Ne mutludur ki, cenneti annelerin ayakları altına
seren bir inancın, kadını ve erkeği madalyonun iki yüzü gibi telakki eden bir
medeniyetin mirasçılarıyız. Milletlerin ve ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin
bir ölçütü de kadına verilen değer ve gösterilen saygı, sağlanan haklar ve
onların toplum hayatına katılma düzeyleridir.
Nitekim Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, “Bir toplum aynı gayeye bütün
kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse, ilerlemesine ve medenileşmesine
teknik bakımdan imkân, ilmi bakımdan ihtimal yoktur” diyerek Türk kadınına
sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, iş dünyasında, bilim ve sporda,
hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette
erkeklerle eşit haklara sahip olmasının yolunu açmıştır.
Bizim köklü geleneklerimiz ve medeniyet tasavvurumuz
bu anlayışı bir vazife olarak omuzlarımıza yüklemektedir. Bundan ötürüdür ki,
bugün kadınlarımız toplumsal hayatın her alanında başarıyla yer almakta,
ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için başrol üstlenmekte ve hangi alanda
olursa olsun üzerlerine deruhte ettikleri görev ve sorumlulukla başarıdan
başarıya koşmaktadırlar.
Ülkemize hizmetleriyle değer katan, tüm kadınlarımıza
örnek olacak başarılarıyla adından söz ettiren, genç nesillere ışık tutan,
geleceğimize yönelik tehditler karşısında dimdik duran, cesur ve özgüveni
yüksek kadınlarımız geleceğimizin inşasında en önemli güvencemizdir.
Tarihimiz boyunca her alanda ailesinin, aziz
milletimizin ve ülkesinin menfaatlerini gözetmeyi şiar edinen kadınlarımızın,
yeni neslin bilinçli, sevgi dolu yetişmesinde ve ülkemizin müreffeh geleceğinin
inşasında üzerlerine düşeni geçmişte olduğu gibi ziyadesiyle yerine getirmeye
devam edeceklerine olan inancımız, bizim de ileriye daha umutlu bakmamızı
sağlamaktadır.
Bunların yanı sıra şu hususu da özellikle vurgulamak
isterim. Malum son iki yıldır bütün dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde de
etkisini devam ettirmekte olan pandemi sürecinde, kadınlarımızın tedbirler
konusundaki hassasiyetleri, kararlı ve bilinçli tutumunun, hepimizi derinden
etkileyen bu sıkıntıyı kısa zamanda bertaraf etmemizde büyük bir etkisi olacağı
inancındayız. Malum İl olarak salgınla yoğun bir şekilde mücadele ediyoruz.
Virüs maalesef kapalı ortamlarda çok hızlı bulaşıyor. Salgını hayatımızdan çıkarmak
için tüm kural ve tedbirlere titizlikle uyumalıyız. Bu nedenle Sakarya ilimizde
salgının en hızlı yayılma nedeni olan ev ziyaretleri, hangi nedenle olursa
olsun evlerde ve kapalı mekanlarda bir araya gelmeleri sonlandırmalıyız,
taziye, mevlid gibi faaliyetlere bir an önce son vermemiz gerekiyor. Hastalık
bulaştırmanın, ciddi bir hak ihlali, dini sorumluluk ve kul hakkına girmek
olduğunun da bilincinde olarak, Peygamber Efendimizin (s.a.s) salgın
dönemlerinde evlerinizde kalın tavsiyesine uyarak ev ziyaretleri yapmama,
misafir kabul etmeme ve özellikle cenazeler sonrası taziye, mevlid gibi bir araya
gelmelerin yapılmaması konusunda Sakaryalı kadınlarımızdan özel hassasiyet
bekliyorum.
Özellikle önümüzdeki 15 gün salgının etkisinin
azaltılması için çok önemli olduğunu hatırlatmak istiyorum. Tüm Sakaryalı
kadınlarımızın bir seferberlik halinde kurallara tam uymalarını, hep birlikte
el ele vererek en kısa zamanda kırmızıdan maviye dönme konusunda üstün
gayretlerini beklediğimi ifade etmek istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle; ülkemizin bütünlüğü ve
milletimizin bekası için kahraman evlatlarını vatan uğruna şehit veren şehit
anneleri ve eşleri başta olmak üzere başarının, özverinin, fedakârlığın ve
metanetin timsali olan tüm kadınların “Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik eder,
hepsine ayrı ayrı sevgi ve hürmetlerimi sunarım.