Yazar Saatçi, “Bırakmış olduğu tüm eserler çok önemli ve değerli eserlerdir. Eserlerine düşüncesini ve tarzını yansıtmıştır, Turgut Cansever’i bilen biri yapıya baktığı zaman onun eseri olduğunu kesinlikle anlar. Yapılarda mütevazı olmak gerektiğini vurgular ve sürekli mimarlığın gösteriş için değil, dünyayı güzelleştirmek için yapılması gerektiğini söylerdi” dedi.
Sakarya
Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından
düzenlenen Şubat Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Turgut Cansever ve Mimari Anlayışı’
isimli konferans programı ile devam etti. Ofis Sanat Merkezi’nde
gerçekleştirilen ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Başkanı Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin konuşmacı olarak katıldığı etkinliğe
sanatseverler büyük ilgi gösterdi.
Toplumun her
kesimini kucaklayıcı eserler vermiştir
Prof.
Dr. Suphi Saatçi, “Turgut Cansever 1921 yılında Antalya’da doğmuştur fakat
ailesi Antalyalı değildir. Babası Hasan Bey ise Nihal Atsız’ın cezaevi
arkadaşıdır ve milliyetçi bir doktordur. Turgut Bey’in Osmanlı ve Selçuklu
Devleti sevgisinden dolayı hassas, daha kucaklayıcı bir yanı vardı dolayısı ile
milliyetçiliği işlememiş ve toplumun her kesimini kucaklayıcı eserler
vermiştir. Turgut Cansever meslek hayatının 60 yılını aşan dönemde farklı
kültürleri yaşamış bir yapıya mensuptu. Söylediği cümleleri ve kelimeleri
çevresindeki çoğu kişi anlamasa da sabırla anlatır ve dinlerdi. Mimarlık
gösteriş için yapılmaz, dünyayı güzelleştirmek için yapılır, diğer binalara
hava atmak için yapı inşa edilmez. Yapılarda mütevazı olmak gerektiğini
vurgulardı sürekli” dedi.
Eserlerine düşüncesini ve tarzını
yansıtmıştır
Turgut Cansever’in dünyada üç kez Ağa Han Mimarlık
Ödülü almış tek mimar olduğunu
belirten Saatçi, “Turgut Cansever çocukluk yıllarında babasının
mesleğinden dolayı çok gezmiştir, dolayısı ile anlattıkları, yazdıkları ve
diğer tüm eserleri çok öğretici olmuştur. Turgut Bey’i genelde çok
konuşturmuşlardır, konuşturup kasede almışlardır sürekli, dolayısı ile çok
kitap ve proje bırakamamıştır. Bırakmış olduğu tüm eserler ise çok önemli ve
değerli eserlerdir. Eserlerine düşüncesini ve tarzını yansıtmıştır, Turgut Cansever’i
bilen biri yapıya baktığı zaman onun eseri olduğunu kesinlikle anlar. Cansever 1958'de Beyazıt Meydanı
tasarımına başladı. Bu çalışma, onu kent, imar, koruma alanında mücadele
vermeye yönlendirdi. Bu alanlarda kısa süreli pek çok görev aldı. 1959-1960’ta
kuruluşunda bulunduğu Marmara Bölgesi Planlama Teşkilatı Başkanlığı ve 1961’de
İstanbul Belediyesi Planlama Müdürlüğü; 1974-1975’te Dünya Bankası İstanbul
Metropol Planlama Projesi’ne başkanlık; 1974-1976 arasında Avrupa Konseyi Türk
Delegasyonu Üyeliği; 1975-1980 arasında İstanbul Belediyesi’nde, 1979’da Ankara
Belediyesi’da metropol planlama, yeni yerleşmeler, kent merkezleri ve koruma
danışmanlığı gibi görevlerde bulundu. Bürokraside çalışmak Turgut Bey’e çok
büyük derinlik vermiştir” dedi.