Sakarya Barosu Başkanı Av. Abdurrahim Burak, Yunanistan'ın sığınmacılara karşı kullandığı sert ve orantısız müdahaleleri eleştirdi.
Anlaşmalar
hiçe sayıldı
Yunanistan’ın insanlık onurunu ve
vicdanını tamamen zedeleyen uygulamalarını kınadıklarını ve bir an önce son
bulmasını gerektiğini kaydeden Baro Başkanı Abdurrahim Burak, “Yunanistan’ın AB
normlarını ve uluslararası anlaşmaları hiçe sayarak sığınmacılara karşı silah,
gaz ve göz yaşartıcı bomba kullanması, kadın ve çocukların da aralarında
bulunduğu kişilere zor kullanılarak şiddet uygulaması, illegal giriş yapanları
tutuklaması, kıyafet, para ve değerli eşyaları hukuka aykırı şekilde el koyması
gibi uygulamalar, insanlıkla beraber Avrupa değerleri ve uluslararası hukuku da
ayaklar altına almıştır” dedi.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi işlevsiz hale geldi
Başkan Burak şöyle devam etti: “Birinci ve İkinci
Dünya Savaşları sonucunda mülteci krizleri tüm dünya ülkelerini Birleşmiş
Milletler nezdinde kararlar almaya yöneltti. Bu bağlamda mültecilerin
haklarının korunması ve takip edilmesi için BM çatısı altında Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) kuruldu. Fakat bugün gelinen
noktada BMMYK tamamen işlevsiz hale gelmiş durumda. Zira 1951 Mülteci
Sözleşmesi ve 1967 Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol’ün koruyucusu olarak
hizmet veren BMMYK’ya göre, mültecilerin korunması devletlerin birincil sorumluluğundadır.
Ama bu durum Yunanistan’da tamamen iflas etti. Diğer taraftan 30
maddelik İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de AB’nin mülteci krizinde işlevsiz
hale gelmiştir. Zira İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 14'üncü maddesinde
"Herkes zulüm karşısında başka ülkelerde sığınma talebinde bulunma ve
sığınma hakkından yararlanma hakkına sahiptir" ibaresi yer alıyor. Yani
Yunanistan’ın uygulamaları ne söz konusu 14’üncü madde ne de BMMYK
koruyuculuğunu yaptığı değerler ile bağdaştırılabilir” şeklinde konuştu.
Yeni bir düzenleme gerekiyor
“Son
dönemde mülteci akını karşısında Yunanistan’ın İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nde yer alan maddeleri, AB normlarını ve uluslararası anlaşmaları
hiçe sayan uygulamaları uluslararası sistemin çöküşünün bir emaresi olabilir. Çünkü
uluslararası sistemi ve AB’yi ayakta tutan tüm değerler ayaklar altına alındı.
Yaşanan söz konusu çöküş yeni bir düzenleme gerekliliğini gözler önüne sermektedir”
ifadelerini kullandı.