3 yıllık geçiş süreci bulunan
2026 yılında ise fiili olarak hayata geçecek olan AB Yeşil Mutabakatı
çerçevesinde Avrupa ülkelerine üretim ve ihracat sanayicilerin karbon
salınımlarının vergilendirilmesi ve bu sayede de salınımın azaltılması
hedefleniyor.
Konuyla ilgili oda üyelerinin
bilgi sahibi olması adına SATSO Hizmet Binasında ve eş zamanlı olarak online
platform üzerinden hibrit şekilde bilgilendirme semineri gerçekleştirildi.
Çevre Mühendisi Pınar Alpacar ile Yeşil Mutabakat Uzmanı Osman Artık, iklim
değişikliği ve sera gazı emisyonları, ISO 14064 standartlar ailesi ile ilgili
ulusal yasal müeyyideler gibi birçok konuda SATSO üyeleriyle fikir
alışverişinde bulunuldu, sorular cevaplandı.
Eğitmenler konuyla ilgili
sunumlarında katılımcılara genel olarak şu bilgileri aktardılar: “Avrupa kıtası
2030’a kadar karbon salınımlarını yüzde 55 azaltmayı, 2050 yılında da nötr
olmayı hedefliyor. Sadece kendi bünyesindeki üretim için değil başka ülkelerden
aldıkları ürünlerin üretimindeki karbon salınımlarının da bu oranda
azaltılmasını hedefliyor.
Bu hedeflere ulaşabilmek için
kademeli olarak yeni sektörel kriterler, vergiler ve iş modelleri uygulamaya
konulacak. Bunlardan en önemlisi ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren sınırda
karbon vergisi olmaktadır. Bu kapsamda Yeşil Mutabakat’ta seçili sektörler için
getirilecek yükümlülükler, eşyanın karbon içeriği dikkate alınarak
belirlenecek. Avrupa’ya ihraç edilen ürünlerden karbon içeriğine göre ton
başına 30 ila 50 Euro arasında vergi alınması öngörülüyor ki bu rakamın 2026
yılına kadar 80 euro olacağı tahmin ediliyor. Türkiye’nin ihracatının neredeyse
yarısını AB kıtasına gerçekleştiriyor ve bu nedenle bu düzenleme de Türkiye
ekonomisi için oldukça ciddiyet arz ediyor.
Sadece üretim aşamasında tesisten
yayılan karbon değil hammaddenin getirilmesi, ürünün alıcıya teslim edilmesi
gibi süreçlerin lojistiğinde kullanılan yakıtları, paketleme materyalleri gibi
çok ince konulara da dikkat edilecek.
Dünyanın yarasını sarabilmek
adına global bir yaklaşım. Kullanım araçları, ekipmanlar, yakıtların temel
tüketimleri değerlendiriliyor. Süreç kaynaklı çıkan karbon yenilebilir enerji
kaynakları ve geri kazanımların getirdiği karbon değerleri var. Bunun sonucunda
çıkan hesaplama sonucunda bir aksiyon hesaplaması yapılıyor. Bir karbon bankası
kurularak firmaların belli bir zaman içerisinde atmosfere salabileceği karbon
gazına yönelik kredileri bulunması ve bunun aşılması durumunda çeşitli ücretler
alınması planlanıyor.” bilgileri verildi.
Seminerin sonunda hem salondan
hem de online olarak iştirak eden katılımcıların konu ile ilgili soruları
cevaplandı ve bu bölümün ardından program noktalandı.