Meslektaşımız kendisine yapılan usulsüz ve kanunsuz şekilde hastalarını getirmeden ilaç küpürlerini masasına atarak rapor talebinde bulunan hasta yakını tarafından böyle hizmet verilemeyeceğini, hastanın getirilerek muayene ve değerlendirme sonrası gerekenin kendisi tarafından mutlaka yapılacağını beyan etmesine rağmen hasta yakınının ağır hakaret ve küfürlerine maruz kalmış ve bir diğer hastanın da karışması ile birlikte fiziksel darp ve şiddete maruz kalmıştır. Uğradığı saldırı sonrası şuur ve bilinç kaybına uğrayan meslektaşımız hastane güvenlik görevlileri ve diğer personelin de yardımıyla kurtarılmış ve gerekli müdahaleler yapılarak ilimizde bir başka hastaneye sevlkedilmiştir. Kafatasında kırık meydana gelen meslektaşımıza bunu reva gören zihniyeti lanetliyoruz.
Lakin bu temenniler daha tazeliğini korurken sağlık alanında şiddet olaylarının yenisi yaşanmaya devam ediyor. Çok değil 25 gün önce Hendek İlçe hastanesinde icapçı nöbetçi Uzm Dr Ahmet Muşlu'ya saldırı gerçekleşmiş ve yine lanetleme, kınama ve şiddetin yaşanmaması temennileri dile getirilmişti. Peki ne oldu o günden bu yana? Kocaman bir hiç. Aslında sağlıkta şiddet konusu gündemimize 17 Nisan 2012 tarihinde Uzm Dr Ersin ARSLAN'ın Gaziantep'te katledilmesi ile oturdu. Sağlık camiasında sağlıkta şiddet ile farkındalık ve bu konunun artık gözardı edilemeyecek kadar büyük olduğu, önü alınmaz ise endişe verici boyutlara ulaşacağı kanısı oluştu. maalesef öngörüler haklı çıktı. Sağlıkta şiddet, toplumda özellikle kadına yönelik şiddet ile birlikte korkutucu şekilde yükselen bir cinnet haline dönüştü. TBMM'de sağlıkta şiddeti araştırma komisyonu kuruldu raporlar oluşturuldu ama yine de tatmin edici adımlar atılamadı. Sağlık çalışanlarının bu konuda haklı istekleri hep gözardı edildi. Palyatif geçici ve göz boyayıcı tedbirler ile olayın üstü örtülmeye çalışıldı. Bu yapılanlar sağlık çalışanlarında sistemi yönetenlere inançlarını yitirmelerine sebep oldu. Artık sağlık çalışanları kınama lanetleme mesajlarını dinliyor gibi yapıyor ama aslında duymuyorlar. Bu da aslında çok büyük bir tehlikeyi doğuruyor ama sistem yöneticileri bunu da görmek istemiyor veya göremiyorlar. Eğer adalet hukuk bu konuda tatmin edici çözümler bulamaz inandırıcılığını kaybedecek ve kendisine güveni zedeleyecektir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti vatandaşının hukukunu ve hizmet alma hakkını koruduğu kadar hizmet veren çalışanın da hakkını ve hukukunu da korumak zorundadır. Son 4 yılda sağlıkta şiddetin önlenmesi hususunda yeterli ilerleme göremediğimiz gibi aksi tutumlar nedeniyle sağlıkta şiddet vaka sayılarında artış meydana gelmiştir. Hep mi vatandaş suçlu diyenleri duyar gibi oluyoruz. Elbette yaşanan sorunlarda taraflardan diğerinin de kabahati kusuru olabilir ama bu şiddeti meşrulaştırmaz. Hele bir de hasta psikolojisi gibi sudan bir bahane ile hiç açıklanamaz. Hekimler gökten zembille bu topluma inmedi. Bir başka ülkeden veya milletten de gelmedi. Hekimler ve sağlık çalışanları, bu ülkede yaşayan bu toplumun içinden seçilerek bulundukları konuma geldiler. Unutulmamalıdır ki sağlık çalışanları ve hekimler bu toplumun küçük bir örneklemidir ve toplumu yansıtmaktadır. İyilik ve kötülük kavramları toplum ve sağlık çalışanları arasında birbirinden bağımsız olarak değerlendirilemez.
Sağlık çalışanları ve hekimler olarak sağlıkta şiddetin engellenmesi hususunda bizlere kulak verilmesini ve gerekli düzenlemelerin artık bahane üretmeden ivedilikle yasalaştırılmasını talep ediyoruz. Ancak bu arada halkımızdan da bir ricamız mevcut. yaşanan her şiddet olayı siz saygıdeğer halkımızın hizmet alma hakkından çalmadır. Kaliteli hizmet alma hakkınıza lütfen sahip çıkınız. Size sağlık hizmeti sunan hekim ve diğer sağlık çalışanlarına sahip çıkmaz iseniz alacağınız sağlık hizmeti madeni para karşılığı ihtiyaca yönelik malzemeleri veren otomat makinelerinden yaptığınız alışveriş kadar ruhsuz ve kalitesiz olacaktır.
Bu necip milletten ümitvarız çünkü bu millet 15 Temmuz gecesi demokrasisine sahip çıktı. Kaliteli yaşama hakkına sahip çıktı. Sivil ve milli iradesine el uzatılmasına müsaade etmedi. Geleceğine ve hayallerine sahip çıktı. Bu minvalde sağlık alanında şiddete yöneleceklere de kendi hizmet alma hakkına yapılan menfur saldırı gözüyle bakıp engel olacaktır diye düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı ve Gazi Meclisimizden de toplumda yükselen şiddet için gerekli yasal düzenlemeleri yaşadığımız zor günlerde yapılan çalışmalara eş güdümlü olarak yapılmasını beklediğimizi bir kez daha ifade etmek isteriz.
Şiddet bir hak talep etme yöntemi değildir. Her alanda olduğu gibi #sağlıktaşiddetsonaERSİN
Sakarya Tabip odası Yönetim Kurulu Adına
Başkan Dr Fırat KARADENİZ