-“SAYIN MECLİS BAŞKANI’NA
SESLENİYORUZ: KİMİN YAPTIĞINI BİLİYORSANIZ, MİLLETE AÇIKLAYIN.
HANGİ GRUBUN TROLÜYMÜŞ HERKES
BİLSİN”
-“PATLAMALARIN FAİLLERİ VE
ARKASINDA KİMLERİN OLDUĞU DERHAL AÇIĞA ÇIKARILMALI”
-“TÜRKİYE, 7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM SEÇİMİNE KADAR SÜRÜKLENDİĞİ TERÖR, KAOS ORTAMINA TEKRAR MI SÜRÜKLENMEK İSTENİYOR?!”
CHP Grup
Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, TBMM
Başkanı Mustafa Şentop’un AKP’nin trolleriyle ilgili sözlerini değerlendirirken,
“Şentop, AKP’nin trol ağını itiraf etti. Genel Başkanımızın AKP’nin trolleriyle
ilgili ifşasını doğruladı. Demek ki; AKP’de bir trol ağı varmış. Bu ağ, saray
trolleri, pelikan trolleri, Soylu trolleri diye ayrışıyormuş...” dedi. Özkoç, Şentop'u,
bu trollerden bir kısmının hedef aldığının anlaşıldığını belirterek, “Sayın Meclis
Başkanı’na sesleniyoruz: kimin yaptığını biliyorsanız, millete açıklayın. Hangi
grubun trolüymüş herkes bilsin” şeklinde konuştu.
Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sabah saatlerinde elektriklerinin
kesildiğini ifade ederek, özetle şunları kaydetti:
KILIÇDAROĞLU, SAAT 21’DE
TÜRKİYE’YE SESLENECEK
“Sayın Kılıçdaroğlu'nun evinin elektrikleri
kesildi. Nedeni ne? Kemal Kılıçdaroğlu elektrik parasını ödemedi. Ödeyemediği
için mi? Hayır. Peki böyle bir şeyi Kemal Kılıçdaroğlu neden yaptı? Çünkü
siyaset yaptığı ve çok sevdiği ülkesinde 3,5 milyon abonenin elektriği borçları
yüzünden kesildi. Peki o, o insanlar karanlıktayken bu konuyu en etkin biçimde
gündeme taşımadan, evinin bütün ışıklarını yakıp, rahat rahat huzur içerisinde
hayatına devam edebilir miydi? Tıpkı saraydakiler gibi, 1000 odalı saraylarının
ışığını yakıp şatafatlı hayatlarına devam ettikleri gibi, bunu Kemal Kılıçdaroğlu
yapabilir miydi? Yapamazdı. O, tüm Türkiye'nin dikkatini buraya çekmek ve bu
konuda mağdur olan insanların mağduriyetini gidermek için bir eylem
gerçekleştirdi ve bunun sonucunda Kemal Kılıçdaroğlu'nun elektriğini kestiler. Yapmaları
gereken şuydu: ‘Milletimize yüzümüzü dönelim. İnsanlarımız neden elektrik
faturalarını ödeyemez duruma geldiler? Biz ülkeyi neden bu kadar kötü yönettik
ve ülkemizde yaşayan insanlarımızı neden karanlığa mahkum ettik?’ diye
kendilerine sorup, çare arasalardı, bunu yapmazlardı. Ama onların derdi çare değil, onlar
bildiklerini okumaya devam ediyor. Bizim derdimizse milletimiz. Milletimizin
sesi olmaya devam edeceğiz. Sayın Kılıçdaroğlu bu akşam saat 21:00’de konuyla
ilgili evinde çekeceği bir videoyla Türkiye’ye seslenecek.”
“2023 HEDEFLERİ YALAN OLDU, YENİ
HEDEF 2053”
Engin Özkoç, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 yıl önce 2023 için koyduğu hedefleri tek tek
sıralayarak, ülkenin bütün hedeflerde geriye gittiğini belirtti ve “2023
hedefleri yalan oldu, yeni hedef 2053” dedi. Özkoç, özetle şunları söyledi:
“İnsanlar Recep Tayyip Erdoğan'a inandılar.
Erdoğan, 10 yıl önce iktidarının Türkiye için 2023 hedeflerini açıkladı. Dedi
ki; “Türkiye yeni bir anayasa ile ileri bir demokrasiye kavuşacak.” Türkiye tüm
dünya ülkeleri arasında en fazla otoriterleşen ülkeler arasına girdi. Maalesef
tek bir kişinin iki dudağı arasından geçen her şey, Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi olarak yürürlüğe giriyor. Peki, bu söylediği gerçekleşti mi? Hayır.
‘Bir Türkiye hayal ediyorum; bu gök
kubbe altında kardeşliğini pekiştirmiş.’ Sonradan bu dediğinin üstüne ‘Ben
kindar bir nesil istiyorum’ dedi. Doktorlara ‘defolun gidin buradan’ dedi.
Memurları aşağıladı, öğretmenleri aşağıladı. Dediğini yaptı mı gerçekten?
Hayır. Tam tersini yaptı, Türkiye'yi ayrıştırdı, kamplara böldü. ‘Bir Türkiye
hayal ediyorum; vatandaşları mutlu, müreffeh ve özgür.’ Gerçekten Türkiye’de
vatandaşlar, 2023'ün arifesinde müreffeh mi? 3,5 milyon kişinin elektriği
kesildiği için ana muhalefet partisi başkanı ‘ben elektrik paramı ödemem, bunu
düzeltin’ diyor. Onun da elektriği kesiliyor. Asgari ücret açlık sınırının
altında, 45 milyon vatandaş yoksul. Böyle bir Türkiye mi hayal ediyordu acaba
Recep Tayyip Erdoğan? ‘Bir Türkiye hayal ediyorum; dünyanın en büyük 10
ekonomisinden birisi olmuş.’ Şu anda Türkiye dünya ekonomisinde 21'inci sırada.
Hedefi gerçekleştirmiş mi? Yarısını bile gerçekleştirememiş, sıralamada geriye
düşürmüş. ‘Bir Türkiye hayal ediyorum;
milli geliri 2 trilyon dolara ulaşmış.’ Şu anda milli gelir 803 milyar dolar.
Yarısını olsun gerçekleştirdi mi Recep Tayyip Erdoğan? Hayır, sözlerinin hiçbir
tanesini tutmadı. Bir tane
gerçekleştirdiğiniz hedefi söyle, bir tane tuttuğunuz sözü söyle, ayakta
alkışlayalım. Ama yandaşlarına verdiğiniz sözlerin tamamını tuttun. Saray
efradına verdiğin sözlerin tamamını tuttun... Hiçbir hayalini gerçekleştiremeyen
Erdoğan’ın yeni hedef olarak 2053’ü gösteriyor. Peki, hedefler gerçekleşmeyince ne olur? Seçim
nasıl kazanılır? Ne yapılır? Hangi yollara başvurulur? Eğer Milliyet İttifakı
söz konusuysa fitne fesat söyleyerek paramparça etmek gerekir. Yalanlarla bir
Türkiye'yi yönetmek gerekir. Bir kaos ortamına Türkiye'yi sürüklemek gerekir.”
“SALDIRILARIN FAİLLERİNİ DERHAL
BULUN, ÜLKEYİ KAOS’A SÜRÜKLEMEYİN”
Engin Özkoç dün Bursa’da, bugün İstanbul’da
meydana gelen terör saldırılarına ilişkin Türkiye’nin 7 Haziran-1 Kasım 2015
seçimleri arasında yaşadığı kaos dönemine işaret etti ve ülkenin tekrar bir
kaos ortamına sürüklenmesine izin verilmemesi gerektiğini belirtti. Faillerin
derhal bulunmasını istediklerini vurgulayan Özkoç, özetle şunları söyledi:
“Dün bir bombalı terör saldırısı gerçekleşti
Bursa'da. Bir infaz memuru arkadaşlarımız şehit düştü. Bugün İstanbul’da TÜGVA'nın
önünde bir bomba patlatıldı. Soylu'ya soruyorum: Sen muhalefete laf
yetiştirmeye, sarayın tetikçiliğini yapmaya çalışacağına, Türkiye'de terör
bitti demiştin ya, bu terör olayları ile ilgili kendi istihbaratını,
emniyetini, jandarmanı harekete geçirip önüne geçsene. Türkiye tıpkı 7 Haziran
seçimlerinden sonra, 5 ayda 1 Kasım seçimine kadar sürüklendiği terör kaos
ortamına tekrar mı sürüklenmek istiyor? Türkiye'de tekrar bombalar mı
patlayacak, masum insanlar mı öldürülecek? Ve Türkiye bunun ardından olağanüstü
bir hal yaratılıp, bir kaos ortamı mı çıkartılacak? Beklenti bu mu? Bu
faillerin derhal yakalanmasını istiyoruz. O bombayı koyanın bir kadın olduğu
kameralarda tespit edilmiş. Derhal o kişi kimse ve arkasında kimler varsa,
bulun ve görevinizi yapın. Sarayın tetikçiliğini değil, İçişleri Bakanlığını
yapın. Uyuşturucu baronlarıyla, kara para aklayanlarla kol kola dolaşmayı
bırakın, görevinizi yapın. Aksi takdirde Türkiye'yi böyle bir ortam içerisine
sürüklemek, buna buna göz yummak, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili bir beka
sorunu yaratır, bu sorunu yaratan Cumhur İttifakı olur.”
“ERDOĞAN İÇİN DOLAR BAŞKADIR…
Engin Özkoç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün grup
toplantısında dile getirdiği “İsrail ile ekonomik ilişkiler başkadır, Filistin
meselesi başka” sözüne atıfta bulunarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İsrail ile ilişkilerini sürdürebilirsin evet ama
Filistin meselesinde dik duracaksın. ‘One minute’ deyip de kabadayılık
yaptıktan hemen birkaç saat sonra, ‘Ben bunu Sayın Peres için söylemedim,
moderatör için söyledim’ diye kıvırmayacaksın. Papazla ilgili: ‘Ben bu fakir burada olduğu
müddetçe gerekeni yaparım, kimse onu oradan alamaz’ deyip, mesele iş dolara
geldiği zaman kıvırmayacaksın. ‘İnsanları enayi zannediyorlar, Kaşıkçı cesedi
nerede?’ diye hesap sorduğun Suudi Arabistan'a davayı devretmeyeceksin. Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik ve hukuk
hakkından, dolar için vazgeçmeyeceksin. Bu
kafa, dolar kafasıdır... Dolar başka ama Mavi Marmara şehitleri için giderken ‘bana
mı sordunuz?’ diyerek onları arkana dönmek… Dolar için bunu yapmak tam Recep
Tayyip Erdoğan kafasıdır. Tam saray
anlayışıdır. Dolar başka, sığınmacılar ensar olmak ya da göndermek işi
başkadır; ‘sığınmacıları bir gün buradan göndermeyeceğiz, yarın da göndermenin
yollarını arıyoruz’ diyerek lafını yemek de başkadır.
“ŞENTOP, KILIÇDAROĞLU’NUN AKP
TROL İFŞASINI DOĞRULADI”
Tayyip Erdoğan bu dolar kafasından kurtulamadığı
müddetçe hayallerini gerçekleştiremez. Ama onlar gerçekleştiremedikleri
hayalleriyle ilgili Türkiye de başka bir şey yapıyorlar; trollerle bir algı
yaratmaya çalışıyorlar. Bunu ilk defa Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı, dedi ki: ‘AKP
trollerle algı yaratıyor ve gündemi belirlemeye çalışıyor.’ Genel Başkanımız
tek tek saray trol çetesini ifşa etti. Trol ağının Türkiye'deki bize olan
maliyetini, tek tek açıkladı. Yani bir trol gerçeğini Türkiye'nin kamuoyunun
önüne koydu. Şimdi bu trol şebekesi kendi evlatlarını vurmaya başladı. Neden?
‘Ayrıştırmıyoruz’, ‘birlik ve beraberlik içinde bir Türkiye’ demişti ya Recep Tayyip Erdoğan; kendi kurdukları trol
çetelerini de ayrıldılar. Nasıl? Bunu kim ortaya çıkarttı? Kim söylüyor? Şimdi
mağdur duruma düşen Sayın Şentop söylüyor. Sayın Şentop kendisini eleştiren
kişinin bir trol olduğunu, AKP ekiplerinden olduğunu ve kimin adamı, yani kimin
trolle olduğunu da bildiğini söylüyor. İşte bu bir itiraftır. Bizzat TBMM
Başkanı bir itirafta bulunuyor ve neyi doğruluyor? Kemal Kılıçdaroğlu'nun
sözlerini doğruluyor. Demek ki, AKP'de bir trol ağı varmış. Bu ağ, saray
trolleri, pelikan trolleri, Soylu trolleri diye birbirinden ayrışıyormuş. Sayın
Şentop'u bu trollerden bir kısmı hedef almışlar, alırlar...
“ŞENTOP’A SESLENİYORUM; KİMİN
YAPTIĞINI BİLİYORSAN AÇIKLA!”
Ve Sayın Şentop bir mağdur edasıyla ‘bunu kimin
yaptığını biliyorum ve ben bunu açığa çıkartacağım ‘diyor. Biz de buradan Sayın
Meclis Başkanına sesleniyoruz: Kimin yaptığını biliyorsanız, millete açıklayın,
millet de bilsin. Hani 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçinin kim olduğunu
biliyorsunuz, açıklamıyorsunuz ya hala... Soylu size söyledi, hala millete
söylemiyorsunuz ya... Hiç olmazsa burada millete söylediğiniz sözün arkasında
durun, bu hangi grubun trolüymüş açıklayın, bunu da herkes bilsin.”
HASKOLOĞLU NE YAPTI?
Engin Özkoç, Gazeteci İbrahim Haskoloğlu’nun
tutuklanmasını eleştirerek, “Ne yapmış Haskoloğlu? "Kişisel veriler bu
şekilde ele geçiriliyor ve kullanılıyor" demiş. Bunu yaparken önce devlete
karşı olan sorumluluğunu yerine getirmiş, ilgili kurum ve kuruluşları
bilgilendirmiş. Ama şimdi kendi mesleğine olan saygısı var, gazetecilik saygısı
var, onu da yerine getirmesi gerekiyor. Onu da yerine getirmiş, kimseden ses
çıkmayınca bunu kamuoyuna duyurmuş ve derhal tutuklanmış. Tutuklayın... Konuşan
doktorlar olursa tutuklayın, EYT'liler olursa tutuklayın, milletvekillerini
tutuklayın, yazarları, gençleri tutuklayın, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki
öğrencileri tutuklayın... Doğruyu söyleyen muhabirleri tutuklayın.
Televizyonların ekranlarını karartın, insanlarına parmağınızı sallayın. Gerçek
yüzünüzü gösterin, göstermeye devam edin. İstediğimiz tek bir şey var: Demokratik
olarak Türkiye'yi kaosa sürüklemeden bir an önce sandık milletin önüne gelsin,
millet bu dertten kurtulsun” diye konuştu.
“AYM’NİN KURALAR ÇEKİLMEDEN KARAR
VERMESİNİ BEKLİYORUZ”
Özkoç,
Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin seçim kanunuyla ilgili yaptığı itirazı
esastan görüşme kararı almasına yönelik soruya, şu yanıtını verdi:
“60
yıldan beri bu ülke en kıdemli hakimlerin, il ve ilçe seçim kurulları
başkanlığıyla süreci yönetiyorlar. Burayı karıştırmak, hakimleri bir torbanın
içerisine sokup alan yaratmaya çalışmanın hukuksuzluğunu Anayasa Mahkemesine ilettik,
hakkımızı, milletin hakkını savunmak istedik. Anayasa Mahkemesi de ‘bunu
görüşelim’ dedi. Parlamenter sistem zamanında başbakanın ve bakanların seçim
yarışında devletin imkan ve kabiliyetlerini kullanması yasaklanmıştı. Değişiklikle başbakan çıkartılıyor ancak
yerine Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcıları konulmuyor. Cumhurbaşkanı ve
Cumhurbaşkanı yardımcıları için devletin imkan ve kabiliyetlerini, sarayın
imkan ve kabiliyetlerini kullanarak hareket etme serbestliği oluşturuluyor. Bu
doğru değildir dedik. Anayasa Mahkemesi de bunu ciddiye aldı. Görüşecek. Ama Anayasa
Mahkemesi’nden bir tek talebimiz var; kurullar oluşturulmadan, kuralar çekilmeden
bir an önce karar vermesi.”