Bugün yine öğretmenlerin aşılanması ile ilgi gündem kamuoyunda
konuşulurken onların aşılanması ile ilgili tek söz bile edilmiyor, oysa onlar
aşılanmaz ise tüm öğretmenlerin aşılanmış olması dahi çözüm olmayacaktır.
Onlar; temizlik, yazışmalar, maaş, özlük, tayin, terfi, inşaat, tesis,
bakım-onarım, ulaşım, ihale, planlama, veri işleme başta olmak üzere öğretmen
ile öğrencinin buluşmasından önce bu buluşmayı hazırlamak üzere gereken tüm
lojistik ve destek hizmetlerini yerine getiren, milli eğitimin görünmeyen
kahramanları.
Biz Eğitim Sen Sakarya Şubesi olarak; Milli Eğitim Bakanlığına bağlı
“Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve Genel İdari Hizmetler sınıfı” personeli olarak
çalışan hizmetli, memur, vhki, şef, teknisyen gibi eğitim emekçileri ile iş
yerlerinde görüşerek onların sorunlarını ve taleplerini belirledik.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü başta
olmak üzere, Adapazarı, Serdivan, Erenler, Sapanca, Akyazı, Pamukova, Geyve ve
Karasu İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde çalışan yaklaşık 300 eğitim emekçisi
ile yüz yüze görüşerek, salgın döneminde kesintisiz olarak çalışan eğitim
emekçilerinin talep ve sorunlarını topladık.
Bu çalışmanın sonuçları, konunun uzmanları tarafından yapılacak çalışma
sonrası rapor haline getirilerek hem kamuoyu ile paylaşılacak hem de yerel ve
merkezi düzeyde yetkililere iletilecektir. Bununla birlikte, bir çalışmaya
gerek olmadan hemen çıplak gözle görünen 7 başlıkta topladığımız gözlemlerimizi
paylaşmak istiyoruz.
1- İnsan Yerine Konmak, Muhatap Alınmak: Çalışanların neredeyse tamamı
kendilerine değer verilmediğini, sözlerine ve fikirlerine itibar edilmediğini,
muhatap alınmadıklarını, hafife alındıklarını, küçümsendiklerini ya da önemsenmediklerini
dile getiriyorlar.
2- Ayrımcılık- Adam Kayırma: Çalışanların
büyük bölümü ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. İş bölümü yapılırken, zor ve
riskli işlerin paylaşımında, sınav görevi gibi ekstra gelir getiren
görevlendirmelerde vb. kimi çalışanların “enformel yakınlıklarına” göre
kayırıldığını ve kendisinin ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. Çalışanlar
ayrımcılığı; bir partiye yakınlık, bir sendikaya yakınlık ya da bu yapılardaki
bazı kişilere yakınlık olarak tanımlıyorlar.
3-Mobbing – Baskı: Çalışanların
büyük bölümü “mobbing ve psikolojik baskı” kavramlarının ne anlama geldiğini ya
da yaşadıklarının mobbing ve psikolojik baskı olduğunu bilmiyorlar. Sözlü veya psikolojik baskıya maruz
kalıyorlar, ama farkında değiller. Sohbet ederken maruz kaldıkları baskılara
ilişkin anekdotlar anlatıyorlar ancak buna yönelik soruları ‘’yaşamadık’’
olarak yanıtlıyorlar.
4-Görevi Olmayan İşlerde Çalışma: Başta
yetiştirme yurtlarından yetişen (koruma altındaki çocuk) kontenjanından atanan
emekçiler olmak üzere özellikle yeni atanan memurlara kendileri itiraf
etmeseler de, görev tanımlarında olmayan işler verildiği yapılan çalışmada
rahatlıkla gözlenebiliyor.
5- Aynı İşe Farklı Ücret: Pek çok çalışan aynı iş yerinde aynı işi yaptıkları halde
farklı statülerde (kadrolu, 4B sözleşmeli, taşeron vb.) çalıştıkları için
birbirinden faklı ücret alıyorlar ve birbirinden farklı özlük haklarına
sahipler bu da iş yerinde adı konmamış bir kast sistemi ve hiyerarşi üretiyor.
İnsani ilişkileri zedeliyor, çalışma ortamını olumsuz yönde etkiliyor.
6-Bir Türlü Çözülmeyen Özlük Sorunları/Talepleri: Yıllarca 4-C’den 4-B statüsüne
geçme mücadelesi veren emekçilerin içi boşaltıldıktan sonra 4-B’ye
geçirilmeleri. 1.Dereceden emekli olunsa da 3. Dereceden emekli maaşı alınması.
3000 ek gösterge. Şeflerin ek dersleri yerine getirilen özel hizmet
tazminatının düşük olması. Sene başı eğitime hazırlık ödeneğinden yararlanılma
talebi. Görevde yükselme sınavı ve buna bağlı atamalarda ki eşitsizlikler,
çalışanların çocuklarına yönelik kreş vb. pek çok sorunun/ talebin yıllardır
görmezden gelinmesinden duyulan rahatsızlığı bütün çalışanlar dile
getiriyorlar.
7-Umutsuzluk: Çalışmanın son bölümünde yer alan; bu sorunların çözümüne
ilişkin sorulan sorulara verilen cevaplardan çalışanların içinde bulunduğu
derin umutsuzluk hissi tüm çıplaklığıyla görülüyor. Neredeyse bütün çalışanlar
bu sorulara; “bu sorunlar çözülmez, çözülse de ben görmem ya da böyle gelmiş
böyle gider” vb. cevaplar vererek içinde bulundukları umutsuzluğu dile
getirmişlerdir.
Biz Eğitim Sen
Sakarya Şubesi olarak bu çalışmanın nihai sonuçlarını rapor haline getirdikten
sonra, hem bakanlık düzeyinde hem de İlimizdeki yetkililere bu talepleri
bildireceğimizi ve çözüm için girişimlerde bulunacağımızı tekrar ederken, Tüm
eğitim emekçilerini birlikte mücadele etmek üzere Eğitim Sen’de buluşmaya davet
ediyoruz.