Konuşmasında
ilk olarak Türkiye’deki üniversitelerin çokluğuna işaret eden Prof. Dr. Durmuş
Günay, ülkemizde 205 üniversitenin bulunduğunu söyledi. Üniversite sayısıyla
beraber öğrenci sayısının da oldukça arttığını söyleyen Günay, Türkiye
nüfusunun %10’unun üniversitelerde okuduğu bilgisini verdi.
Prof.
Dr. Durmuş Günay, üniversite kelimesinin anlamını “birin etrafında dönmek, bire
gitmek” olarak açıkladı.
“Batının bir karakteristiği var: Ona boyun eğdikçe ezer.”
Üniversite
sisteminin karmaşıklığına ve düzensizliğine yönelik eleştiri yapan Günay,
Türkiye üniversitelerinin bizi aptallaştırma sürecine soktuğunu ve hepimizin
zihnen parçalandığını ifade ederek sözlerine şu şekilde devam etti: “Üniversite
bir toplumun parçasıdır ve onun bir kültürüdür. Başka bir yerden üniversite
almanız mümkün değil. Kaldı ki Avrupa’nın üniversitesi mükemmel bir üniversite
değil. Amerika’da da üniversite krizlerine dair onlarca kitaplar var.”
Günay,
hayatın sadece bir meslekten ibaret olmadığını söyleyerek “İnsan toplumda
yaşıyor, evleniyor, hocalık yapıyor, yönetiyor, bir alanda uzman oluyor” sözleriyle
kültürün öneminden bahsetti. Kültürü, bütün bilgilerin varoluş sebebi olarak
gören Günay, üniversitelerin öncelikle mensuplarına kültür kazandırmaları
gerektiğini dile getirdi. Kültürün başında felsefe, biyoloji, sosyoloji, fizik
ve tarih alanlarını sayarak her bölümden insanın bu bilimlerle ilgili bilgi
sahibi olması gerektiğini söyledi.
“Üniversite, mensuplarıyla birlikte hakikat peşinde koşan bir topluluktur.”
Hakikati
bulmanın güç olduğundan bahseden Günay sözlerine şöyle devam etti: “Hakikat
kendini gizliyor. Birden ele vermiyor. Peşinden koşturmak istiyor, dirsek
çürütmek istiyor. Araştırma için gece-gündüz çalışmak fedakârlıkta bulunmak gerekiyor.
Araştırmak demek sırrını açmak demektir. İnsan hiçbir zaman hakikate varamaz.
Hakikat, vardığımız yerin az ötesindedir. Daha ötesine varamadığımız şeyi
şimdilik vardık sayıyoruz.”
Üniversite
ve okul arasındaki farka değinen Günay, okulun mensuplarına bilgi aktardığını,
üniversitenin ise mensuplarına kendisinin de bilgi aktarmasını sağlayacak bilgi
aktardığını söyledi. Kişinin zihnindeki kısıtlardan uzaklaşıp çok alternatifli
düşünme yeteneğinin olması gerektiğini belirtti. “Boşlukta bilgi yürümez, bir
yere istinat etmesi lazım” diyen Günay, yanlış da olsa bilginin bir yere
istinat etmesi gerektiğini söyledi.
Prof.
Dr. Durmuş Günay, üniversitenin öncelikle kazandırması gereken şeyin yüksek
ahlaklı ve düşünme becerisi iyi gelişmiş insanlar olduğunu söyleyerek Hz.
Peygamberin “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” sözünü örnek verdi.
Öğrencinin kendi kendisini denetleyerek zaaflarının dejenerasyonlarından
kendisini kurtarabileceğini belirtti ve dosdoğru olmanın önemine dikkat çekti.
Üniversite mezunu birisiyle üniversite okumamış birisi arasında farkın hemen
belli olması gerektiğini söyleyen Günay, üniversitenin sıradanlaşmaması
gerektiğini ve ciddiyet istediğini sözlerine ekledi.
Üniversitenin
öneminden bahseden Günay “Ülkeler artık üniversiteleriyle karşılaştırılır hale
geldi. Bu bakımdan üniversiteler bir toplumun beynidir ve çok önemlidir.
Üniversitenin o toplumun filozofları, düşünürleri tarafından kurulması
gerekir.” dedi.
“Karatahtanın saltanatı tüketilmemiştir.”
Günay,
konuşmasında son olarak uzaktan eğitimden bahsederek, uzaktan eğitimi tehlikeli
bulduğunu belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Ders, hocayla öğrencinin
yakınlığı sayesinde gerçekleşir. Öncelikle entelektüel olarak hoca ve öğrenci
birbirini sevecek. Bilginin geçtiği ortam sevgiyle oluyor. Bunun da yüz yüze
belli bir mesafeden olması gerekiyor.” diyerek derslerin artık her zaman yüz
yüze yapılması temennisiyle konuşmasını sonlandırdı.
Konuşmanın
kaydına aşağıdaki linkten ulaşılabilir: