Serdivan Kaymakamı Muhsin Çatmadım, İl Milli Eğitim Müdür
Vekili Ergüven Aslan, Serdivan İlçe Milli Eğitim Müdürü Ali Dere’nin de eşlik
ettiği ziyarette Vali Ahmet Hamdi Nayir’e bilgiler veren Okul Müdürü Yalçın
Sevindik, 24 derslikte 52 öğretmen ve 724 öğrenci ile eğitim-öğretim
hayatlarına devam ettiklerini ifade etti.
9, 11 ve 12. sınıfları gezerek derslere katılan Vali Ahmet
Hamdi Nayir, öğrenciler ve öğretmenlerle bir süre sohbet etti.
“Her
Yol Matematiğe Çıkıyor”
11/C sınıfında Matematik dersinin önemine değinen Vali
Nayir, “Hayatın her noktasında mutlaka matematikle karşılaşacaksınız.
Mühendisliğin temelinde matematik vardır, tıbbın temelinde yine matematik
vardır, neye bakarsanız bakın mutlaka bir ölçü, bir prensip vardır ve her şey
dönüp dolaşıp en sonunda matematiğe dayanır. Zaten hem normal sınavlarda hem de
üniversite sınavlarında daima matematiğe rastlayacaksınız. Sizler seçilmiş
öğrenciler olarak varlığınızı ve farkınızı matematikte de göstermeye
çalışmalısınız.
Umarım hedeflerinizi belirleyip ona güzel bir şekilde
ulaşırsınız. Umutlarına kavuşanlar aslında sizden daha iyi imkânlara sahip
olmadıkları halde hedeflerine ulaştılar, sizler de bu güzel imkânları
değerlendirip azmederseniz, tüm hayallerinize ulaşabilirsiniz. Öğrencilik
döneminiz de bir gün bitecek ve sizler bizlerin yerine geçip sınıfları
gezeceksiniz, o zaman bugünkü duyguların aynısını yaşayacaksınız” diye belirtip dersin konusu üzerine
öğrencilerle sohbet etti.
“Başarının
Yolu Dersi ve Öğretmeni Sevmekten Geçiyor”
9/C sınıfı İngilizce dersinde okulda iki yabancı dilin
öğretilmesinin büyük artıları olduğuna dikkat çeken Vali Ahmet Hamdi Nayir, “Özel
şartlar gerektiren böylesi bir okulu tercih ettiğiniz için ailelerinizin de
sizlerden önemli beklentileri vardır. Yalnızca ailelerinizin değil, okul
idarecilerinizin, öğretmenlerinizin ve bizim de sizlere olan güvenimiz yüksek,
bizi mahcup etmeyeceğinize inanıyoruz. Sizlerin çok başarılı kişiler
olacağınıza inancımız tamdır. Bir derste başarılı olmanın ilk şartı, o dersi
sevmekten geçiyor. Sevmeye başladığınız zaman başarının ilk yoluna girmiş
oluyorsunuz, bunun ikinci yolu ise o dersin öğretmenini sevmektir.
Öğretmeninizle gönül bağı kurduğunuzda başarı kendiliğinden geliyor. Öğrencilik
yıllarıma dönüp baktığımda ben de öğretmenini sevdiğim derslerde daha başarılı
olduğumu görüyorum. Ancak bir derse karşı ilgimin azaldığını hissettiğim
zamanlarda, öğretmenini sevdiğim için, onu üzmemek için bir bahane bulup o
derse sıkı sıkıya sarılmaya çalışırdım.
“Her
Gayretin Karşılığı Başarıdır”
Bizler etrafı daima karışık olan çok zor bir coğrafyada
yaşıyoruz. Bu coğrafyada ayakta kalabilmek için güçlü olmamız gerekiyor. Bunun
yolu da güçlü insanlardan, iyi eğitim alan insanlardan müteşekkil bir millet
oluşturmaktan geçiyor. Devletimiz, öğretmenleriniz, aileleriniz sizlerin daha
iyi şartlarda eğitim alabilmeniz, vatanına, milletine hayırlı bir insan
olabilmeniz için gayret gösteriyor. Sizlere daha iyi bir gelecek hazırlayıp
bizlerden daha iyi yerlere gelebilmeniz için uğraş veriliyor. Sizlerin de bu
gayretlere her alanda başarılı olarak cevap vermenizi istiyoruz. Sizler şuan
hem bizlerden hem de anne ve babalarınızdan daha iyi imkânlarda eğitim
alıyorsunuz. Bizim zamanımızda imkânlar kısıtlı olsa da, bu zorlukları birer
bahane olarak görmedik ve çok çalışıp bir yerlere gelmek için büyük gayret
gösterdik. Sahip olduğunuz imkânları iyi bir şekilde kullanıp daha da başarılı
olabilmek adına çalışmalar yapmanızı istiyoruz.
“Sizlerle
Bir Arada Olmak Bizleri de Mutlu Ediyor”
1 milyon nüfuslu Sakarya’mızda üniversitelerimizi de dâhil
edersek yaklaşık 300 bin civarında öğrencimiz olması önemli bir rakamdır. Bu
duruma kayıtsız kalmadığımızı göstermek adına ilin idarecileri olarak bizler de
her Çarşamba günü bir okulu ziyaret edip öğrencilerimiz ve eğitimcilerimiz ile
bir araya gelmeye çalışıyoruz. Bu ziyaretler sırasında onlara çok önem
verdiğimizi bildirirken aynı zamanda bizler de büyük bir şevk ve heyecan
duyuyoruz” diyerek
öğrencilere geleceğe dair planlarını sordu.
“Okuldaki
Dostlukların Önemi Büyüktür”
12/F Matematik dersinde okul sıralarında edinilen
dostlukların önemine değinen Vali Nayir, “Ortaokulu ve liseyi beraber
okuduğum bir arkadaşımla üniversitede de aynı bölümde okuduğum için kendimi
şanslı hissediyorum. Okullardaki dostluklar, başka bir yerde asla bulunamıyor.
Gelecekte güzel bir şekilde hatırlayacağınız en safi, en güzel duygular, şu
sınıflarda, şu sıralarda yakalanan dostluklardır. Bunun için birbirinizden
kopmamanızı ve birbirinizi unutmamanızı tavsiye ediyorum.
“Engeller
Başarıya Mani Değildir”
Sizler böylesi özel yetkinlik gerektiren bir okulu kazanıp,
bugünlere kadar gelerek başarısını ispatlamış gençlerimizsiniz,
çocuklarımızsınız. Başarıyı yakalayamayanlar azmetmedikleri için, kararlı
olarak yollarına devam edemedikleri için ilerleyemezler. Ülkemizi dünyada her
alanda tanıtan birçok başarılı bilim insanı ve sanatçımız var. Onlar
çocukluklarında, gençliklerinde yaşadıkları zorlukları, engelleri bir bahane
olarak ileri sürmeden başarılı olmak için çok çalışmış ve başarıyı
yakalamışlardır. En son örneğini de adını Nobel Kimya Ödülü ile duyuran Prof.
Dr. Aziz Sancar’dan gördük. Okuduğu ortamı, sahip olduğu imkânları göz önüne
alırsak bugünkü konumuna gelmesine mani olacak yüzlerce engel vardı, ancak o
hiçbirine takılmadan azmederek bugün dünyanın sayılı bilim insanlarından birisi
oldu. Onun gibi yüzlerce örnek insanımızın hayatının sizler için de bir ufuk
olmasını istiyoruz. Hayalinize kavuşmak için hevesli olur, arzulu olursanız,
önünüzde set olacak hiçbir şey kalmayacaktır, yeter ki isteyin” diyerek üniversite sınavına dair
tavsiyelerde bulundu.
“Hayata
Gülümseyen Bir Penceren de Bakmak Lazım”
Hayata biraz da espri penceresinden bakmak gerektiğini
belirten Vali Ahmet Hamdi Nayir, “Kendi adıma, kendi mesleğim açısından
‘Devletin yüzü asıktır’ söylemini kırmaya çalışıyorum. Çarşamba günleri ziyaret
ettiğimiz okullarda ve sınıflarda sizler gibi gençlerimizin yüzünü güldürmek
bana da mutluluk veriyor, sizlere de hayata biraz bu açıdan bakmayı tavsiye
ediyorum. Hayat elbette ciddilik gerektiriyor, ancak bazı noktalarda espriye de
yer ayırabilmemiz lazım, olabildiğince hayatın gülen yüzüne de bakmanız
gerekiyor. Bu coğrafyalar Mevlana’ları, Yunus Emre’leri yetiştirdiği gibi, aynı
zamanda esprileri ve zekâsıyla nam salmış Nasreddin Hoca’ları da yetiştirmiştir.
Hayatınızda hem ciddiyete hem de gülümseten detaylara yer vereceğiniz zamanlar
olmalıdır.
Anadolu’da vatan, millet dedikten sonra üçüncü bir kelimeyi
daha ilave edip bir de Sakarya diyorlar. ‘Vatan, Millet, Sakarya’ üçlemesi,
mukaddesatımız uğruna her türlü fedakarlığa hazırız demektir, sizler de böyle
bir ilde yaşıyorsunuz, bunun farkını mutlaka görün ve hayatınıza yansıtın” dedi.
“Güçlü
Kalmamız Gereken Bir Coğrafyadayız”
Sınıf gezileri sonrası Öğretmenler Odasında öğretmenlerle
bir araya gelen Vali Nayir, yürütülen kamu hizmetleri içerisinde eğitimin her
zaman ilk planda olduğuna değinerek, “Ferdi, aileyi, toplumu, kısacası
herkesi ilgilendiren konuların başında eğitim geliyor. Herkesin hayatının
yarısından fazlasını eğitim oluşturuyor. Sizler burada başkalarının
çocuklarıyla ilgilenirken, başka bir okulda da sizlerin evlatlarının hayatına
değer katmaya çalışan başka bir öğretmen arkadaşınız var.
Sahip olmamız gereken en büyük güç; iyi eğitilmiş, hayatı
bilen, kişiliğini bilen, önemli bilgilerle teçhiz edilmiş insanlara sahip
olabilmek, böyle bir toplumu oluşturabilmektir. Bu hamur sizlerin ellerinde
şekil alıyor. Zayıf kalanlara hayat hakkı tanımayan bir coğrafyada yaşıyoruz,
dolayısıyla güçlü olmamız, geleceğe ait en büyük teminatımızdır. Bu güç, iktisadi
güçten, siyasal güçten daha da önemlisi, iyi yetişmiş insan gücüdür. İyi
yetişmiş bir insan gücünüz yoksa, askeri gücünüz de boşa çıkabilir, iktisadi
gücünüz de, siyasi gücünüz de boşa gidebilir. Çünkü diğer iki gücü de yine iyi
yetişmiş insanlar ortaya çıkarabiliyor. Bizler de, iyi insan yetiştirmede en
çok güvendiğimiz öğretmenlerimiz ile bu konuda yapılabilecekleri istişare etme
arzusuyla yola çıkıyoruz ve her hafta bir okul ziyaretinde bulunuyoruz. Ortak
olduğumuz derslerde çocuklarımızın ufuklarını geniş tutmaya, onların
cesaretlerini artırmaya çalışıyoruz. Dilimiz döndüğünce ailelerinin, sizlerin
ve bizlerin kendilerine büyük bir güven duyduğumuzu, onları başarılı
bulduğumuzu ifade ediyoruz.
“Helalinden
Kazanılmış Olan Az da Olsa Değerlidir”
Eğitimdeki kaliteyi mutlaka artırmamız gerekiyor. Veliler
her ne kadar çocuklarının çok iyi soru çözenlerden olmasını istiyorlarsa da,
biz bunun doğru bir düşünce olmadığını biliyoruz. Yalnızca soru çözüp hayatın
gerçeklerinden habersiz, değerlerinden habersiz gençler olmalarını istemiyoruz.
Çok iyi soru çözmüş, çok iyi puanlar almış, daha sonra sınavlardan iyi bir
derece elde edip önemli bir mevkiye ya da makama ulaşmış bazı insanların
sorunların çözümünde yetersiz kaldıklarına çok fazla şahit olabiliyoruz.
Adına “Değerler Eğitimi” dediğimiz dersleri ayrı bir ortamda
değil de, her dersin içerisine dağıtılmış şekilde vermemiz gerektiği
kanaatindeyim. Yani Matematik dersinde 4’ün 2’den büyük olmasını öğretirken;
kendi gayretiyle, başarısıyla helalinden kazanılan 2 TL’nin gayrimeşru yoldan
kazanılan 4 TL’den çok daha büyük ve değerli olduğunu söyleyebiliriz. Çocuk
Matematiği öğrenirken bu değeri de örnek vererek anlatabilmeliyiz. Hayata dair,
paylaşıma dair, insan ilişkilerine dair hususları her dersin içerisine kısım
kısım katarak çocuklarımıza verebilmeyi önemsiyoruz. Çok iyi soru çözen,
girdiği her sınavda başarılı olan, ancak insan ilişkilerinde sıfır, akraba
ilişkileri, aile ilişkileri, toplum ilişkileri, arkadaş ilişkilerinde
beceriksiz bir nesil ile karşı karşıya kalmak istemiyoruz.
“Öğretmen
Hayata Değer Katan Kişidir”
Her dönemin kendinden öncekini eleştirme âdeti mutlaka
vardır. M.Ö. 300 lü yıllarda yazılmış bir eserde Aristo kendisinden önceki
döneme bakarak, 'Kalmadı, saygı kalmadı, sevgi kalmadı, toplum dejenere oldu'
diyordu, her dönem bir önceki dönemle kıyaslayarak bunları tekrar edebiliyor.
Bizler de aynı şeyleri bugün için söylerken, bizden sonrakiler de bu cümleleri
kullanıp bu duyguları mutlaka yaşayacaklardır. Ancak toplum ilişkilerinde, insan
ilişkilerinde zayıflama olduğunu görüp bu konulara biraz daha fazla eğilmemiz
gerektiği kanaatindeyim. Bu konularda geleceğimizi şekillendirecek olan
öğretmenlerimize herkesin her alanda yeterince destek olması gerekmektedir.
Öğretmen yalnızca bilgi veren değil, çocuğun hayatına değer katan kişidir.
“Bu
Oda En Güzel Aile Ortamına Örnektir”
Çok değişik alanlarda eğitim almış, farklı coğrafya ve
kültürlerden gelen öğretmenlerimizin özelini oluşturan Öğretmenler Odasının da
çok önemli bir havası olduğuna inanıyorum. Bir aile ortamı içerisinde
birbirinizi motive ettiğiniz, tecrübelerin aktarıldığı, enerjinin paylaşıldığı
yer olması, buranın önemini daha da fazla artırıyor. Okulumuzda da
Sakarya’mızda olduğu gibi çok farklı yerlerden gelen kişiler bulunuyor.
Sakarya'mız Türkiye'nin özeti diyoruz, aynı zamanda okullarımız da demek ki
bunun bir parçası olarak farklı kültürlerden, farklı coğrafyalardan
insanlarımızı buluşturuyor. Bunların hepsi birer faydaya dönüştürülebilir,
mutlaka her yörenin kendine ait bir güzelliği vardır, güzellikler de taklit
edilebilir hususlar olmalıdır. Oradaki bir güzelliği diğer arkadaşımız da kendi
hayatına tatbik ederek, taklit ederek onu yaymaya çalışmalı diye düşünüyorum.
“En
Büyük Sermayeniz Öğrencilerinizin Başarısıdır”
Omuzlarınızdaki yükün ağır olduğunu biliyoruz. Ancak bu yükü
taşımanın mutluluğunu herkes anlayamaz. Öğretmenlik, ancak hevesle, zevkle
yapıldığı takdirde karşılığını gönül rahatlığı ve gurur olarak verir. Eğer
dünyada bir memuriyet yapılmak isteniyorsa, en güzel mesleklerden birinin
öğretmenlik olduğuna inanıyorum. Bu mesleğin geleceğe ait size çok önemli bir
değer bırakacağını, öğrencilerinizin gelecekte size duyacakları saygının,
sevginin çok büyük bir sermaye olduğunu söyleyebilirim” diye sözlerine ekledi.
Öğretmenler Odasındaki toplantıda onlarla tek tek tanışarak
görüş alışverişinde bulunan Vali Ahmet Hamdi Nayir, hepsine görevlerinde
başarılar dilediğini de ifade etti.