Sakarya
Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından gerçekleştirilen SUBÜ
Konuşmaları’nın 24’üncü konuşmacısı ‘Akademide Nitelikli Çalışma ve
Ödüllendirme’ başlıklı söyleşiyle Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İdris Sarısoy oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ
Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenan Göçer’in üstlendiği
söyleşide; akademik yayınlarda dikkat edilmesi gereken hususlar, yayın
niteliğinin önemi ve akademik başarıların ödüllendirilmesi gibi konular ele
alındı. Aynı zamanda İlim Yayma Ödülleri’nin yürütücülüğünü de yapan Prof. Dr.
İdris Sarısoy; ödüllerin ortaya çıkışı, akademik hayata katkısı ve ödül
verilirken dikkat edilen noktalara da değindi. Söyleşide öğrencilerden gelen
sorular da cevaplandırıldı.
Sadece bir
soruna odaklanılmalı
Yaşadığımız
evrende, dünyada ve toplumlarda milyonlarca sorun olduğunu söyleyen Marmara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İdris Sarısoy,
“Bu sorunlardan bir tanesini çözmeye kalkınca bu sorunu bir an önce
çözeceğimizi zannederiz. Bir akademisyenin ya da araştırmacının hazırlayacağı
makale birden fazla değil, sadece bir sorunu çözmeye odaklanmalıdır. Akademik
yayını diğer yayınlardan ayıran en önemli özellik belirli bir konuda dikey bir
derinliğe sahip olmasıdır. Bu yönüyle gazetelerde, haber sitelerinde ya da
bloglarda yazılan köşe yazılarından ayrılır” diye konuştu.
Nitelik ön
planda olmalı
Bir
akademisyenin de diğer meslek sahipleri gibi görevini en iyi şekilde yapması
gerektiğini kaydeden Sarısoy, “Akademik yayınlarda nicelik de önemlidir. Ancak
ortaya konulan fikirler ve araştırma sonuçları daha sonra binlerce araştırmacı
tarafından okunup değerlendiriliyor ve refere ediliyor. Doğadaki birçok şeyin
ve insanın da bir gelişme evresi var. Akademik yayın da böyle bir şey. Konunun
nasıl ele alınacağına, daha önce nasıl ele alındığına bakmadan bir nitelik
sağlanamaz. Fikir üreten insanların nicelikten ziyade niteliği ön plana alması
gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde bir fikir üretimi ortaya çıkmaz ve
toplumu yanıltmış oluruz. Tezlerde ve makalede yapılan yanlışları geri dönüp
düzeltmek mümkün değil. O nedenle dikkatli olmamız gerekiyor.”
Ödüllendirme
bilinirlik sağlar
Marifet
ve iltifat meselesinin temel bir ilke olduğunu belirten Sarısoy, “Siz çok
kaliteli yayınlar yapıyorsunuzdur ancak tanınmıyorsunuzdur. Akademik alanda
ödüllendirme her şeyden önce bilinirlik sağlıyor. Maddi anlamda verilen ödül ve
teşvikler tabi ki daha motive edici oluyor. Prof. Dr. Aziz Sancar Nobel
Ödülü’nü almadan önce kendisini kaç kişi tanıyordu? Bizler insanız. Yaşadığımız
toplumda bilinirliliğimiz elbet hoşumuza gider ve bizi daha da fazla motive
eder. Bir kişi bir çalışmasıyla ödül alabilir ama o ödüle aday olan yüzlerce
kişi vardır arkasında. Dolayısıyla bu durumda adaylar üzerinde de ödülü alma yönünde
bir motivasyon oluşturur ve daha nitelikli çalışmalar ortaya koymalarını
sağlar. İleride ödüllendirme miktarı arttıkça çalışmalardaki niteliğin de
arttığını göreceğiz” ifadelerini kullandı.
2023’te üçüncü
tören düzenlenecek
İlim
Yayma Ödülleri’ni İlim Yayma Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti’nin kurumsal olarak
ortaklaşa organize ettiğini ifade eden Sarısoy, “İlim Yayma Cemiyeti 1950
yılında, İlim Yayma Vakfı ise 1972 yılında kuruldu. Bugünlerde ilmin yayılması
noktasında çalışmalar yürütüyorlar. İlim Yayma Ödülleri 2017 yılında vakıfta
yapılan bir toplantıdaki fikirden ortaya çıktı. Yaklaşık 30 kişilik bir ekiple
biz bunun üzerinde 2 yıllık bir çalışma yaptık. Hangi kurumlar nasıl ve neye
ödül veriyor, nelere dikkat ediyor ve biz farklı neler yapabilir kısmını
inceledik. Ortak akıl konferansımız ardından raporlarımızın nihai olarak ortaya
çıkacağı bir dayanak oldu. Ödül törenimizin ilkini 2019 yılında ikincisini 2021
yılında yaptık. 2 yılda bir düzenlediğimiz bir etkinlik. Allah nasip ederse
2023’te üçüncüsünü gerçekleştireceğiz.”