Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kasım Kültür Sanat Etkinlikleri, ‘Türkiye’nin Kaderi’ kitabının söyleşi ve imza günü programı ile devam etti. Yazar Celal Fedai, kaleme aldığı ‘Türkiye’nin Kaderi’ isimli eseriyle ilgili ilk olarak Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi’nde öğrencilerle bir araya geldikten sonra Ofis Sanat Merkezi’nde kültür sanat dostlarına seslendi.
Türkiye’nin Tarihi
Yazar
Celal Fedai, “Biz tarihî kaderimizi Selçuklular ve Osmanlılarla birlikte ele
alırız. Türkiye’de farklı düşünen herkes bir noktada Türkiye’nin tarihi bir
mecburiyeti olduğu gerçeğini kabullenmelidir. Tabii ülkemizde bunu kabul
etmeyen bazı kesimlerin olduğunu biliyoruz. Diğer ülkelerde böyle değildir,
İngiltere’de laikler de muhafazakârlar da ülkelerinin kaderi için bir araya
gelir ve İngiltere’den yana pozisyon alırlar. Türkiye zor durumdayken sırt
çeviren, ülkesinden yana pozisyon almayan bir kesimle karşı karşıya kalabiliyoruz”
dedi.
Tarihi kaderimizle bağımız kopuk
Celal
Fedai, “Bizim tarihî kaderimizle bağımız kopuk cereyan ediyor. Bunun çok
farkında olmayı istemiyoruz işin aslında. Bunu izah etmek için “Türkiye’nin
Kaderi” kitabımda çeşitli başlıklarla bu meseleyi açmaya çalıştım. Türkiye’nin
tarihî kaderini fark etmesi için birtakım entelektüellerin çabası yeterli
olmuyor. Cemil Meriç bu mücadeleyi verdi fakat tek başına ne kadarını
yapabildi? İşte bu yüzden bunun bir entelijansiya mücadelesi olduğunu
düşünüyorum; yani aynı yöne bakan entelektüellerin aynı idealler çerçevesinde bir
araya gelmesi gerekiyor. Bu insanlar farklı alanlarda çalışabilir ama bir ide
için çaba harcarlar. Türkiye’de entelektüeller bazı patolojik hastalıklar
türetiyorlar ve bu isimleri takip edenler bu hastalığı çoğaltıyor. Bu bir
entelijansiya kurmanın önünü kapatıyor.”
Geniş çerçeve
“Her
şeyden önce bir kültür mücadelesi vermemiz gerektiğini sıkça dile getiriyorum.
Kitapta Ruslar ve Amerikalıların nasıl bir kültür iradesi sergilediğini ifade
ettim. Tüm mesele burada, bu devletler kültür iradesine sahipler, biz hâlâ bir
kültür politikası üzerine ilerlemeye çalışıyoruz. Her siyasi dönemde kültür
politikaları değişime uğruyor. Bu yüzden bizim de kurmamız gereken bir kültür
iradesi olduğu inancındayım. Dünyayı bu kültür iradesinden okumalıyız. Tarihi
kaderimize dönmeliyiz, tek reçetemiz bu. Bunun için kültürü, eğitimi, medyayı
ve nice başlığı geniş çerçevelerde tartışmalı, yeni reçeteler sunmalıyız.”