“Tüm ülke yaygın
bir boğulma hissi yaşıyor”
“Gece yarısı
açıklamaları bize muhtıraları, askeri vesayet dönemini hatırlatıyor. O dönemde
de kararlar gece birden açıklanırdı. Bu iktidar ülkeyi yine karanlıktan
yönetilen bir ülke haline getirdi. Zaten karanlık bir döneme girmiş ülkemiz,
maalesef karanlıkta alınan kararlara karşı karşıya. Zaten boğulma hissi tüm
ülkede yaygın bir his olarak yaşanırken iki kararla daha uyandık bu sabaha.”
“Erdoğan bu
milletten özür dileyemedi”
“Daha dün Sayın
Erdoğan’ın önünde iki seçenek olduğunu söyledim. ‘Ya Merkez Bankası’na gereğini
yapacak ya da yanlış tezi yüzünden bu milletten özür dileyecek’ dedim. Sayın
Erdoğan bu milletten özür dileyemedi, Merkez Bankası başkanıyla ilgili bir adım
attı. Son 20 ayda, partili cumhurbaşkanlığından bu yana tam dört tane Merkez
Bankası, dört tane de TÜİK başkanı gördük. Normalde bu görevlerin süresi beş
yıldır. Böyle bir ülkede istikrar sağlanabilir mi? Bunlar akıllara durgunluk
verici gelişmeler. Basiretli yönetim bunu yapmaz. Bunun adı en hafif ifadesiyle
keyfiliktir. Bu hukuksuzluk ve kuralsızlık ülkeyi yöneten zihniyetin en önemli
sorunudur.”
“Bazıları gibi
kadına şiddeti bazen mazur mu görüyorsunuz?”
“Türkiye’yi,
İstanbul Sözleşmesi’nden çekmeye çalışan bir karar var. Bu sözleşmenin konusu
kadına şiddettir, aile içi şiddettir. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir. Bunlara
gerekçe bulunamaz, mazur gösterilemez. Bu uluslararası sözleşme onun
sözleşmesidir. Bu ülkede kadına şiddet sorunu büyüyor. Her gün kadın
cinayetleri işleniyor, her gün aile içi şiddet yaşanıyor. Yıllardır hükûmetin
başındasınız, bu konu hakkında somut ne adım attınız? Hangi önlemi aldınız,
hangi kararı aldınız? Hangi yeni kanuni düzenlemeyi yaptınız? Hangi yeni
uluslararası sözleşmeye imza attınız? Mevcudu yıkmak en kolayı. Madem
beğenmiyorsunuz, yerine ne koydunuz? Daha sağlam bir yasal düzenlemeniz var mı?
Yoksa siz de bazıları gibi kadına şiddeti bazen mazur mu görüyorsunuz? Kadına
şiddetin aması, fakatı, mazereti olmaz. Kadına şiddete karşı topyekûn sağlam
bir duruş göstermek her siyasetçinin, her vatandaşımızın görevidir. Bizim hükûmetten
beklentimiz budur.”
“Kadına şiddetteki
artışın günahı Cumhurbaşkanı’nın boynunadır”
“Sayın
Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum. Bu attığınız adım yüzünden cesaret alan, daha
fazla şiddet gören, kadın cinayetlerini daha farklı gösteren bir tablo oluşursa,
bunun günahı da vebali de boynunuzadır. Bu attığınız adım sebebiyle kadına
şiddette, aile içi şiddette ve kadın cinayetlerinde meydana gelecek her artışın
vebali size aittir. Kadınların ahından korkun. Yerine daha iyi tedbir tedbirleri
açıklayın, kadınların yakasından düşün.”
“TBMM’nin hakkı,
Cumhurbaşkanlığı tarafından gasp edilmiştir”
“Anayasamız ne
diyor ‘Uluslararası sözleşmeler öncelikle bir kanun niteliğindedir’. Meclis’ten
geçer, hatta Anayasa Mahkemesi’ne götüremezsiniz. Normal bir kanundan daha zor
bir iptal yöntemi vardır. Uluslararası sözleşmeler önce Meclis’ten geçip, daha
sonra hükûmet kararıyla yürürlüğe sokulurken, bu sözleşmelerin iptalinin de
yine meclis tarafından yapılması gerekir. Yine yürürlüğe hükûmetin koyması
gerekir. Burada çok açık bir hukuk ihlali var. Bu kararla TBMM’ye ait olan
anayasal bir hak, Cumhurbaşkanlığı tarafından gasp edilmiştir. Bu durumda tek
bir imzayla tüm uluslararası sözleşmelerden çekilebilirsiniz. Tabii, bu yöntem
boyutu. Denilebilir ki Meclis’te de aynı sonuçla karşılaşılabilirdi. Ama esas
kadar usul de önemlidir.”
“Ekonomide çuvallamanın
sorumluluğunu İstanbul Sözleşmesi protestolarına yıkmak isteyebilirler, dikkat
edelim”
“Bu iki karar
niye aynı anda alınıyor? Uluslararası sözleşmeden geri çekilmenin bazı
kesimlerde oluşturacağı infial hükûmet tarafından biliniyor. İnsanlar bir araya
gelip kararı protesto edilebilir. Pazartesi günü finansal piyasalar açıldığı
zaman Merkez Bankası ile ilgili atılan adımın piyasa üzerinde olumsuz etkisi
olacaktır. Sayın Erdoğan bu iki konuyu paketleyip, ‘İşte bunlar sokaklara
döküldü, piyasalar bozuldu’ diyebilir. Kendi hatasıyla bozulan ekonomik
dengeleri, bambaşka bir konu için eylemde bulunan insanların üzerine
yıkabilirler. Bu oyuna aman dikkat edelim. Barışçıl yöntemlerle herkesin kendi
düşüncesini ilan etmesi doğaldır. Ancak hükûmetin istismar edip, kendi
ekonomideki çuvallamasının üstünü örtecek malzeme haline gelmesine de asla izin
vermemeliyiz.”