25 Kasım KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLAR ARASI MÜCADELE GÜNÜ kapsamında belediye meydanında yapacağımızı duyurduğumuz “Şiddet Simülasyon Odası” etkinliğimizi , valilik ; salgındaki büyük artış nedeniyle tüm etkinliklere kısıtlama kararı getirmesi üzerine biz de bu etkinliği halk sağlığını dikkate alarak ileri bir tarihe erteleme kararı almıştık. Ancak 25 Kasım günü sosyal medyada kullanmak üzere materyal üretmek amacıyla halka açmaksızın sadece arkadaşlarımızın çekimleri için sendikanın önüne kurduğumuz “ Şiddet Simülasyon Odası” polis marifetiyle kaldırılmıştır. Bu yüzden tam da burada simülasyon odasını kurduğumuz ve 19.30 kaldırdığımız yerde basın açıklaması yapmayı uygun bulduk.
Kadın cinayetleri politiktir.
Türkiye’de 2020 yılının başından bugüne 285 kadın öldürüldü. Sadece ekim ayında 21 kadın cinayeti işlenmiş, 8 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 21 kadından 12’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 9’u de boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 12 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.
2020 cinsiyet eşitliği raporunda Türkiye 153 ülkeden 130. Sırada bulunuyor.
Türkiye de öldürülen kadınların yüzde 60’ı yaşadıkları evlerde katlediliyor. Pandemi süreci kadınları daha fazla şiddete maruz bırakıyor.Bu durum evin ve ailenin güvenli ve huzurlu bir yer olduğuna dair inanışı ters yüz ediyor.
Türkiye’de siyasal iktidar, erkek egemen ve gerici uygulamalarını, amaçlarını gündemden eksik etmeyerek erkek egemen yasa yapımını bilfiil sürdürmekte ve cinsel şiddet faillerine kolluk yapmaktadır.
Kadın cinayetleri politiktir.
Politik olması kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor. İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün tam ve etkin uygulanması kadınlar için hayatidir. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, kadınları güvenli olduğu iddia edilen dört duvar arasına kapatmakla durdurulamaz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin durdurulmasına yönelik hazırlanan İstanbul Sözleşmesi etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır.
Biz eski eşlerimiz tarafından öldürülmek istemiyoruz.
Biz gece dışarıda kaldığımızda hayati tehlikemiz olduğunu düşünerek korkmak istemiyoruz.
Biz namus cinayetine kurban gitmek istemiyoruz
Biz giydiklerimiz yüzünden tecavüze uğramak istemiyoruz
Biz annelikle kutsanmak istemiyoruz.
Biz hayatımıza dair aldığımız kararlar yüzünden öldürülmek istemiyoruz.
Birinin karısı birinin kızı birinin kardeşi olduğumuz için ve sırf bu akrabalık bağlarından dolayı şiddete uğramak istemiyoruz .
Biz erkek adaleti değil gerçek adalet istiyoruz.
Biz yaşamamızı savunuyoruz.
Kadınlar için özgür bir gelecek, erkek egemenliğine ve var olan mitlere hikayelere direnişiyle gerçekleşecektir. Bu yüzden bizler;birleşerek güçleneceğiz. İstediğimiz ve arzuladığımız yaşamı kurmak için savaşmaya devam edeceğiz. Patriarkal, sömürücü sömürgeci ve ırkçı şiddeti reddeden herkesi harekete geçmeye, kadın mücadelesini zenginleştirmek ve güçlendirmek için bir araya gelmeye çağırıyoruz. Birleştiğimizde her şeyi değiştirebiliriz.
Çünkü
Ben kendimi savunmazsam kim savunur?
Sadece kendimi savunursam ben kimim?
Siz değilse kim?
Şimdi değilse ne zaman?
Yaşasın kadınlar ve mücadeleye devam edenler.
Kadın cinayetleri politiktir.
Türkiye’de 2020 yılının başından bugüne 285 kadın öldürüldü. Sadece ekim ayında 21 kadın cinayeti işlenmiş, 8 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 21 kadından 12’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 9’u de boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 12 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.
2020 cinsiyet eşitliği raporunda Türkiye 153 ülkeden 130. Sırada bulunuyor.
Türkiye de öldürülen kadınların yüzde 60’ı yaşadıkları evlerde katlediliyor. Pandemi süreci kadınları daha fazla şiddete maruz bırakıyor.Bu durum evin ve ailenin güvenli ve huzurlu bir yer olduğuna dair inanışı ters yüz ediyor.
Türkiye’de siyasal iktidar, erkek egemen ve gerici uygulamalarını, amaçlarını gündemden eksik etmeyerek erkek egemen yasa yapımını bilfiil sürdürmekte ve cinsel şiddet faillerine kolluk yapmaktadır.
Kadın cinayetleri politiktir.
Politik olması kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor. İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün tam ve etkin uygulanması kadınlar için hayatidir. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, kadınları güvenli olduğu iddia edilen dört duvar arasına kapatmakla durdurulamaz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin durdurulmasına yönelik hazırlanan İstanbul Sözleşmesi etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır.
Biz eski eşlerimiz tarafından öldürülmek istemiyoruz.
Biz gece dışarıda kaldığımızda hayati tehlikemiz olduğunu düşünerek korkmak istemiyoruz.
Biz namus cinayetine kurban gitmek istemiyoruz
Biz giydiklerimiz yüzünden tecavüze uğramak istemiyoruz
Biz annelikle kutsanmak istemiyoruz.
Biz hayatımıza dair aldığımız kararlar yüzünden öldürülmek istemiyoruz.
Birinin karısı birinin kızı birinin kardeşi olduğumuz için ve sırf bu akrabalık bağlarından dolayı şiddete uğramak istemiyoruz .
Biz erkek adaleti değil gerçek adalet istiyoruz.
Biz yaşamamızı savunuyoruz.
Kadınlar için özgür bir gelecek, erkek egemenliğine ve var olan mitlere hikayelere direnişiyle gerçekleşecektir. Bu yüzden bizler;birleşerek güçleneceğiz. İstediğimiz ve arzuladığımız yaşamı kurmak için savaşmaya devam edeceğiz. Patriarkal, sömürücü sömürgeci ve ırkçı şiddeti reddeden herkesi harekete geçmeye, kadın mücadelesini zenginleştirmek ve güçlendirmek için bir araya gelmeye çağırıyoruz. Birleştiğimizde her şeyi değiştirebiliriz.
Çünkü
Ben kendimi savunmazsam kim savunur?
Sadece kendimi savunursam ben kimim?
Siz değilse kim?
Şimdi değilse ne zaman?
Yaşasın kadınlar ve mücadeleye devam edenler.