Elâzığ
depremiyle ilgili ön raporda deprem bilinci ve yapı stoklarıyla ilgili vurgular
dikkat çekiyor. Rapor şöyle:
“24
Ocak 2020 günü saat 20.55’te 6.8 büyüklüğünde, merkez üssü Elazığ-Sivrice, odak
derinliği yaklaşık 8 km (AFAD) olan sığ bir deprem meydana gelmiş; Elazığ ve
Malatya başta olmak üzere çevre illerde de büyük oranda hissedilmiştir. Meydana
gelen deprem neticesinde yetkili kurumlar tarafından yapılan incelemelerde,
Elâzığ Merkez ve Sivrice ilçesi, Malatya Doğanyol ve Pütürge ilçeleri başta
olmak üzere çevre belde ve köylerde yıkılan, ağır ve orta hasar alan birçok
binanın olduğu görülmüştür.
100
yılı aşkın bir süredir herhangi bir büyük deprem üretmeyen Doğu Anadolu Fayının
Sivrice bölgesinde, Elâzığ ve Malatya illerimizde hayatını kaybeden
vatandaşlarımız olmuştur. Depremin olduğu andan itibaren kamu ve sivil toplum
örgütlerine ait tüm arama-kurtarma ve ilk yardım ekipleri hızlı bir şekilde
bölgeye ulaşmışlardır. Depremin ilk saatlerinde iletişim (telefon aramaları) ve
ulaşım yoğunluğundan dolayı ilk yardım ekiplerinin enkazlara müdahalesinde
sorunlar yaşanmış ancak duyurular ile bu sorunlar ortadan kaldırılmaya
çalışılmıştır. Ancak sorun kısa süreli dahi olsa toplumumuzda hala deprem
bilinci konusunda yeterli seviyeye ulaşmadığımızı göstermektedir. Meydana gelen
yıkım ve hasarların ilk değerlendirmesi yapıldığında bu büyük depremden etkilenen
betonarme yapıların 1998 Deprem Yönetmeliği öncesi yapıldığı, ayrıca
mühendislik hizmeti almamış yığma yapılar olduğu görülmektedir. Benzer yapı
tipleri arasında özellikle birkaç yapının yıkılması da akıllara uygulama
(projeye uygunluğu, malzeme kalitesi vb.) hatalarının olabileceğini
getirmektedir. 1999 ve sonrası yapılan binalarda (özellikle 2007 deprem
yönetmeliğine göre yapılan binalarda) ciddi olumsuzlukların görülmemesi, yeni
yapılan ve mühendislik hizmeti almış yapıların güvenliğinin test edilmiş olması
açısından önem arz etmektedir.
Bölgede
600’ün üzerinde artçı deprem meydana gelmiş olup vatandaşlarımızın can
güvenliği açısından, yetkili kişiler tarafından teknik inceleme yapılmadan
evlerine girmemeleri, bu inceleme sonucuna göre hareket etmeleri, güvenliğinden
emin oldukları yerlerde yaşamaları gerekmektedir.
Deprem
sonucunda ortaya çıkan tablo göstermiştir ki, Ülkemizde depremin nerede olacağı
ve fayın yeri gibi konular pek belirsizlik göstermemektedir. Bu nedenle tüm
paydaşlar enerjilerini güvenli yapılaşmaya ayırmalıdır. Özellikle 1998 Deprem Yönetmeliği
öncesi yapılan yapıların hızlı bir şekilde gözden geçirilmesi can ve mal
güvenliği açısından bir zorunluluk olmuştur. Ayrıca mühendislik hizmeti almamış
yapıların da ivedilikle tespit edilmesi ve gerekli işlemlerin yapılması da
gerekmektedir.
Meydana
gelen bu deprem ve etkileri ile ilgili detaylı rapor, üniversitemiz tarafından
deprem bölgesinde yerinde yapılacak ayrıntılı inceleme sonucunda en kısa sürede
yayınlanacaktır.
Bu değerlendirmeler doğrultusunda “deprem” konusuyla ile ilgili kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri ve tüm paydaşların artık odaklanmaları gereken konunun “yapı güvenliği” olması gerektiğini hatırlatır, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar dileriz.”