Söze nasıl başlayacağımı bilmediğim, üzerinde düşünmek, yazmak istediğimde bile objektif kalabilmek için kendimi zorladığım nadir konulardan ‘Kadın Hakları, Kadın Olmak’…
Münevver Karabulut eski erkek arkadaşı tarafından parçalara ayrılmış halde çöp konteynerine atılmıştı… Şu an yaşamış olsaydı 29 yaşında olacaktı…
Özgecan Aslan bindiği bir minibüste tecavüz girişiminin ardından, defalarca bıçaklandı. Dna kalıntıları kalmasın diye elleri kesildi ve yakıldı. Şu an yaşamış olsaydı 25 yaşında olacaktı.
Pınar Gültekin eski erkek arkadaşı tarafından öldürüldü, yakıldı ve yetmedi üzerine beton döküldü.
Emine Bulut eski eşi tarafından, çocuğunun gözü önünde boğazı kesilerek, ‘ölmek istemiyorum’ feryadıyla öldürüldü.
Tuana Sarıkaya bir maganda tarafında öldürüldü.
Şule Çet tecavüz edildikten sonra 20. Kattan atılarak öldürüldü.
Ceren Özdemir evinin önünde hiç tanımadığı bir cani tarafından öldürüldü.
Özgecan’ın yanında biber gazı vardı.
Emine Bulut öldürülmeden sadece yarım saat önce kolluk kuvvetlerine sığınmıştı.
Anıt Sayaç son baktığımda 111’di 4.5 ay önce, şu an bu rakam 355… Bu rakamın içinde daha bilmediğimiz kaç kişi, kaç arkadaşımız, kaç kadın vardır.
Yani asıl mesele ne giydiğimiz…
Gece orda ne işimiz varmış…
Erkekliklerine dokunmamız…
DEĞİL…
Asıl mesele yaşam hakkımızın elimizden alınmış olması…
Her hangi bir işte benimle aynı işe yapan bir şahsın sadece cinsiyetinden ötürü müdür olma vasfı varken, benim regl oluşum (sözde duygu durum değişikliği etkisi) , çocuğum oluşu bahane edilmemeli. Pedimizi alırken saklamak zorunda değiliz.
Bekaret bizi ikiye ayırmıyor mesela… Erişkin olan dişi insana kadın deniyor.
Yalnız kaldığımızda ya davulcuya ya zurnacıya gitmiyoruz…
Evimizin süsü değiliz…
Ebeveynlerimiz dahil kimse bize sahip çıkmak zorunda değil…
Kendimize sahip çıkabiliyoruz. Kendi haklarımızı söke söke alabiliyoruz.
Çocuklarımıza, çevremizdeki insanlara hayırın bir cevap olduğunu, bir kadınında istediği saatte istediği yerde olabilmesinin normal olduğunu, istediğimizi istediğimiz yerde giyebileceğimizi öğretebilmemiz…
Yılar önce kimin yazdığını hatırlamadığım bir söz geldi aklıma ‘Erkekler kadınların zorbalığa, baskıya, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını kabul eder ama SİZİN DEĞİL...’
HAKLARIMIZI SADECE SENEDE 2 GÜN DEĞİL HER GÜN HATIRLAYIN. SÖZDE DEĞİL TAVRINIZDA KALSIN BİZE SAYGINIZ.
YAZAN : Sinem ÇAM
Münevver Karabulut eski erkek arkadaşı tarafından parçalara ayrılmış halde çöp konteynerine atılmıştı… Şu an yaşamış olsaydı 29 yaşında olacaktı…
Özgecan Aslan bindiği bir minibüste tecavüz girişiminin ardından, defalarca bıçaklandı. Dna kalıntıları kalmasın diye elleri kesildi ve yakıldı. Şu an yaşamış olsaydı 25 yaşında olacaktı.
Pınar Gültekin eski erkek arkadaşı tarafından öldürüldü, yakıldı ve yetmedi üzerine beton döküldü.
Emine Bulut eski eşi tarafından, çocuğunun gözü önünde boğazı kesilerek, ‘ölmek istemiyorum’ feryadıyla öldürüldü.
Tuana Sarıkaya bir maganda tarafında öldürüldü.
Şule Çet tecavüz edildikten sonra 20. Kattan atılarak öldürüldü.
Ceren Özdemir evinin önünde hiç tanımadığı bir cani tarafından öldürüldü.
Özgecan’ın yanında biber gazı vardı.
Emine Bulut öldürülmeden sadece yarım saat önce kolluk kuvvetlerine sığınmıştı.
Anıt Sayaç son baktığımda 111’di 4.5 ay önce, şu an bu rakam 355… Bu rakamın içinde daha bilmediğimiz kaç kişi, kaç arkadaşımız, kaç kadın vardır.
Yani asıl mesele ne giydiğimiz…
Gece orda ne işimiz varmış…
Erkekliklerine dokunmamız…
DEĞİL…
Asıl mesele yaşam hakkımızın elimizden alınmış olması…
Her hangi bir işte benimle aynı işe yapan bir şahsın sadece cinsiyetinden ötürü müdür olma vasfı varken, benim regl oluşum (sözde duygu durum değişikliği etkisi) , çocuğum oluşu bahane edilmemeli. Pedimizi alırken saklamak zorunda değiliz.
Bekaret bizi ikiye ayırmıyor mesela… Erişkin olan dişi insana kadın deniyor.
Yalnız kaldığımızda ya davulcuya ya zurnacıya gitmiyoruz…
Evimizin süsü değiliz…
Ebeveynlerimiz dahil kimse bize sahip çıkmak zorunda değil…
Kendimize sahip çıkabiliyoruz. Kendi haklarımızı söke söke alabiliyoruz.
Çocuklarımıza, çevremizdeki insanlara hayırın bir cevap olduğunu, bir kadınında istediği saatte istediği yerde olabilmesinin normal olduğunu, istediğimizi istediğimiz yerde giyebileceğimizi öğretebilmemiz…
Yılar önce kimin yazdığını hatırlamadığım bir söz geldi aklıma ‘Erkekler kadınların zorbalığa, baskıya, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını kabul eder ama SİZİN DEĞİL...’
HAKLARIMIZI SADECE SENEDE 2 GÜN DEĞİL HER GÜN HATIRLAYIN. SÖZDE DEĞİL TAVRINIZDA KALSIN BİZE SAYGINIZ.
YAZAN : Sinem ÇAM