Perinçek, şu tespitleri yaptı:
“S-400’LER
YALNIZCA SİLAH DEĞİL STRATEJİ TERCİHİ”
“S-400’ler yalnızca bir
silah seçimi değil, aynı zamanda bir strateji seçimi. S-400 mü alalım Patriot
mu, şeklinde bir tercihte bulunmuyoruz. Türkiye, kendi güvenliğini sağlamak
için mecburen bir strateji geliştiriyor. Çünkü ülkemize karşı çok ciddi
tehditler var. Peki, tehdit nereden geliyor? En önemli soru bu. Açık bir
biçimde ABD ve İsrail ekseninden geliyor. Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Suriye’nin
ve Irak’ın kuzeyinde, Kafkaslar’da ve Kardeniz’de, dört bir yanımızda, tehdidin
geldiği yer aynı. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan da geçen Ekim ayında,
Türkiye’nin bir kuşatma altında olduğunu saptadı. Tabii son olarak bu kuşatma
Kaskaslar’da yarıldı. Durum böyle olduğuna göre, bütün savunma konseptinizi,
stratejinizi bu tehdide göre kuracaksınız. Silahlarınızı da bu tehdide göre
seçeceksiniz. Patriot alırsanız, ABD’ye karşı Türkiye’nin güvenliğini sağlayamazsınız.
Bu nedenle, S-400 seçilmiştir. Hiçbir yaptırım veya karar, Türkiye’yi S-400’den
vazgeçiremeyecektir. ABD’nin bize geri adım attırma ihtimali sıfırdır.”
TÜRK
– AMERİKAN SAVAŞI
“Türkiye, 2014’ten beri
ABD’yle bir savaşın içinde.” diyen Perinçek, şu ifadeleri kullandı: “Bu savaş
gerçeğini, Em. Tümgeneral Alaettin Parmaksız da kitabının adını, ‘Türk -
Amerikan Savaşı’ koyarak tespit etmişti. PKK ile savaşırken ABD’nin piyonlarını
hendeklere gömüyoruz. 15-16 Temmuz gecesi, Türk Ordusu’nun Türk polisinin, Türk
devletinin üzerine yürüyenler, ABD’nin silahlı kuvvetleriydi. Ezdik onları.
Hemen sonrasında Suriye’de, Amerikan - İsrail koridoruna girdik. Fırat Kalkanı,
Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında temizlediğimiz güç, ABD’nin ‘kara
ordum’ dediği PKK-YPG’ydi. Şimdi de Doğu
Akdeniz’de, ABD, İsrail’le birlikte namlularını Türkiye’ye doğrultmuş durumda. Doğu
Akdeniz’de, Fransa, Almanya ve Yunanistan’ı üzerimize süren de ABD. Alman
fırkateyni bizim ticaret gemimize silahla çıktı. Gemi kaptanı Yunan ama komutan
İtalya’da, NATO karargâhı komutanı…
İNCİRLİK’TEN
ÇIKMALARI İÇİN SÜRE
Perinçek, ABD’ye
verilecek yanıtın ne olması gerektiğini de şöyle açıkladı: “Şimdi ABD, bizi
hasım ilan etti değil mi? Ama bizi hasım gören ABD, bizim vatanımızda, İncirlik
Üssü’nü kullanmaya devam ediyor. Yapılması gereken, İncirlik Üssü’nün, Türk
Ordusu’nun kontrolüne geçmesidir. ‘3 ay içerisinde buradaki pılınızı pırtınızı
topluyorsunuz ve memleketinize gidiyorsunuz’ demeliyiz. Bugün kesinlikle bu
kararı almak gerekir.”
“NATO
BİZE DARBE YAPIYOR”
“NATO bizi
koruyacakmış(!) Bu bir efsanedir. Hani nerede, bana NATO’nun Türkiye’yi
savunduğu bir tane tecrübe gösterin! NATO, ABD’nin ittifak üyesi ülkeleri kontrol
örgütüdür. De Gaulle’ün 1960’larda ‘Ey Fransa, siz ne sanıyorsunuz NATO’yu?
ABD, bu örgütü hepimizi kontrol etmek için kullanıyor” dediği gibi… Eski İtalya
Cumhurbaşkanı Cossiga da bu gerçeği çok açık söylemiştir. NATO, bizim gemimize
silahla çıkıyor; NATO bize darbe yapıyor. Bu koşullarda Türkiye’nin NATO’ya ve
silahlarına bağlılığı risk oluşturmaktadır. Tehdidi saptadıktan sonra cesur ve
kökten çözümler gerekir. NATO bağları, Türkiye’nin bağımsızlığına, toprak
bütünlüğüne ve ekonomik gelişmesine ket vuruyor.”
TÜRKİYE’NİN
BÖLGESEL İTTİFAKLA ÜRETTİĞİ ÇÖZÜMLER
“Türkiye’nin
güvenliğini nasıl sağlayacağıyla ilgili saptamalar yapan Perinçek şunları
söyledi: “Biz, bölgedeki bütün sorunları, İran ve Rusya ile birlikte çözüyoruz.
İşte Kafkaslar’da son yaşananlar. Ne yaptık? Ermenistan’ın işgalini İran ve
Rusya ile çözdük. 2017’de Barzani’nin Kürdistan referandumu projesini nasıl
yerle bir ettik? Orada da Rusya, İran ve Irak’la işbirliği yaptık. Yine Astan
Süreci de Suriye’nin toprak bütünlüğünün güvencesi oldu. Bir model oluştu. O
modeli Sayın Erdoğan, “Altılı Platform” şeklinde formüle etti. Türkiye’nin bu
şekilde bölge ülkeleriyle kuracağı birlik, ABD’nin başını çektiği Atlantik
güçlerini durduracak, bölgeye barış ve huzur getirecektir. Bu arada Türkiye ve
İran’ın arasına Atlantik fitneleri sokulmak isteniyor. Ama bu girişimler,
Türkiye – İran dostluğunu kesinlikle bozmaz. Ankara – Tahran’ın birbirleriyle
ilişkileri stratejiktir.”
CIA’NIN
TERÖR ÖRGÜTÜ TÜRKİSTAN İSLAM PARTİSİ
“MEHMETÇİĞE
KURŞUN SIKTI”
Perinçek, Hasan
Köni’nin “Çin’e güvemeyiz, Uygur Türkleri konusunda sıkıntı yaşıyoruz”
sözlerine şu yanıtı verdi: “Bu konuda bir Amerikan efsanesi ve uydurması var.
PKK ne ise Türkistan İslam Partisi, diğer adıyla Doğu Türkistan İslam Hareketi
de odur. ABD tarafından eğitilen, CIA tarafından fonlanan örgütler bunlar. PKK
da Türkistan İslam Partisi de Fırat Kalkanı harekâtında Mehmetçiğe kurşun
sıktılar. IŞİD içinde 10 bini militan, 20 bini de aileleri olmak üzere, 30 bin
Uygurlu var. Suriye’nin kuzeyinde çatıştırılıyorlar. MHP’nin yöneticileri de bu
tespiti yaptı. Milli Savunma Bakanlığında, Genelkurmay’da da bunun bilgileri
var. İddia değil, gerçek.”
ÇİN’DEKİ
CAMİİ SAYISI TÜRKİYE’DEKİNİN 2 KATI
Çin’in Uygur bölgesine
ziyarete gittiğini kaydeden Perinçek şöyle devam etti: “Ben Sinciang Uygur Özer Bölgesi’nin başkenti Urumçi'ye defalarca
gittim. Geçen sene de oradaydım. Özellikle camileri gezdik. Camilerde Kur'an-ı
Kerim de var, Müslümanlar özgürce namaz da kılıyor. Yüzlerce, binlerce insan bu
faaliyetlerini yapıyor. Dünyada nüfusa oranla en çok camiinin, Uygur bölgesinde
olduğunu biliyor musunuz? Türkiye'de 1000 kişiye 1 camii düşüyor. Uygur bölgesinde 500 kişiye 1 camii düşüyor.
Bizimkinin iki katı.”
VATAN PARTİSİ
BASIN BÜROSU