Orucun kazası: Gününe gün tutmaktır.
Orucun keffareti: Keffaret niyetiyle köle azad etmek, ondan âcizse iki ay aralıksız oruç tutmak, ondan da âcizse altmış fakiri akşamlı sabahlı doyurmaktır. Doyurmak, yemek yedirmekle olduğu gibi yemeğin bedelini vermekle de olur.
Kazâ her orucun bozulmasına bağlı olup keffaret özellikle Ramazân orucunun edasının bozulmasına bağlıdır. Oruçlunun, mükellef (erginlik çağında ve akıllı) olması, geceden niyetlenmiş bulunması ve kendisine orucu bozduktan sonra semavî (yâni kendi arzusu ile değil Allâh (c.c.) tarafından) bir özür gelmemesi, ikrâh (zorlama) veya hatâ ile değil de isteyerek, bilerek ve bir zorlama altında olmaksızın orucu bozmuş olması ve orucu bozan şeyde kusur olmaması hallerinde keffaret gerekir.
Oruç bozmayı mubah kılan özürler şunlardır:
1. Hastalık, 2. Yolculuk, 3. Zorlayan bir kimsenin zorlaması ile mecburluk, 4. Gebelik, 5. Emziklilik, 6. Bitkinlik...
Oruç bozma mubâh olunca keffaret de düşmüş olur. Günün geri kalanını yapabilirse oruçlu geçirmesi iyidir. Ramazânın gündüzünde iyileşen hasta ve ikâmet eden kimse gibi Ramazân orucunu tutmakla mükellef oldukları hâlde mazeretleri sebebiyle oruca başlamamış olanlar, o günün geri kalanını vaktin hakkını kazaya benzeterek tutarlar.
(Hacı Mehmed Zihni, Muhtasar Ni’met-i İslâm, 170-171.s.)
Mevlâna Takvimi