Sakarya Üniversitesi öğretim üyelerinden SESAM Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Hakan Yavuz, Dr. Öğr. Üyesi Işıl Ayas ve Dr. Öğr. Üyesi Harun Kılıçaslan, Sakarya’nın mali açıdan değerlendirmesini yaparak Sakarya’nın vergi uyumu konusundaki durumunu ortaya koydu.
Vergi uyumunun, mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirmesi olarak tanımlandığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Hakan Yavuz, “Söz konusu yükümlülüklerden herhangi birinde eksiklik olması ise vergi uyumsuzluğu olarak ifade edilir. Vergi uyumunun ekonomik, mali ve sosyal etkilerinin olması bu kavramın ön plana çıkan unsurlarıdır. Ekonomik yönden kayıt dışılığı, mali yönden vergi gelirlerini ve sosyal yönden de gelir dağılımını etkilemesi, kurumsal düzeyde vergi uyumunu arttırmanın ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır” dedi.
Kayıt dışı ekonomi
ülkemizin yapısal sorunudur
Kayıt dışı ekonominin ülkemizin en temel yapısal sorunlarından biri olduğuna dikkat çeken Hakan Yavuz, “Kayıt dışılığın öncelikli nedenlerinden biri vergi kaçırmadır. Vergi kaçakçılığı ile mücadelede de ekonomik yaklaşımın önerdiği zorunlu unsurların yanı sıra, davranışsal yaklaşım tarafından önerilen gönüllü unsurlara da ihtiyaç vardır. Bu çalışmada hem zorunlu hem de gönüllü unsurlar değerlendirilmiştir” ifadelerini kullandı.
Vergi uyumu araştırmalarının önemli olduğunu vurgulayan Yavuz, bu tip çalışmaların vergi konusunda alınacak kararları, belirlenecek politikaları doğrudan etkileyebileceğini söyledi.
Sakarya’da tahakkuk
eden vergilerin tahsilatı azalıyor
Merkezî yönetimin bütçe gelirleri tahakkuk ve tahsilat açısından değerlendirildiğinde ise merkezî yönetim bütçe gelirlerinden tahsil edilenlerin tahakkuka oranının 2004 yılından itibaren hemen hemen her yıl azalarak 2018 yılına kadar %86,94’ten %62,88’e gerilediği görüldüğünü söyleyen Hakan Yavuz, “Tahsilattaki söz konusu azalış trendi bütçe açıkları üzerinde de önemli etkiler yapmaktadır. Merkezî yönetim kümülatif bütçe gelirlerindeki kadar düşük olmasa da Merkezi yönetim vergi gelirleri tahsilat-tahakkuk arasındaki azalış trendi önemli bir olumsuzluğu ortaya koymaktadır” dedi.
Gecikme faizleri ve
vergi cezalarında önemli miktarda azalma
Sakarya’daki vergi ve benzeri gelirler için ayrı ayrı verilerin incelendiğini belirten Yavuz, “Genel olarak bütün gelir türlerinde tahsilat oranlarının düşme eğilimi söz konusudur. Bunların içerisinde harç gelirleri hem tahsilat oranları bakımından hem diğer gelir türlerine göre düşme eğilimi en düşük olması bakımından en iyi durumdadır. Nitekim tahsilat oranları %90 seviyelerindedir. Bu durumun gelirin niteliğinden kaynaklandığı söylenebilir. Gecikme faizleri ve vergi cezalarında önemli miktarda azalış söz konusudur ki diğer gelir türlerine göre en düşük seviyede bir tahsilat oranı ortaya çıkarak neredeyse sıfıra indiği görülmektedir. Şüphesiz bu durum önemli sorunları beraberinde getirebilecektir. Tahsilat oranları bakımından en yüksek ikinci sırada gelir stopaj vergisi görülmektedir. Kaynaktan kesme yöntemine rağmen bu vergi türünde de tahsilat oranlarının düşme eğilimi göstermesi olumsuz bir durumdur. Kurumlar vergisi ve damga vergisi de birbirine yakın ortalama bir oran ve trend göstermektedir. Ancak kurumlar vergisinde önemli dalgalanmalar söz konusudur. Bunun temel nedeni ise bu verginin ekonomik konjonktüre daha fazla duyarlılık gösterebilmesidir” dedi.
Vergi farkındalığı
artıyor
Çalışmada Sakarya’daki gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin bakışının ampirik olarak da incelendiğini söyleyen Yavuz,
“Gelir vergisine yönelik öne çıkan sonuçlar ele alındığında; gelir vergisi
mükellefleri gelir vergisi ile ilgili yeterli bilgiye sahip olduğunu
belirtseler de bu alandaki değişiklikleri yakından takip etmediklerini ifade
etmişlerdir. Bununla birlikte, mükelleflerin büyük çoğunluğu gelir vergisi
oranlarının yüksek olduğunu düşünmektedir. Gelir vergisi uyumunu etkileyen
faktörlere bakıldığında ise eğitim değişkenin öne çıktığı görülmektedir. Gelir
vergisi uyumunu etkileyen diğer bir değişken ise gelirdir. Ayrıca beyana dayalı
tarhiyat yapılan gelir vergisi mükelleflerinin gelir vergisi algısı stopaj
yöntemine göre tarhiyat yapılan mükelleflerden yüksektir. Bu durum beyana
dayalı tarhiyat yapılan grubun gelir vergisi bilincinin daha yüksek olduğu
göstermektedir. Ayrıca mükellefiyet yılının vergi farkındalığını arttığının
tespiti de diğer bir önemli bulgudur. Çalışmada incelenen kurumlar vergisine yönelik
sonuçlara bakıldığında ise kurumlar vergisi mükelleflerinin vergi ile
değişiklileri gelir vergisi mükelleflerine nazaran daha yakından takip
ettikleri görülmüştür” şeklinde konuştu.