Tarih boyunca, Türk kadınının toplumda
üstlendiği roller değişiklik göstermiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda toplum
içerisindeki etkinliğini kaybeden Türk kadınının, eski yerini tekrar kazanması
adına atılan en önemli adım Türk Medeni Kanunu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından kabulüdür. Türk Medeni Kanunu, İsviçre Medeni Kanunu’ndan örnek
alınarak hazırlanılmıştır. 17 Şubat 1926’da kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926’da
yürürlüğe girmiştir.
Yasanın mimarı, Adliye Vekili Prof. Dr. Mahmut Esat
Bozkurt’un hazırladığı gerekçede Cumhuriyet’in temel perspektifi; toplumsal
ilerleme ve gelişmedir. “Yasaları dine dayanan devletler, kısa bir zaman sonra
memleketin ve milletin isteklerini tatmin edemezler. Çünkü dinler değişmez
hükümler ifade ederler. Hayat yürür, ihtiyaçlar sürekli değişir, din kanunları,
mutlaka ilerleyen hayatın huzurunda şekilden ve ölü kelimelerden fazla bir
değer, bir anlam ifade etmezler.
Medeni Kanunu’nun kabulüyle çeşitli hayat
ilişkilerinin, Mecellenin anlaşılması güç ve karışık hükümleriyle
çözümlenmesine son veriliyordu. Yüzyıllar boyunca değişmez esaslar halinde
saklanmış bulunan kurallarla, her gün biraz daha ilerleyen toplum içindeki
çeşitli ilişkileri düzenlemenin olanaksızlığı açıktır.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli yaşam
ilişkilerini düzenleyen, modern ihtiyaçları karşılayan bir ‘Medeni Kanun’dan
yoksun kalması beklenemezdi.
Medeni Kanun; medeni hukuk alanında köklü bir
değişikliğin başlangıcını teşkil etmiştir. Bu kanun, medeni hukuk kavramlarını
ve kurumlarını dinsel bir temele dayanma durumundan kurtarmış, bunları
lâikleştirmiştir. Atatürk devrimleri ve Cumhuriyetimiz başarılı bir aydınlanma
projesi olup, temelleri demokrasinin ilk ışıkları kabul edilen yasalar ve
uygulamalarla atılmıştır. 17 Şubat 1926'da kabul edilen Medeni Kanun da
bunların başında gelir. Yasa, kadınlara tanıdığı haklar açısından toplumun
Aydınlık yüzü olmuş, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak toplumsal ve
kamusal yaşamda yerini almasını sağlamıştır.
Medeni Kanun, eşitlik ve özgürlük yolunda atılan en önemli adımdır. Türk Medeni Kanunu ile kadınlar sadece toplumsal hayata değil, siyasi hayata da atılmışlardır. Okuma-yazma oranı hızla artmış, kadınlar eğitim, hizmet ve üretim sektöründe daha aktif roller almıştır. Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın ve erkek eşit hale getirilmiş, evliliklerde resmi nikah yapma zorunluluğu getirilmiş, tek eşle evlilik esası benimsenmiştir. Bir toplumun kişilere verdiği değere bakmak için Medeni Kanuna bakmak yeterli olacaktır.
Biz de bu inançla Vatan Partisi’nin Öncü Kadınları olarak Büyük Türk Milletiyle bir hukuk ve uygarlık anıtı olan Medeni Kanunu’muzun kabulünün 95. Yılında sizlerle bir aradayız.
22 Kasım 2001’de Türk Medeni Kanunu maddeleri
üzerinde bazı değişiklikler yapılmıştır.
Medeni Kanun yeni şekliyle kadın-erkek
eşitliğini gözeten, cinsiyet ayrımcılığına son veren, kadınları aile ve toplum
içerisinde erkekler ile eşit kılan, kadın emeğini değerlendiren bir
düzenlemedir. Medeni Kanun ile özellikle aile hukuku alanında bugüne kadar
yaşanan gelişmeler, değişim ve ihtiyaçlar dikkate alınarak çok önemli
düzenlemeler yapılmıştır. Evlenme yaşı, yasal yerleşim yeri, aile reisliği,
boşanma davaları, aile konutu ve konut eşyası, yasal mal rejimi, velâyet, vesayet,
emeğin değerlendirilmesi, mülkiyet, miras ve çocuk hakları konularında,
kadın-erkek eşitliğinin sağlanması yolunda köklü değişiklikler
gerçekleştirilmiştir.
Ulusal egemenlik temelinde kurulan
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan hukuk devriminin temel yasası aynı
zamanda lâik hukukun simgesi Medeni Kanunun kazanımlarından bir adım dahi geri
atmayarak daha da geliştirmek için mücadelemiz devam edecektir.
Medeni Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği
günlerin mücadele coşkusu ve azmi ile bugünü kutluyor, Vatan Partisi Öncü Kadın
olarak görev başında olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Vatan Partisi Öncü Kadın
Sakarya İl Başkanı
Melike Toy