Özlem Zengin'e Tepki
İYİ
Parti Genel Başkanı Meral Akşener konuşmasında: ''Bir Ak Parti milletvekili, üstelik de, kadın bir milletvekili, çıktı, Ak
Parti’ye göre onurlu kadının tarifini yaptı. Tacize, tecavüze,
utanmazlığa maruz kalan kadınlar için,
utanmadan,“Onurlu kadın bir sene beklemez, ertesi gün şikayet eder” dedi. Yani bu arkadaş diyor ki; “Tacize, tecavüze uğrayan kadın susuyorsa, susmak
zorunda kalıyorsa, onursuzdur.” “Aradan
zaman geçtikten sonra konuşuyorsa, yine onursuzdur.” Milletin vekili olduğunu iddia eden bir insanın sözlerine bakar mısınız? Bir iktidarın milletinden nasıl uzaklaştığına bakar mısınız? Şu utanmazlığa bakar mısınız? Gerçekten ibretlik…'' diye belirti.
Akşener'in
konuşmasından satır başları:
*Bu arkadaşların siyaset anlayışında makbul olan
liyakat değil, cehalet olduğundan,
Özellikle, bilmedikleri, anlamadıkları konularda, üst perdeden konuşmayı marifet sayıyorlar.
Doğrusunu anlatmak da, mecburen bizlere düşüyor…
*Bu arkadaşların, bilimle pek ilgileri olmadığını
biliyoruz ama,
psikologlar, araştırmacılar diyor ki;
“Kadınların yaşadığı travma ne kadar ağırsa, ortaya çıkması da o kadar zordur.”
“Toplum baskısı ne kadar ağırsa, bu konuları konuşmak
da o kadar zordur.”
*Daha da ötesi, bu vizyonsuz arkadaşların dünyada olan bitenden de haberi yok.
Bütün dünyada, kadınlara cesaret aşılayan bir “meToo”
hareketi var.
“meToo” hareketi, toplumun baskısından korkan,
binlerce taciz mağduru kadına cesaret verdi.
*10 yıldır, 20 yıldır saklanan taciz olaylarının ortayaçıkmasına vesile oldu.
Ama tüm bunlar, torunu yaşındaki bir kadın siyasetçiye, sırf kendinden değil diye,
“vitrin süsü” diyebilen bir genel başkan, ve onun
meclis grup başkanvekilinin umurunda bile değil.
*Cinsel tacize, tecavüze uğrayan kadınlar için, başvuru süresi mi var?
3 iş günü içinde
şikayetçi olmayana, namussuz mu diyeceksiniz?
Kadın haklarını içine sindiremeyen erkekler yetmedi, bir de seninle mi uğraşacağız?
Zihniyetiniz batsın.
İYİ Parti, hakkını arayan her kadının daima yanında
olacaktır.
Onlar bıraksa da, onlar size onursuz dese de, biz
sizin yanınızdayız.
Sizi asla yalnız bırakmayacağız.
Akp'li Özhaseki'ye
sert tepki
* Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı'nın, akıl almaz sözleriyle şahit olduk. Bu yönetici çıktı, bu ülkenin 6
milyon vatandaşına “Allah belanızı versin.” dedi.
* Milletine bela okuyan bir siyasetçi. Bu Türk siyasi
tarihinde bir ilk. Bu Türk siyasi tarihinde utançla hatırlanacak bir
terbiyesizlik.
* “Nereden nereye geldi Türkiye”, değil mi? Dün
kendinden olmayana terörist diyen bu zihniyet, Bugün, işi iyice abartıp,
kendine oy vermeyene bela okur hale geldi.
* Böyle devlet yönetilmez. Buradan, başta Sayın Erdoğan'ı
ve partisinin yöneticilerini, ciddiyete ve sorumluluklarının farkına varmaya çağırıyorum.
Titanic Batıyor
Farkındayız
* Evet, işler
sizin için kötüye gidiyor, biliyoruz. Evet, ateş bacayı sarmış,
panik halindesiniz, görüyoruz. Evet, Titanik batıyor, farkındayız. Ama ne
olursa olsun, böyle çıkışlar yapamazsınız. Sırf gündem yaratmak için, bu
memleketin toplumsal dokusuna böyle zarar veremezsiniz.
* Böyle azgınlık, böyle izansızlık olmaz. Kendinize
gelin. O densiz genel başkan yardımcısını da hemen görevden alın, partinizde
mümkünse insan görmeyeceği, eline mikrofon verilmeyeceği bir yere koyun.
* Değerli milletvekilleri; Bu Cumhuriyet kolay
kurulmadı. Ödenen bedelleri hatırladıkça, saygı duymak için o kadar çok
nedenimiz var ki…
* Bu vesileyle, başta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları olmak üzere, Cumhuriyete giden yolun taşlarını döşeyen
kahramanlarımızı, bir kez daha, saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Cumhuriyetimiz, bütün kurumlarıyla, her bir vatandaşıyla, çok büyük bir
hazinedir.
Devlet aklına sahip olmak için de, önce devletin ne
olup, ne olmadığını bilmek gerekir. Ne var ki, Sayın Erdoğan ve yıldızlar
karması ekibinde bunu maalesef göremiyoruz.
Sözlerimizi devlete yapılmış bir saldırı olarak lanse
ettiler
Meral Akşener: ''Gara’daki, 16 şehit verdiğimiz
kahreden olayın ardından, milletimizin gerçekleri bilme hakkı olduğunu dile
getirmiştik.Milletimizin bu hakkını hatırlatınca, devlet
ciddiyetiyle gereğini yapmak yerine, Sözlerimizi
devlete yapılmış bir saldırı olarak lanse ettiler. Talebin muhatabı ülkeyi yöneten hükümetti. Oysa onlar,
muhatabı devlet saydılar. Çünkü kendilerini devlet sanıyorlar. AK Parti ve matruşka gibi iç içe geçtikleri çeşitli boyutlardaki ortakları, devlet değildir. Devlet kanundur, devlet kurumdur. Siyasetçiler gelir geçer, Türk Devleti, Ebed
Müddettir.Her geçen gün eriyen partilerinin, seçim kazanma
stratejilerine devlet politikası denmez. Çünkü, partizanlıkla devlet, tamamen
farklı şeylerdir. Bu yasalara uyduğunuz sürece, hükümet olarak, ancak devletin bir organı olursunuz. Hükümet olarak eylemlerinizi, sözlerinizi yasa yerine
koyamazsınız. Parti trolü gibi hareket eden atanmışlarınızın, abuk sabuk sözlerini, devlet aklı diye
satmaya çalışamazsınız. Uyguladığınız her saçma sapan politikayı da, “devlet politikası olarak” meşrulaştıramazsınız.'' diye
belirtti.
Türkiye’yi o beş müteahhidinize mahkum etmeyin
Akşener: ''Bakın, ilk günden bu
yana ısrarla takip ettiğimiz, her fırsatta gündeme getirdiğimiz bir konu var: “İşsizlik bu kadar artarken, esnafımız siftah yapamaz
halde, kapısına kilit vururken, çalışanlarımız ve emeklilerimiz enflasyona
ezdirilirken, Türkiye’yi o beş müteahhidinize
mahkum etmeyin.” diyoruz. “Yolcu
garantileriyle milletin hazinesini yağmalatmayın.” diyoruz. “Millete, dövizini liraya çevir derken, o beş müteahhite dövizle ödeme yapmayın, sözleşmeleri gözden geçirin.” diyoruz. Türk
milletinin hazinesinden milyarlarca lirayı, gözlerini kırpmadan, eşe dosta
yandaşa dağıtıyorlar. Millete hepi topu, “53 milyar lira destek olduk” diye
övünürken, o beş müteahhide bunun kat kat üstünde garanti parası
ödüyorlar.'' dedi.
* Havalimanlarını işleten şirketlerin, 2020 yılı
içinde düzenlenen ve vadesi 31 Ocak’a ötelenen faturalarının iptaline karar
verdi.
* 2021-2022 dönemine ait kira bedellerinin de 2 yıl
boyunca, yüzde 50 indirimli uygulanmasına karar verdi.
* Mesela, yıllık 1 milyon 300 bin yolcu garantisi
verdiği havaalanını, sadece 7 bin 235 yolcu kullanınca, milletin kesesinden 60
milyon lira ödeyen iktidar, bununla da yetinmeyip, fatura iptal edip, kirada
indirim yaptı.
* Beş bin lira, 10 bin lira, kira ödeyen esnafımıza,
750 lira kira yardımı yapan iktidar, bu kararla, o beş müteahhidine milyarlarca
liralık kıyak yaptı. Yine milletini duymadı.
* Sayın Erdoğan millete gelince cebinde akrep var
müteahidine gelince buyur dükkan senin diyorsun. Utanmadan yokluk çeken
milletinin adına çay atıyorsun. Yazıktır, günahtır. Seni o makamlara getiren o
kodamanlar değil millettir millet.
* Senin artık milletimize verecek bir şeyin kalmadı.
Bunu kabullen artık. Algı karın doyurmuyor Sayın Erdoğan. Siyaset iletişimiyle
ay sonu gelmiyor. Yapay gündemler faturaları ödemiyor.
* Karar merci yalnızca millettir. Sen bu kafayla
gitmeye devam edersen bu cefakâr millet seni sandıkta aya değil eve gönderecek
haberin olsun.
Engelleri yaratan aslında idareciler
Ülkemizdeki dezavantajlı gruplar içinse, sorunlar maalesef daha da büyük.
Mesela engelli vatandaşlarımız, iş fırsatlarından,
kent mimarisine kadar birçok alanda sorun
yaşıyorlar.Bakın, Türkiye’de görme
engelli, ortopedik engelli, işitme engelli milyonlarca vatandaşımız yaşıyor. Resmi kayıtlara göre 2 buçuk milyon, bağımsız araştırmalara göre ise,
9 milyona yakın engelli vatandaşımız var. Biz bu insanlarımıza engelli diyoruz. Ancak biraz yakından bakınca, kendilerini dinleyince görüyoruz ki, engelleri
yaratan aslında idareciler.
Ülkemizin, şehirlerimizin, sokaklarımızın, hepimizin
ortak yaşam alanı olduğunu unutuyoruz.
Aslında engel olan bizleriz.Birleşmiş Milletler
Engelli Hakları Sözleşmesi’ne de imza atılmış,
ama adım atılmamış. Tanıdık geliyor
mu?Aynı İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi.
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesine imza atıyorsan, bunun gereğini yapacaksın.
İmza attığın sözleşmenin, tek bir maddesini bile es geçmeden, gerekenleri harfiyen
uygulayacaksın. Devlet
ciddiyeti, bunu gerektirir. Engelli Hakları Sözleşmesi’nde de görüyoruz.''diye ifade
etti.
“Engellidir yapamaz, engellidir çalışamazdan”
*Ülkemizde engelli
olup çalışmak isteyenlere yönelik iktidarın
bakış açısı,
“engellidir yapamaz, engellidir çalışamazdan” öteye geçmiyor.
*İşte o nedenle, engellilerimiz, yıllardır korumalı iş
yerlerinde istihdam edilmeye çalışılıyor.
Oysa, engelli istihdamını, yalnızca korumalı iş
yerlerine bırakmak,
engelli vatandaşlarımızın niteliklerini,
yeteneklerini, becerilerini, üretime
yapacakları katkıyı,
tamamen yok etmek demektir.
*Bu yanlış bakış açısı, kendisini en fazla kamu kurumlarında gösteriyor.
İktidar, sanki hiç engelli avukat, mühendis, doktor, yazılımcı, nitelikli işçi yokmuş
gibi,
tüm engellileri, bir blok halinde, nitelikli olmayan
işçi sınıfında görüyor.
Bu durum da, “sana iş verdik daha ne istiyorsun”
diyerek,
kendi mesleğini yapmak dışında bir talebi olmayan
engellileri, hayata daha da küstürüyor.
*Engelli vatandaşlarımızın çilesi burada da bitmiyor.
İstihdamda yaşadıkları sorunlar yalnızca işe girişle sınırlı
değil.
Çalıştıkları süre boyunca engelliler, iş sağlığından, yeterli ekipman desteğine kadar,
onlarca sorunla baş etmek zorundalar.
*Tüm bunlara ek olarak, engellilerin 15 yıl çalıştıktan sonra emeklilik hakları olduğu için,
bazı şirketler, 15 yılın ardından, onları zorunlu
emekli etmeye çalışıyor.
Buradan engelli vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum.
Sizler bizim için önemlisiniz
*“Saygı görmek ve onurlu
bir yaşam mücadelesi için desteklenmek.” istiyorsunuz.
Bize göre kalkınan, zenginleşen, mutlu bir Türkiye, ancak toplumun
her kesimini kapsayacak bir büyüme modeli ile mümkündür.
*Size çok daha iyi bir
hayat kalitesi sunacağımızın sözünü veriyoruz.
*Peki, iktidar olduğumuzda, İYİ Parti olarak biz ne
yapacağız?
*İşe ilk olarak, engelli vatandaşlarımıza yönelik bakış açısını değiştirmekle başlayacağız.
Biz, “Hem engellisin, hem de maaş alıyorsun, daha ne
istiyorsun?” demeyeceğiz.
Biz, “Topluma daha fazla katkı vermen, için ne yapabiliriz?” diyeceğiz.
*Kamuda engelli kotasını yüzde 6’ya, özel sektörde ise yüzde 4’e çıkarıp,
“Eşit işe Eşit Ücret” yasasını hayata geçireceğiz.
*İktidarın, tüm
engellileri, niteliksiz işgücü olarak gören, sadakacı zihniyetine son verip,
engelli vatandaşlarımıza, mesleki olarak kota
verilmesini sağlayacağız.
*Özel sektördeki kotanın uygulanmasını da, cezalarla değil,
teşviklerle sağlayacağız.
Özel işyerlerinin, erişilebilir olmasını sağlayacak,
çalışan engelli vatandaşlarımızın, yeterli ekipmana ulaşabilmeleri için, devletin sağladığı
tüm olanakları sunacağız. Engelli bireylerin, iş yerlerinde sömürüyle karşılaşmaması için, etkili
şikâyet mekanizmalarını kurup, denetimleri sağlayacağız.
*Çalışmak isteyen her vatandaşımızın,
becerisine, yeteneğine ve ilgi alanına göre, işe yerleştirilmesini sağlayacağız.
Yalnızca Türkiye’ye
özgü olan, yüzde 40’ın altını engelli görmeme durumunu, ortadan kaldıracağız.
*Çünkü bizim anlayışımıza göre, hak, bir ihtiyaçtan kaynaklanır, ve engellilerin ihtiyaçları da yüzdeler ile değerlendirilemez. Bu açıdan
engellilik oranlarını, yüzdeler olarak
değil, “hafif”, “orta”, ve “ağır” olarak belirleyip, haklardan yararlanma konusunda, büyük farklılıkların oluşmasının önüne geçeceğiz.
*“Engelli Veri Tabanı’nı” kurarak yapılacak yatırımları,
sağlanacak destekleri,
engelli vatandaşlarımızın engel türüne, yaşadıkları bölgeye, gelir dağılımlarına göre
belirleyip, adaletli bir biçimde sunacağız. Bu süreçte, daha önce
desteklerden faydalanan hiçbir engelli vatandaşımızı da, mağdur etmeyeceğiz.
“Destekli İstihdam Modeli”
Akşener: '' Biz, İYİ Parti olarak, hiçbir vatandaşımıza, “yapamaz, beceremez, edemez” demeyiz. Biz, yeterli fırsatlar sağlandığında, milletimizin her
bir ferdinin, her işin altından, alnının akıyla kalkabileceğini, her işi
başarabileceğini biliyoruz. Bunun için de, “Destekli İstihdam Modelini”, bir anönce hayata geçireceğiz. Biz insanımızın engelleri yerine, kapasitelerine odaklanacağız. Destekli
istihdam modelini uygulayıp, onları işe yerleştireceğiz.Kendilerini
geliştirmelerine imkan sağlayıp, destek aldıklarından emin olacağız. Tüm
bunlara ek olarak, İş verenler, İş Koçları ve
Engelli STK’ları arasındaki koordinasyon için, “Engelli İstihdam Koordinasyon Merkezleri’ni” kuracağız. Tüm bu süreçte,
günümüz teknolojisinin sunduğu, tüm imkanlardan
yararlanacağız. Bugün bir yazılım mühendisi, ya da çağrı merkezi operatörü, işyerine gitmeden de şirketine katkı sunabiliyor. Yeni teknolojileri
kullanarak, engelli vatandaşlarımızı bu işlere yönlendirip, İsterlerse, işyerine
gitmeden çalışmaları için, gerekli altyapıyı sağlayacağız. Daha da önemlisi, ulusal ve uluslararası eğitim
kurumlarıyla iş birliği yaparak, engelli öğrencilerimizin çevrimiçi eğitimler yoluyla diploma ve sertifika
almalarını sağlayıp, onları yüksek nitelikli işlere yönlendireceğiz.''diye ifade
etti.